‘Ekonomiyi soğutursanız iç talebi yavaşlatırsınız. Ücretlileri enflasyona ezdirerek, yatırımı teşvik etmiyorsunuz. Bilakis caydırıyorsunuz.’ diyen iktisatçı Baki Demirel Batı’ya işaret ederek, ‘Ekonomiyi çok fazla soğuttular. Enflasyonun talepten kaynaklanmadığını anladılar.’ mesajını verdi
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye Bankalar Birliği (TBB)’nin 66. Genel Kurulunda ekonomi yönetiminin hedef ve beklentilerine yönelik açıklama yaptı. Şimşek’in konuşmasında; enflasyonu düşürmek için iç talebi dengeleme hedefi, bankalara tüketici kredileri yerine reel sektörü destekleme çağrısı ve küresel parasal sıkılaşma politikalarında sona gelindiği, 2024’ün ikinci çeyreğinde gevşeme olacağı vurguları öne çıktı. İktisatçı öğretim üyesi Doç. Dr. Baki Demirel, Mehmet Şimşek’in açıklamaları ve ekonomi yönetiminin planlarını Aydınlık’a değerlendirdi.
FATURA ÜCRETLİLERE ÇIKTI
Hükümetin, enflasyonun nedeni olarak ücretli vatandaşları gördüğünü belirten Baki Demirel, “Yüksek enflasyonun nedeni olarak iç talebin güçlü olması görülüyor. Dolayısıyla ‘iç talebi baskılamak için politika uygulayacağız.’ deniyor. Hükümetin memurlara yaptığı zam teklifi ile birlikte değerlendirdiğinizde, ücretlilerin enflasyonu artıran önemli bir neden olarak görüldüğünü anlıyoruz. Ücreti baskılarsak talebi de baskılarız deniyor. Yine harcamaya yönelik vergileri, dolaylı vergileri artırarak da bu duruşu gösterdiler.” dedi.
Hükümetin ekonomi politikasındaki hedeflerde çelişki olduğunu söyleyen Demirel, şu ifadeleri kullandı:
“Sayın Bakan, bankalara ‘artık tüketici kredisi vermek yerine reel sektörü destekleyin.’ diyor. Burada bir çelişki var. Bir taraftan Türkiye büyümek istiyor. Erdoğan’ın görüşlerinden dolayı bunu biliyoruz. Öte taraftan Mehmet Şimşek açıklamalarında parasal sıkılaştırmayı öne çıkarıyor. Ekonomiyi soğutarak fiyat artışlarının önüne geçileceğini düşünüyor. Büyümek için de parasal genişleme lazım. Parasal genişleme de kredi veya ücretlere yönelik kamu harcamalarını artırmakla olur. Ticari harcamaları artıracaksınız. Bu da para yaratmaktır. Vergi artışları da bir parasal sıkılaştırma aracı. Kredilerin yavaşlatılması da parasal sıkılaşma aracı.”
TALEP DÜŞERSE
YATIRIM İSTEĞİ DÜŞER
Özel bankalara reel sektöre kredi verin çağrısı yapıldığını ancak bankalarda kredi askıda ekmek gibi bir şey olmadığını dile getiren Baki Demirel, “Özel sektör oradan istediği krediyi seçip filesine koyar gibi alamıyor. Krediyi belirleyen şey birinci olarak firmaların bilanço yapısı. İkincisi de kredi isteği. Kredi çekme yani yatırım isteğinin kaynağı ne? Talep beklentisi. Ekonomiyi soğutursanız iç talebi yavaşlatırsınız. Bu, yatırıma teşvik edici değil. Ücretleri baskılayarak, ücretlileri enflasyon karşısında ezdirerek, ekonomiyi yoksullaştırarak yatırımı teşvik etmiyorsunuz. Bilakis yatırımdan caydırıyorsunuz. Burada geriye dış talep beklentisi kalıyor.” sözlerini kullandı.
Batı’da da Mehmet Şimşek’in önerdiği politikalar uygulandığı için durgunluk olduğu ve dış talep olmadığına açıklık getiren demirel şu sözleri kaydetti:
“Ekonomiyi soğutma, talebi yavaşlatma politikalarını ABD ve Avrupa da uyguluyor. Hatta Avrupa bir durgunluğun içine girdi. Ekonomiyi çok fazla soğuttular. Bu enflasyonun talepten kaynaklanmadığını onlar da anladılar. ‘Bu satıcı enflasyonu olabilir, fiyatları kontrol edelim.’ sözleri çıkmaya başladı. ABD’de de satıcı enflasyonu konusunda tartışma var. Çünkü piyasalar rekabetçi değil tekelci. Bu tekelci güce dayanarak, enflasyonu da bahane ederek, maliyetlerinin çok üstünde fiyat artışları yapabiliyorlar. Ve aşırı karlar ortaya çıkıyor. Bu aynı zamanda enflasyonu besliyor.
“Avro bölgesi, İngiltere ve ABD bu sorunları yaşıyor. Muhtemelen bu sorunları yaşadıkları için 2024’te gevşemeye gidecekler. Yani Sayın Şimşek, kendi savunduğu politikalardan dolayı zor durumda kalan ülkelerin mecburen gevşemeye gideceğini söylüyor. Çünkü işsizlik, durgunluk gibi sorunlar ortaya çıktı. ABD, Avrupa ve İngiltere’den farklı olarak ortodoks “trickledown” politikalarına tepkili ve biraz istihdamı destekliyor. Ondan dolayı ABD enflasyon Avrupa’ya göre biraz daha iyi durumda. Ancak özellikle Avrupa, bu talebi baskılama yöntemi nedeniyle zor durumda kaldı. Bakan da Avrupa zor durumda kaldığı için gevşemeye gidecek. Ama sonuçta adamlar bakanın önerdiği enflasyon politikasını uyguladıkları için zor durumda kaldılar ve gevşemeye gidecekler.”
‘YOKSUL ÜLKEYE YABANCI YATIRIM DA GELMEZ’
İç talep baskılanıp ekonomi soğutulduktan sonra yabancı yatırımcının da gelmeyeceğini iddia eden Baki Demirel, “İç talebi bu kadar soğutursanız yabancı yatırımcı da gelmez. Neden yoksul ülkeye yatırım yapsınlar ki? Tüketici kredileri ile büyüme yanlış tabii ki ama geliri, ücretleri ve refah payını artırmak lazım. Hem kredileri kısılacak hem refah payını artırılmayacak hem de ücretli kesim daha fazla ezilecek. Sonra da finansal istikrar beklenecek. Ücretliler kredi borçlarını nasıl ödeyecek?. Bankaların aktif kalitesi bozulmayacak mı?” sözlerini vurguladı.
EMEKÇİLER YOK SAYILARAK
İSTİKRARA KAVUŞULMAZ
Emekçileri göz ardı eden yaklaşımla finansal istikrar sağlanamayacağına işaret eden Baki Demirel, Ekonominin talep tarafını, bölüşümü, emekçileri göz ardı eden ardı eden bir yaklaşım ile finansal istikrar sağlanamaz. Türkiye’nin ciddi bir dış borç sorunu var. Hükümetin kamu bilançosu dolarizasyonu sorunu var. Bunlara yönelik bir adım yok. Piyasa regülasyonuna yönelik adım yok. Satıcı enflasyonundan tek kelime edilmiyor. Üstelik fiyatları artıran adamları teşvik edeceğiz. Hem enflasyonla mücadelede başarılı olacaklarını pek beklemiyorum. Hem de ekonomide bir durgunluk yaratacaklar. Daralmayla birlikte ekonomide stagflasyon süreci, hatta yüksek enflasyon sürecine girebilir. Bu endişeyi de taşıyorum.” açıklamasını yaptı. Türkiye’de esas sorun bölüşüm sorunu ve satıcı enflasyonu olduğunu öne süren Demirel, “Hükümetin, istihdam yaratması gerekir. Ücretlerde istikrar yaratması gerekir. Ücretlere refah vermesi gerekir. Enflasyonla mücadele de para politikası ile olmaz. Maliye politikası ile yapılacak. Satıcı enflasyonuna dikkat edilecek. Piyasa regülasyonuna dikkat edilecek. Kamusal mallar kamunun elinde olmalı. Örneğin İsviçre’de enerji kamunun elinde. Bunlar yapılmadan, zaten enflasyon üzerinden ezilmiş ücretliyi bir de dezenflasyonla ezersek ekonomide yoksulluk yaratırız. Ve yabancı yatırımcı da yoksul ekonomiye gelmez. Ancak sıcak parayla döviz kurunu ve faizi çok fazla yükseltirsek gelir. Bir sene sonra da bizi başka bir kabusun içine iter. Dolayısıyla bu politikalar sürdürülebilir değil. Emekçi yoksulluğı ve bölüşüm sorunları çözülmeden makroekonomik istikrar beklenmesin. Mehmet Şimşek’in çözüm olarak sunduğu dış talepteki artış da bu sene yok. Ancak Batı’da gevşeme olursa olacak. Bu da gevşemedikleri sürece cari açık daha da büyüyecek demek.” şeklinde konuştu.