Irak’taki bazı gelişmeler ya yeterince dikkat çekmiyor ya da herkes sadece işine gelen kısmını görüp diğerlerine kör kalıyor. Derler ki, Irak küçük bir Ortadoğu, Ortadoğu ise büyük bir Irak’tır.
Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı bir yerdir orası
ABD’NİN ÇABALARI
ABD, Barzani’yi İranIrakTürkiye ortaklığıyla sürülüp atıldığı Kerkük dahil olmak üzere Selahaddin, Diyala ve Musul’a geri getirmeye çalışıyor. Bu kapsamda Kerkük’e bir Kürt vali atanması için Şii ve Türkmen liderlerini iknaya çalışıyor, duyuyoruz. Mukteda el Sadr’ın ve bazı Türkmenlerin buna razı olduğu yönünde bilgiler var. ABD, Irak’ta ayağını sağlam basamazsa, Suriye’deki YPG bölgesini otonom bir devletçiğe dönüştüremez. İran’ın Suriye’ye desteğini kesmek için de Irak’taki etkinliğini kırmaya çalışıyor. Haşdi Şaabi’nin Barzani tarafından hedef alınmasının sebebi bu.
Erbil’deki ABD hava üssü büyük bir hızla C5 ve C17 kargo uçaklarının da iniş kalkış yapabileceği şekilde büyütülüyor. Büyük oranda Türk müteahhitleri tarafından yapılan üssün çok yakında tam kapasiteye geçmesi bekleniyor.
Yani ABD, bir yandan İran’ın bir yandan da Türkmenler üzerinden Türkiye’nin etkisini kırmaya çalışarak Irak’taki pozisyonunu güçlendirmeye çalışıyor.
İRAN
İran uzun süredir, körfezden Suriye’ye uzanacak bir demiryolu projesi üzerinde çalışıyor. Shalamche’deki Bender İmam Humeyni Limanı ile bağlantılı olarak Fırat boyunca Basra’ya uzanan stratejik bir hat. Bir kısmı açıldı. Basra’dan sonra Anbar’daki Al Qaim sınır kapısına ve oradan Suriye’ye geçip, Lazkiye limanına ulaşması planlanıyor. Sınırdaki Ervendrud nehri üzerine trenin kesintisiz hareket etmesi için açılır kapanır bir köprü yapımına bile başlandı. İran Demiryolları Gn. Md. Said Resuli yaklaşık 10 gün önce müzakereler için Irak’ın bir yetkili ataması için çağrı yaptı.
Haşdi Şaabi ve İran’a müzahir gruplar bu hatta yakın bölgelerdeler ve İran’a uygulanan ambargo nedeniyle eskisi gibi yardım alamıyorlar. Bu da ABD’ye yeni bir hareket alanı açıyor. Haşdi Şaabi mezhepsel bağlılığını sürdürüyor, ama Mesela Anbar’da İran’ın kontrolünde olan bazı Sünni grupların bir süredir yardım alamamalarından dolayı, bölgenin iç tarafında üsleri olan ABD’den yardım teklifi aldıkları yolunda bilgiler aldım. Yani Barzani Irak hükümeti üzerinden baskı yaparak, ABD ordusu ise para dağıtarak İran’ı zayıflatmaya çalışıyor.
Bir yandan Erbil ile ticari görüşmeler de yapan İran ise diğer yandan silah kullanıyor.
Geçtiğimiz Cuma ErbilSüleymaniye arasındaki Gundahzhur bölgesini top ve Katyuşalarla vurdu. Hakurk ile Kandil arasında kalan ve bizim harekat alanımıza çok yakın bir yerde İran PJAK’ı vuruyor, Peşmerge yayın organları siviller öldü diyor, İran ise kara propaganda diyor. Görünen sebep, Türkiye tarafından öldürülen PKK elebaşıları yüzünden, PKK ve PJAK’ın bölgedeki Kürtlere karşı baskı ve eylemler yapması. Ama asıl mesele Barzani’nin Haşdi Şaabi’nin etkinliğini kırmaya yönelik çabaları.
IKBY
Uzun zamandır, başta Kerkük olmak üzere Musul, Diyala ve Selahhdin’e tekrar askeri güç yerleştirmeye çalışıyorlar, bunun için Irak hükümeti ile ABD’nin de desteğinde görüşmeler yapıyorlar. ‘’Güvenlik sorununu’’ bahane ediyorlar. Geçtiğimiz Mayıs sonunda Barzani, ‘’Peşmerge tartışmalı bölgelere dönmedikçe güvenlik sağlanamaz’’ dedi ve aynı günün akşamında Kerkük’te 7 bombalı araç patladı. Çok sayıda insan hayatını kaybetti. Bazı kaynaklarım bu saldırıların, Peşmerge’nin dönüşünü sağlamak için planlı olarak yapıldığına inanıyor. Neredeyse her hafta bunun gibi birkaç terör olayı oluyor ve Haşdi Şaabi Kürt nüfustan istihbarat desteği alamamaktan şikayetçi. Çünkü Peşmergenin geri gelmesi için büyük oranda Şii Türkmenlerden oluşan Haşdi Şaabi’nin gitmesi gerek. Peşmerge’nin merkezi hükümete teklifi, Haşdi Şaabi’nin düzenli orduya katılıp tartışmalı bölgelerden ayrılması. Haşdi Şaabi ise ‘’DEAŞ ile mücadele edenin kendileri olduğu’’ gerekçesiyle bu görüşmelere karşı çıkıyor ve eğer bir ortak güç kurulacaksa bu gücün içinde yer almak istiyor. Çünkü az önce sözünü ettiğimiz hat üzerindeki kritik noktalardan ayrılmak istemiyor.
Neçirvan Barzani’nin IKBY Başkanlığı’na seçilmesinden sonra, PKK’ya karşı kullanılan dilin değişmesi muhtemel. Geçmişte PKK’nın zulmüne uğramış Amediya bölgesinden bazı aşiretlerin 199798’de olduğu gibi Türk ordusuna destek verdiği yolunda bazı sınırlı bilgilere ulaştım, ama...
Bununla birlikte IKBY bölgesinde, Southern Kurdistan's Gore Protection Forces, yani "Güney Kürdistan'ın Öz (ya da çekirdek) Koruma Güçleri" adında PKK’ya bağlı bir yeni bir grubun kurulduğu da ilan edildi. Irak hükümeti tepki gösterdi, ama bölgesel yönetim hiç açıklama yapmadı.
Türkiye, IKBY ile PKK’ya karşı bir ortaklık oluşturabilir mi?
Bunun, IKBY petrollerinin Türkiye (Habur) üzerinden satışını devam ettirmesi karşılığında olacağı açık. Bu da ABD ile birlikte IKBY ve PKK’nın kesinlikle açılmasını istemediği Ovaköy sınır kapısının ve Türkmen bölgesinden Bağdat’a uzanacak olan yolun açılmasını imkânsız hale getirir. Göz ardı edilmemesi gereken bir şey de PKK’nın Irak topraklarındaki bilinen yüzlerinin etkinliğini yavaş yavaş kaybetmesi. Vurulanlar, yakalananlar oluyor. PKK değişiyor. Asıl gücünü Suriye’ye kaydırıp, Türkiye’de ise kırsaldan ziyade metropollerde etkili olacak bir yeniden yapılanma sürecinde. Artık Bayıklar, Karayılanlar, Kalkanlar yerine BM ile anlaşma masalarına oturtulan Mazlum Kobani ve ekibi ön alıyor. IKBYPKK ilişkisine bu açıdan da bakılması gerekiyor. IKBY’nin Türkiye’ye karşı tutumunun katalizörü ise kuşkusuz Fırat’ın doğusuna yapılacak bir operasyon ve İran ile ilişkilerimizin daha stratejik bir boyuta taşınması olacaktır. IKBY, ABD’nin kurmak istediği kukla devletin ilk parçası, ikincisi Suriye, üçüncüsü ise Türkiye’den koparılmak isteniyor. Bunu hiç unutmayalım.
HAŞDİ ŞAABİ VE Şİİ MUHALEFETİ
Başbakan Abdülmehdi’nin Haşdi Şaabi’yi orduya bağlama tasarısı konusunda Mukteda el Sadr’ın Başbakan ile anlaştığı söylense de İran destekli Hizbullah, Asaib El Hak, Hz Ali Tugayları, Bedr gibi grupların buna karşı olduğu belirtiliyor. Haşdi Şaabi’nin tutumunda asıl belirleyici olan ise Ayetullah Sistani’nin ne diyeceği olacak gibi görünüyor. Öte yandan bazı aşiretlerin Haşdi Şaabi’nin kararnameye karşı çıkması durumunda onlara karşı kullanılabilmek için hazırlandığı bilgisi de var.
İran’a yakın Şii gruplar ile Sadr’ın temsil ettiği Arap Şiiler arasında, ABD işgalinden beri bir kenara bırakılmış gibi görünen ayrışma, Suudilerin Bağdat’ta elçilik açmalarından beri yeniden aktive olmuş gibi görünüyor. Sadr’ın seçimlerden önce Arabistan’a gitmesi, zamanlı zamansız Lübnan gezileri, Haşdi Şaabi tasarısına destek vermesiyle iyice belirginleşti ve bu da ABD’nin işine yarıyor.
Buna karşılık, Kerkük’e Irak ordusunu sokan ve Peşmerge’nin kontrolündeki bölgelerin geri alınmasını sağlayan eski Başbakan İbadi, hükümete seslenerek Peşmerge’nin de Haşdi Şaabi gibi orduya bağlanmasını teklif etti, ama batılı güçlerin karşı olduğu bu teklifin bir zemin bulması çok zor. Türkiye’nin ise doğrudan etkileneceği bu konuda bir tavrı, açıklaması yok.
IRAK TÜRKMEN CEPHESİ
Irak Türkmenlerinin en büyük ve Türkiye ile iyi ilişkileri olan siyasi partisi ITC, Türkmenlerin devlette daha fazla yer alması için en fazla çalışan güç. Kürt ayrılıkçılığına karşılık, Irak’ın bölünmemesi için çabaladılar, işgal altındayken bile Irak’ın birliğini savundular. Ovaköy sınır kapısının açılmasını en çok onlar bekliyor, defalarca söz verildi, ama açılmadı. Kerkük’te bir kültür merkezi, bazı sivil misyonlar kurulmasını bekliyorlar, ama FETÖ’nün bile dernekleri var, Türk devletinin yok. Kerkük havaalanının büyütülmesi ve yeniden çalışmaya başlaması için uluslararası destek bekliyorlar, ama veren de yok.
Türkmenlere verilen merkezi hükümette bakanlık sözü, KDP ve KYB’nin ortak baskısıyla tutulmadı. Bununla birlikte IKBY bölgesinde ilk kez bir Türkmene İklim bakanlığı verildi. İlerleme mi, gerileme mi bilemedim. Çünkü bunun karşılığında Kerkük’e Kürt vali atanırsa, bu bir mevzii kaybı olacaktır.
Şu anda ITC kadrolarında yapılan geniş çaplı değişikliğin, Ankara’nın Irak politikasına uyumlu olduğu düşünülür ama Ankara’nın bir Irak politikası var mı sorusu önümüzdedir?
TÜRKİYE
İbadi zamanında Irak ordusu, Haşdi Şaabi ile birlikte tartışmalı bölgeleri Peşmergeden arındırınca Türkiye çok sevinmişti. Biz de bu zaferin ABD’ye karşı İranTürkiye iş birliği ile kazanıldığını defalarca söylemiştik.
Ancak Dışişleri Bakanımızın, Neçirvan Barzani’nin yemin törenine katılması, Haşdi Şaabi’ye ve İran’a karşı yürütülen kampanyaya açıkça karşı çıkmaması, İran ile kurduğumuz ittifaka zarar verebilir. İran düşerse, Suriye bölünür, Suriye bölünürse kanser Türkiye’ye sıçrar.
Ankara’nın dönemsel değil, uzun vadeli ve siyasi hedefleri olan bir Irak politikası olması hayatidir…
Hayal edin… Irak ve Suriye tek parça, mülteciler geri dönmüş, ABD ya çekilmiş ya da yeni düzene boyun eğmiş.
İran körfezinden Lazkiye’ye uzanan demiryolu hattı bitmiş ve çalışıyor. Türkiye’de Habur kapatılmış, yerine Ovaköy açılmış ve Türkmen bölgelerinden Bağdat’a uzanan bu hat orada İranLazkiye hattıyla buluşmuş.
S400 ve s500’leri Rusya ile birlikte üretiyoruz. Trabzon İpek Yolu’nun Karadeniz’deki deniz üssü, İstanbul ise Avrupa’daki hava üssü olmuş. Nükleer santralimiz var, hayvan yetiştirip, tarım yapıyoruz. Düşünün…
Böyle bir Türkiye’nin bileği bükülür mü?
Bunun bir hayal olarak kalmaması mümkün.
Aydınlık