PAZARLAMA MÜDÜRÜ
Önce pazarlama müdürü Ekrem İmamoğlu sahneye çıktı. İşe yaramayan su arıtma cihazlarını on yıllar boyunca kapı kapı satmayı başaran o esrarengiz satış zekâsının bir benzerine sahiptir kendileri. 8 Mart Kadınlar Günü vesilesiyle sosyal medyadan yayınladığı mesajla hem İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in hem de HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan’ın kadınlar gününü kutlayıverdi.
Bir grup İyi Partili “bizim genel başkanımızı PKK ile yan yana anamazsınız” diye itiraz etse de parti yönetimi ses çıkartmadı. Meral Akşener şirketin ortağı olduğu için karşı çıkacak durumda da değildi. İmamoğlu’nun hareketini “hürriyetçilik” olarak nitelendirip, İmamoğlu’nun PKK’lı mesajına da da ona tepki gösterenlere de “saygı duyduğunu” belirtti.
Bir diğer şirket ortağı Pervin Buldan ise bu mesajdan oldukça mutlu oldu. Yetmedi, İmamoğlu ile birlikte ağaç dikme etkinliğine de katıldı. (Kimileri cebinde kibrit olduğunu söylüyor) Şirketin en sabıkalı ortağı olarak, İmamoğlu sayesinde aklanıp paklanıp bir de Akşener’in yanına oturtulmuştu. Üstelik Akşener, partisinde sayılı kalan milliyetçileri dikkate almamış, Kılıçdaroğlu ile birlikte HDPKK’lıların dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin fezlekelere “hayır” diyeceğini ima etmişti. Buldan olmasın da kim mutlu olsun?
BOZUK ÜRÜN DOKUNDU
Yine de bu ince işçilik İmamoğlu’na oy vermiş kimi Atatürkçü ve milliyetçileri rahatsız etti. Hâlbuki Ekrem Bey başından beri HDP’yi ve HDP yöneticilerini güzelleyip duruyordu. Seçim boyunca da bunu yaptı. O zamanlar bu bozuk gıdaları hapır hupur afiyetle yiyen bu çevrelerin şimdilerde karınları ağrımaya başladı. Buna da şükür tabii. Sordular:
Neden İyi Parti ile PKK’yı yan yana getirdiniz Ekrem Bey?
Kadınlar çok yüce varlıklar. Gönül ister ki kadınlar… Keşke siyasette hep kadınlar… Kadınlar da kadınlar…
Elbette öyle de… Neden İyi Parti ile PKK’yı yan yana getirdiniz Ekrem Bey?
Çünkü kadınlar kutsaldır. Kadınlar ki…
Guardiola Barcelonası gibi top çevirmeyiniz lütfen. Neden İyi Parti ile PKK’yı yan yana getirdiniz Ekrem Bey?
And olsun bu milleti barıştıracağım. Küs olunca çok üzülüyorum. Herkesi kucaklayacağım.
ŞEKERE BULANMIŞ ZEHİR
İmamoğlu, PKK ile İyi Parti’yi yan yana getirme planını sinsice “kadınlar günü” içerisine hapsetti. Böylece kimse itiraz edemeyecek. Zaten toplum olarak kadın konusunda yüksek duyarlılık taşıyoruz. “E tabii mevzu kadınlar olunca…” diyeceğiz. Araya sıkıştırılan HDPKK mesajını görmezden geleceğiz. Şekere bulanmış zehir. Çok zekice değil mi? Belki de değil. Gizli gizli ittifak yapılıyordu zaten. Aşikâr edip huzur kaçırmaya ne gerek vardı? İyi Partililer HDP ile gizli ittifak yapıldığını biliyorlar ama itiraz etmiyorlardı. Ama şimdi? Karın ağrısı.
HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRÜ DEVREDE
Şirketin ürünü mideleri bulandırınca, karınları ağrıtınca devreye Sözcü yazarı ve Odatv sahibi, şirketin halkla ilişkiler sorumlusu Soner Yalçın girdi. İmamoğlu’nu kurtarmak için iki yazı yazdı. Birinin başlığı “Pervin Buldan”, diğerinin ise “Meral Akşener”.
Yani 8 Mart’ta İmamoğlu, Buldan ve Akşener’li mesaj yayınlıyor. 10 ve 11 Mart’ta Soner Yalçın’ın “Pervin Buldan” ve “Meral Akşener” yazıları çıkıyor. Bir de İmamoğlu’nun çıkışıyla ilgisizmiş gibi yazmalar falan. Tesadüf işte! Şirketin açtığı tezgâha bakın siz. Vallahi bravo!
LÜTFEN ARAYA MESAFE KOYUNUZ
İlk yazısı bir Pervin Buldan güzellemesi. Eşinin kaybolmuş olmasından ötürü onunla empati kurmamızı istiyor. Daha yakın zamanda “PKK terör örgütü değildir” diyen, “Hakkâri’nin gençleri Sayın Karayılan’la birlikte dağlarda” diyerek dağa çocuk kaçırdıklarını itiraf eden Pervin Buldan’dan söz ediyoruz. Aslında ne dediğinin de önemi yok. PKK’nın uzantısı HDP’nin başında bu kişi. Yazının yüzde doksanında Buldan göklere çıkarıldıktan hatta “Nobel barış ödülü” adayı olduğu da hatırlatıldıktan sonra Yalçın’ın Buldan’dan küçük bir ricası oluyor. Görevin HDP’ye düştüğünü söyleyip “terörle aranıza mesafe koyun” diyor.
Yılların yalanıdır bu. Yıllarca liberaller bu yalanla milleti oyaladı şimdilerde ise bayrağı Soner Yalçın gibiler devralmış. Neymiş HDP, PKK ile arasına mesafe koyacakmış. Bir kere bu öneriden şu anda “mesafesiz” yani iç içe oldukları ortaya çıkıyor. Bu durum sizi rahatsız etmiyor mu? İkincisi, “mesafe” dediğiniz nedir? PKK’dan 3 metre ötede mi duracaklar? Kandil’e trip mi atacaklar? Nedir bunun kıstası? Üçüncüsü ve en önemlisi onların öyle bir iradesi yok ki? Onlar PKK’nın kolları. Kol bedenden kopacak ve ayrı hareket edecek. Beklenti bu!
Soner Yalçın’ın PKK’yı tanımaması, HDP ile ilişkisini bilmemesi beklenemez. İmralı tutanaklarına da yansıdı. Kandil HDP’nin siyasetlerini ve yönetim kadrolarını emirkomuta ile belirliyor. HDP’nin kendi kafası, beyni yok. Onlara “HDP’yi fesh edin, HDP’yi terk edin” denebilir. Ama “HDP, PKK ile arasına mesafe koysun” demek HDP’ye meşruiyet alanı sağlamak ve HDP ile ilgili boş ümitler yaratmak dışında bir anlam taşımamaktadır. Soner Yalçın bunu yapıyor.
'AMAN AKŞENER, PKK’YA TAVIR ALMA'
İkinci yazısı ise bir Meral Akşener destanı. Akşener, her şeyin farkında olan muhteşem bir insan. Buna rağmen “90’larda çocuk olan kimi yazar ve siyasetçiler Akşener’e akıl vermeye kalkıyorlar” diyor. Bakın şu densizlere! Oldum olası yaşı fikrin önüne koyanları özgüvensiz bulmuşumdur. 90’larda çocuk olanlar ne yapsın? Susup otursun mu? Kaldı ki “90’larda çocuk olanlar” derken bugün 40’ına merdiven dayamış ya da geçmiş insanlardan söz ediyoruz.
Yani Akşener’e “HDP ile açık ya da örtük ittifak yapma” diyenler kâğıt helva kemiren çocuklar değil. Siyasi bir anlamı var bunun. Gerçi Soner Yalçın da bunu biliyor. Tersini savunduğu ama fikrini açıkça ifade etmekten çekindiği için “çoluk çocuk” edebiyatı yapıyor. “Meral Akşener” başlıklı yazısında diyor ki özetle; 90’larda da günümüzde de ekonomi kötü gidince iktidarlar sınır ötesi operasyonlar yapar, terörle mücadele görüntüsü verir, parti kapatmalar gündeme gelir. Bunlar hep iktidarda kalmak için gündem değiştirme manevralarıdır. Hükümetin oyunu bunlar. Aman Akşener hanım bu oyuna gelmeyin! HDP’nin kapatılması talebi sizi zayıflatır, sorunu da çözmez.
Yalçın’ın denkleminde ABD emperyalizmi yok. ABD’nin PKK’ya verdiği on binlerce TIR silah yok, PKK’nın ABD silahıyla ve üsleriyle birlikte sınırımızda kurduğu sözde kantonlar, devletçikler yok, PKK’nın kentlerimizi kana bulayan terör saldırıları, katledilen öğretmenler, mühendisler, askerler, polisler, bebekler yok. Ne var? Hiçbir şey yok! Her şey hükümetin kurgusu!
ŞİRKETİN ASIL SAHİBİ
Bir tivit ve iki yazı ile hâlâ açık olabilmesi bu devletin ayıbı olan HDP, yıkanıp pirü pak ediliyor. Üstüne, iktidardan kurtulmak için vazgeçilmez bir konuma oturtuluyor. Üstelik bu ABD planı, “solcu, Atatürkçü, milliyetçi, İslamcı” her türlü maske kullanılarak yapılıyor. Tağşiş, taklit ve hile herhalde böyle yapılır. Bu şirketin – ki Kılıçdaroğlu, Davutoğlu, Babacan ve FETÖ’yü de ekleyin siz buna bütün işleri sahte. Gerçi çoğunluk hissedarı Biden, CEO’su Blinken olan şirketten başka ne beklenir ki?
Utku Reyhan
Aydınlık