Son zamanlarda ekranlardaki HDP ile ilgili tartışmalarda, “Neden bu partinin temsilcileri yok” gibi gülünç cümleler kuruluyor.
En son Habertürk televizyonunda konu gündeme geldi ve hafıza yoksunlarından alkış da aldı.
Aslında bu soruyu soranlar cevabı biliyor ama bu soru üzerinden, PKK terör örgütünün siyasi ayağı olan HDP ile kurulan ilişkiyi kamufle etmeye çalışıyorlar.
Hafıza önemli...
Çünkü dünü bilmezseniz bugün o soruya cevap veremezsiniz.
Oysa sorunun cevabı belli: Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır; HDP diye bir ‘parti’ yoktur, terörist PKK ve onun elebaşı Öcalan vardır.
Bu cümlem birileri için sert gelmiş olabilir. O zaman HDP Genel Başkanlığı yapmış olan, öncesinde de BDP Genel Başkanlığı yapan ve halen konu üzerinde en çok konuşan altı kişinin son yıllarda söylediklerini kısaca hatırlatayım:
Ahmet Türk:�“Sayın Öcalan Türkiye’de barışçıl bir sürecin oluşması için çaba sarf ediyor; muhatap almak zorundasınız.” (20 Nisan 2009)
Gültan Kışanak:�“Kürt sorunu, Kürt halkını ve onun iradesini, Kürt halk önderi sayın Abdullah Öcalan’ı muhatap kabul ederek çözülecek bir sorundur.” (30 Eylül 2012)
Selahattin Demirtaş: “Müzakere ile savaş durdurulur. Biz müzakere istiyoruz. Hükümetin müzakere için muhatapları BDP, KCK, Öcalan ve PKK’dır.” (6 Ekim 2012)
Pervin Buldan:�“Kürt sorununun çözümü için sayın Öcalan, BDP ile Kürt halkı ve gerillalar muhatap alınmalıdır. Bir tarafı dışında bırakırsanız süreçten olumlu sonuç çıkmaz.” (6 Ocak 2013)
Sezai Temelli: “Barışın muhatabını yok sayarak Kürt meselesini çözemezsiniz. Bu meselenin muhatabı da sayın Öcalan’dır.” (12 Mayıs 2019)
Mithat Sancar: “İmralı’nın kapılarını açın ki barışın yolu sonuna kadar açılsın. Barışın yolu açılacaksa Öcalan mutlaka ve mutlaka bu yolun ışığı olarak en önemli rolü üstlenecektir. O nedenle diyoruz: Tecrit sadece bizim meselemiz değildir, bu ülkenin, barışının meselesidir.” (23 Şubat 2020)
BAĞLILIKLARI 6 MİLYONSEÇMENE DEĞİL, PKK’YA
DTP, BDP en son HDP adıyla sadece PKK terör örgütü ve onun elebaşı Öcalan’ın siyasi sözcülüğünü yapan siyasetçiler bu sözleriyle, kendilerinin hiçbir inisiyatifinin olmadığını da anlatmış oluyor.
Tek görevleri, terör örgütü PKK ve onun kurucusu Öcalan’ın ağzına bakmaktan ibaret.
Oysa 6 milyon seçmen, yaşadıkları sorunlarla ilgili çözüm olarak onlara oy veriyor. Onlar ise demokratik sistem içinde kendilerine oy verenlerin değil, teröristlerin sözcülüğünü yapıyor.
Ne zaman “Kürt sorunu” diye bir tartışma açılsa, bu partinin eskiyeni yöneticileri hemen muhatabın terör örgütü PKK ve elebaşı Öcalan olduğunu öne sürüyorlar.
Bu talepleri, 2013 yılında karşılık da buldu. “Çözüm süreci” adı verilen dönemde, PKK’lı teröristler inisiyatifi HDP’ye bırakmadılar.
PKK ÇÖZÜM SÜRECİNDE KATLİAMA DEVAM ETTİ
HDP de “Çözüm terör değildir, çözümün muhatabı terör örgütü PKK olamaz” diyemedi. PKK’nın talepleri baştan belliydi; silah bırakmayı reddeden PKK’lı teröristler için “öz savunma birliği” statüsü verilmesi, Öcalan’ın serbest bırakılması, bölgede “özerklik” ilan edilmesi, Kürtçenin resmi dil olarak kullanılması isteniyordu.
Daha sürecin içinde terör örgütünün çatı yapılanması KCK, 14 Mart 2014’te süreci bitirdiğini açıkladı, terör örgütü yöneticisi Murat Karayılan 17 Mart 2014’te “Öcalan cezaevinde olduğu sürece PKK silah bırakmayacak. Seçimden biriki hafta sonrasına kadar adım atılmadığı takdirde, sürecin bittiğini herkesin bilmesi gerekiyor” dedi.
68 Ekim 2014 günü KCK’nın ardından HDP’nin çağrısıyla çıkan olaylarda 53 kişi hayatını kaybetti.
Ardından, 25 Ekim 2014’te Yüksekova’da sivil kıyafetli üç rütbeli asker sokak ortasında öldürüldü. 30 Ekim 2014’te Diyarbakır’da eşiyle birlikte semt pazarında alışveriş yapan 24 yaşındaki Hava Astsubay Üstçavuş Necdet Aydoğdu, maskeli iki kişinin silahlı saldırısı sonucunda şehit edildi.
Bu arada PKK birçok saldırı gerçekleştirdi, süreç 20 Temmuz 2015’te yine PKK terör örgütünün iki polisi şehit etmesiyle son buldu.
Bunları hatırlatmamın sebebi, HDP’nin bu süreçte sürecin yürümesi için hiçbir inisiyatif geliştirmemiş olması. HDP’nin değil, PKK’nın dediği oluyordu.
‘PKK OLMASA HDP YÜZDE 5 OY ALAMAZ’
Sonrası malum: 2015 seçimlerinde “Türkiye partisi” olma iddiasıyla yüzde 13.5 oy alıp 80 milletvekilli çıkaran HDP, kısa süre sonra bundan da vazgeçti. PKK yöneticilerinden Cemil Bayık, “PKK olmasa HDP yüzde 5 oy alamaz” dedi. HDP yönetimi tüm bunları sadece seyretti.
Selahattin Demirtaş’tan sonra HDP yönetiminin tavrı hiç değişmedi. Hatta Sezai Temelli’den sonra Ankara’da 23 Şubat 2020 günü gerçekleştirilen 4. büyük kurultayda eşbaşkan seçilen Mithat Sancar’ın gelişiyle bazı şeylerin değişeceğini umanlar oldu. Bunu “değişim” olarak yorumlayanlar çıktı.
Ancak HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan, konuşmasında “HDP fikriyatının büyük emektarı sayın Abdullah Öcalan” diyerek yine adresi işaret etti. Adresin açık halini ise yeni eşbaşkan seçilen Mithat Sancar, şu sözleriyle tarif etti: “İmralı’nın kapılarını açın ki barışın yolu sonuna kadar açılsın. Barışın yolu açılacaksa Öcalan mutlaka ve mutlaka bu yolun ışığı olarak en önemli rolü üstlenecektir.”
Yani sözün kısası, daha önce de birkaç kez yazdım, söyledim:
HDP diye bir parti yoktur, terör örgütü PKK vardır. Ve bebekleri dahi katleden PKK’nın saldırılarına sessiz kalan, insani olarak bile kınayamayan, sırtını terör örgütüne dayamış HDP’nin söyleyeceği yeni bir şey olamaz.
Nedim Şener
Hürriyet
İlgili haber: HDP PKK'dır!