MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin gazetemiz Türkgün’de Ankara temsilcimiz Kadir Yıldız’a dün yapmış olduğu değerlendirmeler, gündemde tartışılan konulara daha geniş bir ciddiyet ve odaklanma sağladı. Özellikle Ekrem İmamoğlu’nun başkan olduğu İBB’de gerçekleşen “terör örgütleri odaklı kadrolaşma” iddialarına yönelik yaptığı değerlendirmeler herkesi bir kez daha bu suçlamalar ve iddialar karşısında derin ve kapsamlı düşünmeye sevk etmiştir.

          İçişleri Bakanlığı, geçtiğimiz hafta sonu yaptığı yazılı açıklamada “İBB, bağlı kuruluşları ve şirketlerinde işbaşı yaptırılan personelden, 455’inin PKK/KCK, 80’inin DHKP C, 20’sinin MLKP, 2’sinin MKP, ayrıca bazılarının FETÖ ve diğer terör örgütleriyle iltisaklı/irtibatlı olduğu yönünde ihbar, şikâyet ve elde edilen tespitler üzerine, konunun tüm yönleriyle soruşturulması için Bakanlığımızca özel teftiş başlatılmıştır” şeklinde kamuoyunu bilgilendirmişti.

          İçişleri Bakanlığı ayrıca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve “PKK ile iltisaklı/irtibatlı” kişilerin Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) referansıyla İBB’ye yerleştirildiği yönündeki iddia ve tespitlerin yer aldığı iddianamenin de bahse konu özel teftişin kapsamında olduğunu açıklamıştı.

          DİAYDER bizzat teröristbaşı Öcalan tarafından kurulan, tüm faaliyet alanı terör örgütü PKK’yı meşrulaştırmak olan, din kisvesi altında bölücülük yapan bir dernektir. HD(P)KK’lılara karşı çok özel bir sevgisi ve ilgisi olan Ekrem İmamoğlu’nun bu dernek yöneticileriyle yemek programı da düzenlediği ortaya çıkmıştır. O yemekli toplantıya ait fotoğraflara baktığımızda Ekrem İmamoğlu’nun yanında oturan sözde din adamlarının HD(P) KK’nın birçok programında aktif yer alan kişiler olduğu anlaşılmıştır.

          Hazırlanan iddianamenin içeriğine baktığımızda İBB içinde DİAYDER isimli bölücü derneğe özel bir ilgi gösterildiği anlaşılmaktadır. Bu bölücü derneğe kadro verildiği ve “değer ailesi” olarak adlandırılan teröristlerin ailelerine gönderilmesi için yardım kartları verildiği iddianamede somut bir şekilde bulunmaktadır.

          Teröristbaşı Öcalan tarafından kurulan PKK/KCK’nın amaçları doğrultusunda faaliyet yürüten Din Âlimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) yöneticileri ile üyelerinin de aralarında olduğu 10’u tutuklu 23 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame dün itibariyle kabul edildi. Yani Ekrem İmamoğlu’nu terletecek süreç hızlanıyor.

          İddianamede yer alan tape kayıtlarında CHP tarafından işe alınan İbrahim Şek ve Mehmet Şimşek arasında “Kürdistan devletinin kurulması durumunda Ekrem Baran Kürt Diyanet İşleri Başkanı olacaktı” gibi diyaloglar geçiyor. CHP ve HDP’nin mevcut Diyanet İşlerine niye bu derece düşman olduğu anlaşılıyor, kendi bünyesinde DİAYDER’e Diyanet İşlerini bırakacaklarını konuşuyorlar. Ateist terör örgütü PKK’nın CHP ile birlikte çevirdiği dolaplara bakar mısınız?

          Yine iddianamede yer alan bir başka konuşmada ise “İBB tarafından imam alımı ilanı yapıldığı, yerel seçimlerden önce DİAYDER’e bağlı imamlar ile Ekrem İmamoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun toplantı yaparak kendilerine kadro konusunda söz verildiğine” dair konuşmalar geçiyor.

          Yani anlaşılan Ekrem İmamoğlu, İBB, PKK, bölücü dernekler, CHP, HDP hepsi iç içe geçmiş durumdadır.

Bu manzara karşısında Meral Akşener’in İP’i ne yapıyor?

Ne yapacak onlar da Ekrem İmamoğlu’ndan aldığı kadro ve ihalelerin keyfini sürüyor.

          Tüm bu tartışmaların ışığında MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin Türkgün gazetesindeki değerlendirmesinde İBB bünyesine alınan terör örgütü bağlantılı kişileri işaret ederek söylediği “Bunlar yarın, mesela İstanbul’un şehir suyuna zehir karıştırsalar ne yapacağız? Ne diyeceğiz? Bu felaketin üstesinden nasıl geleceğiz?” şeklindeki kaygısı temelsiz midir?

PKK terör örgütü ölmeköldürmek için kurulan bir örgüt değil midir?

          İBB’ye alınan kişilerin 455’inin PKK/KCK, 80’inin DHKPC, 20’sinin MLKP, 2’sinin MKP gibi terör örgütlerine üye olduğu düşünülürse, mesela bunların içinde dağlarda, hücre evlerinde öldürülen hangi teröristlerle yakınlıkları olanlar vardır?

          Teröristler yaptıkları eylemler, örgüt içindeki konumlarına göre “Kırmızı, Mavi, Yeşil, Turuncu, Gri“ olarak kategorilere ayrılıyor. Mesela İBB’ye işe alınan kişiler içinde, bu kategorilerde olup dağda öldürülen teröristlerin yakınları var mıdır?

          Yarın bunlardan birisi Kandil’den gelen talimat ölçüsünde “Devrimci yoldaş rahat uyu. İntikamın alınacak” diye İBB’nin açtığı alan içinde bir terör eylemi yapıp, toplumdan “yoldaşı teröristin” intikamını almaya kalksa ne olacak? İBB’ye yerleştirilen terör örgütleriyle bağlantılı kişiler Kolpaçino Ekrem’i mi yoksa Kandil’deki Murat Karayılan’ı mı dinler?

Derik Kaymakamı Muhammet Fatih Safitürk’ü kim şehit etmişti?

Terör örgütü PKK değil mi?

Terör örgütü PKK adına bombayı kim yerleştirdi?

Uyuyan hücre görevi yapan dönemin Kaymakamlık Yazı İşleri Şefi Şerif Mesutoğlu değil mi?

PKK’nın bir talimatı yetmişti.

          Ankara’nın göbeğinde defalarca bomba patlatan terör örgütü PKK, hayatını kaybedenler içinde hangi vatandaşımızı tanıyordu?

Hiçbirini değil mi?

          Ama sırf topluma korku vermek, topluma yaşattığı acı üzerinden intikam almak için bombalı eylem yapanlar, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “İstanbul’un şehir suyuna zehir karıştırsalar ne yapacağız?” şeklindeki kaygısını mı eyleme dönüştürmeyecek?

          O yüzden MHP Lideri Devlet Bahçeli olayın ciddiyetini işaret ederek “Terör örgütüyle iltisakı olanları Belediyeye alanların bu fiilleri sabit görülürse başta Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmamalıdır. Derhal görevlerinden el çektirilmeleri adaletin gereği olacaktır.” tavrını ve kararlılığını göstermiştir.

          Olaylar, iddialar, suçlamalar bu kadar ciddi iken, terör örgütleri İBB’yi örümcek ağı gibi sararken AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un “Büyükşehirde çalışan terör örgütleriyle irtibatlı, iltisaklı olduğu iddiasıyla bazı isimler tespit edilmiştir. Bu isimlerle ilgili bir tahkikat yapılacaktır. Belediye Başkanı’nın şahsıyla ilgili bir soruşturma değildir.” sözü söylenecek söz müdür?

Bu kadar terörist İBB’ye doldurulduysa, hepsinin altında imzası olan kimdir?

          Kaldı ki, Ekrem İmamoğlu’nun HD(P)KK ile sevgiye bağlı sıcak bir ilişkisi ortada iken, İBB’ye alınan terör örgütü iltisaklı kişiler ondan habersiz alınmış olabilir mi?

          “HDP’nin başımın üstünde yeri var. HDP’lilere layık olmaya çalışıyorum” diyen, terörist Demirtaş’ın “çizgisini beğendiğini” ifade eden, PKK’ya yardım ve yataklıktan dolayı görevden alınmış HDP’li belediye başkanlarına destek olmak için ayaklarına kadar Diyarbakır’a giden, PKK kurucusu teröristbaşı Sakine Cansız’ın kitabını İBB’de sattıran, PKK’lı Pervin Buldan ile arasından su sızmayan birinden bahsederken siz gerçekten ciddi misiniz Numan bey?

          Numan Kurtulmuş’un yaptığı olsa olsa Ekrem İmamoğlu’nu da “Kurtulmuş” haline sokma propagandasıdır. TSKEmniyet içindeki FETÖ mücadelesiyle örneklenecek bir durum değildir bu durum Numan Bey…

Zaten İBB başında “PKK’lıların çizgisini beğendiğini” söyleyen bir adam vardır.

          Ekrem İmamoğlu HendekÇukur Kobani olaylarında bine yakın askerimizin, polisimizin, vatandaşımızın hayatını kaybetmesinde baş azmettirici olan terörist Demirtaş için “Suçu ne, niçin cezaevinde?” demesini biliyor. Ona böyle sahip çıkan, başka PKK’lıya sahip çıkmaz mı?

          Ama iş İBB’ye PKK’lıları almaya gelince “Ben istihbaratçı mıyım, ne bileyim?” oyununu oynuyor.

          Ortada HD(P)KK ile çok yakın ilişkisi olan, HDP’nin, Kandil’in tamamının desteğini alan Ekrem İmamoğlu gerçeği varken herkes konuştuklarının önünüarkasını bilerek değerlendirme yapmalıdır. Bu iş somut bir şekilde netleşirse Ekrem İmamoğlu bu ihanetinin altında ezilecektir. Ondan kahraman çıkmaz. İstanbul halkına hizmet yerine, PKK’ya hizmeti netleşirse neyin ve kimin kahramanı olacaktır?

          Yeter ki, süreç hukuk içinde ve halkı ciddi manada aydınlatacak bilgilendirme ışığında ilerlesin, işte o zaman Ekrem İmamoğlu’nun her yeri balon gibi patlayacaktır.

          MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin Türkgün’deki röportajını tekrar tekrar okuyun. Hukuk çerçevesinde sağduyu, akılcılık, kararlılık ve tavizsiz bir duruş vardır. Türkiye’nin ve İstanbul’un geleceğini düşünenler, o röportajı kendine rehber olarak kabul etmelidir.


Yıldıray Çiçek

Türkgün