Türkiye, geride bıraktığımız yılda erken seçim, siyasi cinayetler, dezenformasyon tartışmaları yaşadı. Bütün bu gelişmelerin temelinde ABD'nin RAND Corporation raporundaki 'yeni ve uyumlu' iktidar talebini dayatması vardı. Bu dayatmanın sebebi ise 2014'ten itibaren Türkiye'nin Atlantik cephesinden kopuşu, Asya'da yerini alması, güvenlikten, ekonomiye bağımsızlık adına attığı adımlar...
Türkiye, güvenliğini sağlamak ve ekonomik zorluklarını aşabilmek için 2000’li yılların başından itibaren gözünü Asya’ya dikti. Bugün körü körüne 'Erdoğan ve Ak Parti düşmanlığı'na odaklanarak ülkenin yönelişine ket vurmaya çalışan Atlantik cephesi unsurları artık 'bilmeden' diyemiyoruz bile isteye emperyalizmin enstürmanına dönüşüyor. 2014 öncesi rollerin bugün keskin bir şekilde değiştiğine şahit oluyoruz.
Gündem öyle yoğun ilerliyor ki çok kolay unutabiliyoruz. Unutmak rol değişimini görmeyi engelleyebiliyor. Şimdi hafızamızı zorlayarak hatırlamak zorundayız ki önümüzü tahlil edebilelim.
İKİ TABLO
FETÖ devletin bütün kademelerinde... Vatanseverlere, TSK'ya tertipler kuruluyor. Aydınlarımız katlediliyor. Terör saldırıları düzenleniyor. PKK, özerliklik ilan edecek kadar öz güvene ulaşmış. PKK'lıların yürüyüşü sırasında Türk bayrağı indiriliyor. Açılım dönemi... Bölücü anayasa hazırlanıyor. DoğuGüneydoğu illerinde halk, PKK silahının baskısı altında. Çocuklarını örgüte kaptırmış. Milli bayramlar yasaklanıyor, resmi törenler kupkuru. Milli değerlerimizi, bayrağımızı, marşımızı, kurucu liderlerimizi sahiplenmek hatta 'Türk milleti' demek bile ayıplı, sakıncalı, 'geri kafalılık'. Liberaller, bölücüler ekranların baş konukları. ABD bir numaralı 'müttefik.' Türkiye, ABD ve AB'nin 'tehdit algıları' doğrultusunda komşularıyla kavgalı. Devlet ekonomiye müdahale etmiyor, ülke yüksek faiz cenneti. 2014'ten bu yana ise aşama aşama yol kat ettik. Yetkililer olağanüstü süreçlerde olağanüstü adımlar attı. Bugün Fetullah Gülen Hocaefendi yok, FETÖ var. FETÖ cezaevinde. Kumpaslar bozuldu. Vatanseverler görevlerinin başında. Bugün PKK bitti. Halk özgür. Bölgenin cesur anneleri HDP kapısına dayanmış. Diyarbakır'da Vatan Partisi'yle buluşan üreticilerin gündemi bambaşka. Terör kalmamış, artık 'nasıl üretiriz' diye konuşuyorlar. Bölücü anayasa çöpte. Anketlerde ABD Türkiye'nin bir numaralı düşmanı olarak görülüyor. Bugün, milli değerlerimiz baş tacı, bayramlarımız coşkulu. Türkiye Atlantik zincirlerini kırarken, yükselen Avrasya uygarlığının da ön cephesine yerleşiyor. Vatan Partisi'nin yıllar önce yaptığı tespit hayata geçti: 'Atatürk'te birleştik.' Ak Parti de bu süreç içinde zorunlu dönüşümler yaşadı. Atatürk' programının önemini anladı. CHP ise aynı süreçte Atatürk düşmanlarını koluna takmaya başladı. Cumhur İttifakı PKK ve FETÖ'yle mücadelede ısrarcıyken, CHP'si, İyi Partisi, HDP'si, DEVA'sı, Gelecek Partisi, KHK'lılara göreve dönüş sözü veriyor, PKK'yı meşrulaştımaya çalışıyor. Vatan Partisi ise 2014 sonrası değişimin adeta lokomotifi. Önerdiği siyasetler, Türkiye'nin mecburiyetleri olarak bir bir hayata geçiyor.
2022'NİN GÜNDEMİ
SEÇİM HAZIRLIĞI
Son yıllardaki bu dönüşüm, çarpıcıdır, herkes için derslerle doludur. Şimdi 2023 seçimi sürecine girdik. Atlantik cephesi 2022'de daha da sertleşecek. Biden onlara açık destek sözü verdi. 2014'ten beri attığı olumlu adımlara rağmen Ak Parti'nin saldırıları tek başına göğüslemesi, doğru çözümleri üretebilmesi zor gözüküyor. Ufak hataların büyük kayıplar getireceği, kalıpların yıkılması, radikal adımların atılması gereken bir yıla giriyoruz. Türkiye'nin hem dış politikada hem de ekonomide cesur ve kararlı tavırlara ihtiyacı var. Serbest piyasa ile “Ekonomide Kurtuluş Savaşı” arasında bocalamak ya da ABD ile Avrasya arasında gidip gelmek Vatan Savaşı'nın başarısını tehlikeye atar. Başarı, milleti topyekün seferber edecek, Türkiye'ci güçleri biraraya getirecek bir Milli Hükümetin inşasıyla mümkün. FETÖ artığı kriptoların gizli hamleleri ve iktidarın eksiklikleri bugün Atlantikçilerin ellerini güçlendiriyor. Türkiye'yi yönetenlerin aynı hatalarda ısrar etme ve programsızlık hakkı yok. Süreç, yönetebilenleri halkla buluşturucak. Sadece kararlılık, cesaret ve programla seçenek olma şansı var. Cumhurbaşkanı Erdoğan 10 Kasım'da yaptığı konuşmada, Türkiye'nin rotasını özetlemişti: “Gazi Mustafa Kemal'in serencamı, bugünkü Türkiye'nin de yol haritasıdır.” Türk Milleti bir asır önceki gibi bu serencamı izleyebilene görev verecek ve arkasından yürüyecek.
Aydınlık