Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün Kurucusu ve Salgın Hastalıklara Karşı Bir Mücadele Adamı
Takvimler 7 Temmuz 1942’yi gösteriyordu; Almanya, aşağıyukarı Sovyetler Birliği topraklarında ilerleyebileceği son noktalara gelmişti. Hitler, ne Ukrayna’ya, ne Kırım Tatarlarına, hatta ne de Baltık devletlerine bağımsızlık vermişti. Almanların niyeti Kafkasya’yı zapt etmek, İran üzerinden kolayca Musul, Bağdat ve Basra’ya inmek, Mısır’dan da kuzeye ilerleyerek Filistin ve Suriye üzerinden İskenderunFırat havzasına varmaktı. Almanya bunu gerçekleştirdiği takdirde Türkiye’yi tam bir çember içine almış olacak, aynı zamanda da tüm petrol yatakları ile zengin tarımsal alanları ele geçirmiş olacaktı. Böyle bir ortamda Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Dr. Refik Saydam’ın ölüm haberi herkesi şaşırttı ve derinden üzdü. Kimdi Dr. Refik Saydam ve tarihe nasıl bir damga vurmuştu?
Türkiye Cumhuriyeti’nin İsmet İnönü, Ali Fethi Okyar ve Celal Bayar’dan sonra Başbakanı olan Dr. İbrahim Refik Saydam, 1881 yılında İstanbul’da doğmuş. Askeri Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Doktor yüzbaşı rütbesi ile orduya katıldı. Daha sonra Almanya’da tıp alanındaki gelişmeleri yakından takip etmek ve uzmanlık çalışmaları için eğitime gitti. Almanya’da Berlin Askeri Tıp Akademisi’nde eğitim gördü. Brandenburg, Danzig, Spandau ve Scharite şehirlerinde eğitimini sürdürdü. Balkan Savaşları sırasında yurda döndü. Özellikle Antalya ve Çatalca bölgesinde kolerayı önlemek amacıyla çalışmalar yaptı ve bu konuda oldukça başarılı hizmetlerde bulundu. Birinci Dünya Savaşı sırasında Sahra Genel Sağlık Müfettişliği’ne getirildi ve Süleyman Numan Paşa ile birlikte çalıştı. Bakteriyoloji Enstitüsü’nün işlevli hale getirdi. Burada tifo, dizanteri, veba ve kolera aşılarının üretilmesini sağladı. Tetanos ve dizanteri serumları üreterek Osmanlı Ordusunun bu alandaki ihtiyaçlarını karşıladı.
1914'te atandığı sahra genel sağlık müfettiş muavinliği sırasında Bakteriyoloji Enstitüsü’nü örgütleyerek tifo, dizanteri, veba ve kolera aşılarının, tetanos ve dizanteri serumlarının burada üretilmesini ve I. dünya savaşı boyunca ordu ihtiyacının karşılanmasını sağladı. Tifüs hastalığına karşı geliştirdiği aşı, dünya tıp literatürüne geçti. Refik Saydam’ın ismiyle anılan Tifüs aşısı savaş sırasında Osmanlı ve Alman Ordularında kullanıldı.
Dr. Refik Saydam, Mustafa Kemal’le birlikte Anadolu’ya geçmek için yola çıktı ve 1919 yılında 9’uncu Kolordu Sağlık Müfettişliği Muavinliği’ne atandı. Mustafa Kemal’le birlikte Samsun’a çıkan heyette yer alan Dr. Refik Bey, Erzurum’da da Mustafa Kemal’le birlikte çalıştı. Mustafa Kemal’in Erzurum’dan ayrılması üzerine Refik Bey hükümet tarafından Erzurum Askeri Hastanesi bulaşıcı hastalıklar servisi şefliğine atanmasına rağmen bu görevi kabul etmedi ve Mustafa Kemal’le Sivas’a geldi. Sivas Kongresi’ne katıldı.
23 Nisan 1920 tarihinde açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Beyazıt milletvekili olarak görev yaptı. Milli Müdafaa Vekâletine bağlı Sıhhiye Dairesi Başkanlığı’na getirildi. Kurtuluş Savaşı’nda sağlık alanında önemli hizmetleri görüldü. 1923 yılındaki seçimlerde İstanbul milletvekili olan Dr. Refik Bey, aynı yıl İsmet Paşa’nın kurduğu ilk cumhuriyet hükümetinde Sıhhat ve İçtimai Muavenet (Sağlık ve Sosyal Yardım) Bakanı seçildi. Bu görevini tam on dört yıl sürdürdü. Memleket hastanelerinin tüm yurtta kurulmasını sağladı. Doğum ve çocuk bakımevlerini hayata geçirdi. Türkiye’de özellikle anne sağlığı ve çocuk yetiştiriciliğine önem vererek anne ve çocuk ölümlerinin azaltılmasına konusunda büyük çaba sarf etti. Bu konularda eğitime önem verdi. Sağlık kursları ve tıp öğrenci yurtlarını kurdu. 1928 yılında daha sonra kendi adıyla anılacak olan Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü ve Hıfzıssıhha Okulu’nu açtı. Ama ne yazık ki, yakın bir tarihte Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün ismi değiştirildi ve bu önemli sağlık adamının isminin yer aldığı bu kurum şekil değiştirdi. Dr. Refik Saydam, özellikle ana nedeni fakirlik ve gıdasızlık olan verem hastalığıyla da mücadele etti ve Türkiye’de ilk kez Verem Savaş Dispanserlerini İstanbul ve Ankara’da hizmete soktu.
Dr. Refik Saydam, İsmet İnönü Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra Celal Bayar Hükümetlerinde görev almadı ve yerine Hulusi Alataş Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı oldu. Atatürk’ün ölümünden sonra İçişleri Bakanlığı’na getirilen Refik Saydam, 25 Ocak 1939 tarihinde Başbakan olarak hükümeti kurmakla görevlendirildi. Aynı gün hükümetini açıklayan Dr. Refik Saydam, 7 Temmuz 1942 tarihindeki ani ölümüne kadar 3 yıl 6 ay 12 gün başbakanlık görevini sürdürdü.
Dr. Refik Saydam, İkinci Dünya Savaşı’nın Türkiye’yi çepeçevre sardığı bir sırada Başbakanlık görevini sürdürdü. Yaptığı uygulamalar Türkiye’nin savaşa girmesini engellemek ve açta, açıkta kimsenin kalmamasına yönelikti. O nedenle Dr. Refik Saydam tam bir “savaş ekonomisi” uyguladı. Bu amaçla “Milli Korunma Kanunu”nu çıkardı. Haksız kazançların önlenmesi ve savaş zenginlerinin türemesine engel olmayı amaçladı. Ekonomi üzerinde sıkı bir denetim kurdu. Köy Enstitülerini hayata geçirdi. Devletleştirmelere önem verdi. Buğday ve çavdar ürününe değer saptayarak el konulması kararına imza attı. Üreticinin elinde kalan hububat, mısır ve pamuğu değerini ödeyerek devletçe satın alınmasını sağladı. Fiyat İstikrar Komisyonları (Fiyat Murakebe Komisyonu) oluşturarak her eşya ve malın azami fiyatının belirlenerek haksız kazançları önlemeyi amaçladı. İaşe Müsteşarlığı’nı kurdu. Bu müsteşarlığın başında daha sonra da ismi çok duyulacak olan Şükrü Sökmensüer ve yardımcılığına da Şevket Süreyya Aydemir’i getirdi. Petrol Ofisi, Ticaret Ofisi, İaşe Müdürlükleri, Halk Dağıtım Birlikleri hep onun zamanında hayata geçirildi.
Dr. Refik Saydam’ın Başbakanlığı sırasında üretim yetersizliği nedeniyle tek tip ekmek çıkarılmasına geçildi ve ekmeğin çeşnisi defalarca değiştirildi.
Çanakkale Valisi Fehmi Vural, ekmek fiyatının da Çanakkale Fiyat Murakebe Komisyonu tarafından belirlendiğini açıkladı. Buna göre 1 Şubat 1942 tarihinden itibaren Çanakkale’de bir adet 750 gram ekmeğin fiyatı 17.5 kuruştu. Bu sırada karşılaştırma olması açısından sığır etinin kilosu 55 kuruş, erkek koyun etinin kilosu 75, dişi koyun eti 70 ve manda etinin kilosu da 45 kuruşa satılıyordu.
Çanakkale Valiliği patates, mısır, nohut, darı, susam ve diğer tahıl ürünlerinin ekimi konusunda köylüyü bilgilendiriyordu.
Dr. Refik Saydam Hükümetinin en önemli uygulamalarından biri de gayrimenkul kiralarının arttırılmamasına ilişkindi. 1940 yılı Şubat ayında alınan kararla hiçbir ilde ve kasabada gayrimenkul kiralarının arttırılmaması ve kiraların 1939 yılındaki şartlara göre alınması kararlaştırıldı. Yeni yapılan binalara ait kira bedelleri de Tadilat Komisyonlarınca belirlenecekti. Çanakkale’de de fiyatlar donduruldu. Haksız kazanç elde edenler Milli Korunma Kanunu gereği cezalara çarptırıldılar.
19391942 yılları arasında Başbakanlık yapan Dr. Refik Saydam “Devlet idaresi A’dan Z’ye bozuktur, düzeltmek ister” diyerek devlet yönetiminde köklü reformlar yapılması taraftarıydı. Bu amaçla İstanbul’a 1942 yılı Temmuz ayında yaptığı gezi sırasında aniden rahatsızlanarak 7 Temmuz 1942 tarihinde tam da İkinci Dünya Savaşı’nın ortasında hayatını kaybetti. Cenazesi Ankara’ya nakledildi ve orada toprağa verildi.
Dr. Refik Saydam bütün hayatını, vatanın hürriyet ve refahına hasretmiş ve bu uğurda heyecanla ve başarı ile çalışmış bir devlet adamıydı. Mütarekenin o kara günlerinde Mustafa Kemal’in şahsında pırıldayan ışığı görmüş ve bütün şahsi menfaatlerini bir tarafa bırakarak Mustafa Kemal’le birlikte büyük bir şevkle tüm enerjisini vatanın kurtuluşuna adamıştı. Dr. Refik Saydam, Türk milletinin her zaman ve vesile ile övünülecek bir insandı. Kendisini saygıyla anıyoruz.