Bizler mühendis, mimar ve şehir plancılarıyız. Eserlerimiz; insanın elinin, beyninin değdiği her yerde. Hayatın her kazanında bizim çorbamız kaynar. İnsanı ve toplumu kucaklar bizim eserlerimiz. Bu halde toplum dışında bir mühendis düşünülebilir mi? Yahut toplum düşmanı, halk düşmanı bir mühendis? Biz düşünemiyoruz ve Teknisite Ekibi olarak halk düşmanı olanlara “mühendis” diyemiyoruz. Üreten ve yaratan eller, bölen ve yıkan ellerle yan yana olamaz.

“Demokrasinin iki çeşidi vardır.

Biri zor ve gerçek olanı, öbürü de kolayı, oyun olanı…

Topraksızı topraklandırmadan, işçinin durumunu sağlama bağlamadan, halkı esaslı bir eğitimden geçirmeden olmaz birincisi, köklü değişiklikler ister. Bu zor demokrasidir ama gerçek demokrasidir.

İkincisi kâğıt ve sandık demokrasisidir. Okuma yazma bilsin bilmesin; toprağı, işi olsun olmasın, demagojiyle serseme çevrilen halk, bir sandığa elindeki kâğıdı atar. Böylece kendi kendini yönetmiş sayılır. Bu oyundur, kolaydır.

Amerika bu demokrasiyi yayıyor işte. Biz demokrasinin kolayını seçtik, çok şeyler göreceğiz daha…”

Söze Köy Enstitüleri’nin mimarı Tonguç Baba’nın demokrasi tanımıyla başlamakta yarar görüyorum. Sanıyorum, demokrasinin özetle açıklanabilecek en iyi ifadesidir bu sözler. Geleceğin fotoğrafını aktaran tanımın son cümlesini yaşadığımız günlerden geçiyoruz. Demokrasinin kolay olanını seçerek çok şeyler gördük. Ama her şey, yerinde saymadığı gibi hep iyiye ve ileriye hareket mecburiyetindedir. Toplum yapısı da bu ilerlemeden bağımsız düşünülemez.

Geçtiğimiz günlerde Yargıtay Başsavcılığı HDP’ye kapatma davası açtı. Gerekçesi ise kısaca terör faaliyetlerine açıktan yardım ve yataklık etmesi. Peki bu durum biz mühendisleri özel olarak neden ilgilendiriyor? Üzülerek belirtmekteyim ki üyesi olduğumuz Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)’nin bazı il koordinasyon kurulları HDP’nin kapatılmasına karşı tavır ortaya koyan bir açıklamada bulundu. Açıklamayı doğrudan TMMOB internet sitesinden okuyabilirsiniz.

Açıklama içerisinde sık sık demokrasi ve siyaset kurumu vurguları yapılarak devletin kayyum atamaları ve terör yapılanmasına karşı girişimleri, bu kavramların dışındaymış gibi lanse edilmektedir. Söz konusu il koordinasyon kurulları acaba kayyum atanan belediyelerin alt katlarına kurulan cezaevlerini demokrasiden mi saymaktadır? Bu belediyelerin terör örgütlerine sağladığı sayılamayacak kadar mali ve fiziki yardımı siyaset kurumunun vazifesi mi sanmaktadır? Ağaların düzenini koruyan, vatandaş olma bilincini baltalayan bu belediyeler demokrasi karşısında en büyük engel değil miydi? Bu engellerin kaldırılması son derece demokratiktir.

Tekrar tekrar HDP ve PKK bağını, hatta bütünlüğünü açıklamaya gerek yok. Bu parti; bölücü ve gerici terör faaliyetinin meclisteki ayağıdır. İsminde demokrasi geçse de aslında demokrasinin karşısında savaşan en büyük oluşumdur. Doğal olarak demokrasi karşısındaki kurum ve kuruluşların kapatılması da yine son derece demokratiktir.

Açıklama içerisinde bir vurgu özellikle dikkat çekmektedir. “Geçmiş tecrübelerimizle de sabit olduğu üzere, siyasi partileri kapatmak suretiyle siyaset kurumunu güçsüzleştirmek ve etkisiz hale getirmek, ülkemizi demokratik değerlerden ve nihai hedef olan Avrupa Birliği üyeliğinden daha da uzaklaştıracağı gibi aynı zamanda siyaset dışı araçların daha da güçlenmesine yol açacaktır.” Burada siyaset dışı araçların, yani antidemokratik eylemlerin; HDP’nin kapatılmasına karşı harekete geçeceği yönünde tehdit savrulmaktadır. Tam olarak bu anlayış sebebiyle HDP’nin kapatılmasını, siyaset dışı araçların meclisten çıkarılmasını savunuyoruz. Söz konusu il koordinasyon kurullarımıza da bu araçlara malzeme olmaktan çıkması yönünde telkinde bulunuyoruz.

Başta da belirttiğimiz gibi bizler üreteniz; mühendisiz, mimarız, plancıyız. PKK ve HDP’nin yakıp yıktığı şehirlerde nasıl planlama yapacağız, bombaladığı meydanlarda nasıl kuracağız evleri? İnsanı doğayla uyum içerisinde, gittikçe daha uygun koşullarda yaşatmak değil midir mühendislik? İnsanı öldürenlere, doğayı katledenlere nasıl destek verebilir mühendis? Bu koordinasyon kurulları mühendislik ürünlerine saldıran terör örgütünün yanında olduğunu beyan etmektedir. Söz konusu kurulları akla ve vicdana davet ediyoruz.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) bizim meslek odalarımızdır. Onlara sahip çıkacağız. Ancak bu il koordinasyon kurullarının sergilediği birtakım tavırlar ve bu tavırların alenen TMMOB internet sitesinde yayınlanması ne yazık ki bizi kuşkuya ve kaygıya düşürmektedir. Halkın yaşam alanına ve hatta doğrudan yaşamına kasteden bölücü, gerici terör örgütünün meclisteki ayağı olan ve bu görevini icra etmekten hiçbir an geri durmayan HDP’nin biz mühendisler olarak hiçbir koşulda yanında değiliz. Böyle bir yapının kapatılması elbette bilim camiasının ve özellikle bizim konumuz olan teknik bilimin bağnazlıktan koparılması ve halkla buluşturulması için son derece önemlidir. Nitekim bu partinin üniversitelerimizde oluşturduğu kadrolar ve odalar içerisindeki yapılanmaları bilimsel çalışmalarımızın önünde durmakta; bilim mecralarını ulus ve halk düşmanı siyasi faaliyetlere çekmeye çalışmaktadır. Dolayısıyla bilimi ve insanı savunan gerçek anlamdaki mühendisler demokrasi ezberciliğini bırakıp bu tip halk düşmanı yapılanmaların karşısında durmalıdır, yanında değil. Sırtını YPG’ye, YPJ’ye ve PYD’ye yaslayanların sırtı; bu ülkenin berrak, dupduru mühendislerinin sırtıyla yan yana gelemez. Bu kapsamda TMMOB Yönetim Kurulu’nu bu il koordinasyon kurullarına karşı yaptırımda bulunmaya, açıklamayı siteden kaldırmaya ve üyelerinin safında açıklama yapmaya davet ediyoruz.

Meslek odalarımız vatan bütünlüğünü öncelik haline getirmeli, mühendislik faaliyetlerini bu temelde yürütmelidir. Aksi hiçbir tutum mühendislerin, mimarların ve plancıların niyetini taşıyamayacaktır.

Diliyoruz ki meslek odalarımız, kutsal vazifesine en yakın zamanda dönsün ve Atatürk’ün, Cumhuriyet’in, bilimin ufkunda güneş gibi parıldasın.

Aykutalp AVŞAR
Teknisite Genel Yayın Yönetmeni