HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan, Halk TV'de Şirin Payzın'ın programına konuk oldu. Paylan, 2023'te kilit rol oynayacaklarını belirtirken Cumhurbaşkanlığı seçiminde aralarında farklar olduğunu vurgulayarak HDP'nin Millet İttifakı içerisinde yer almak istemediğini söyledi. Eğer böyle bir şey gerçekleşirse Millet İttifakı'nın yüzde 35 bandında kalacağı ve ittifaktan ayrılmalarının mümkün olmadığı biliniyor. Paylan'ın sözcülüğe soyunarak Millet İttifakı'ndan istedikleri tavizleri koparmaya çalıştığı aşikar...

TİYATROYA DEVAM: MİLLET İTTİFAKI'NIN PARÇASI OLMAK İSTEMİYORUZ

Yüzde 15'ten fazla oy alacaklarını iddia ederek HDP'nin yönetimde söz sahibi olmak istediğini vurgulayan Paylan, şöyle konuştu:

"Ben iddiayla söylüyorum en az yüzde 15 oy alacağız. Ve bu yüzde 15 oy da şu an anahtar durumundadır. Yüzde 15'lik bir oy diyelim ki, İyi Parti'nin de anketlerde yüzde 10 ila 15 arasında gözüküyor. Bu parti siyasette belirleyici bir rol üstlenmiş durumda Millet İttifakı içinde. Biz Millet İttifakı'nın bir parçası olmak istemiyoruz çünkü aramızda farklar var. Farklı siyasi partilerdeyiz ama diyoruz ki Türkiye için hep beraber sorumluluk almalıyız.

TALEPLERİNİ AÇIKLADI: YÖNETİMİN BİR PARÇASI OLMAK İSTİYORUZ

Biz Millet İttifakı'nın bir parçası olmak asla istemiyoruz. Bizim yolumuz üçüncü yoldur. Parlamento seçimlerinde alacağımız en az yüzde 15'lik oyla Meclis'te ikinci veya üçüncü parti olacağız. Ve bu gücümüzü de aynı zamanda yönetimin bir parçası olarak da kullanmak istiyoruz."

Konuyla ilgili çok önemli değerlendirmelerde bulunan Sabah gazetesi yazarı Hasan Basri Yalçın'ın bugünkü "HDP ne istiyor?" başlıklı yazısı şöyle:

"HDP'de birçok isim seçim ittifakı üzerine açıklamalar yapıyor. Demirtaş, "demokratik ittifak" kavramını kullanıyor. Mithat Sancar'a sorarsanız sadece bir pazarlık değil geniş kapsamlı bir müzakereye ihtiyaç varmış.

"AÇIK ORTAK OLMA GAYRETİ"

Bu açıklamalara baktığınızda HDP'nin açık ortak olma gayretini görürsünüz. Hatta bir açıklamada HDP'nin hükümet ortağı olma talebi bile var. CHP ve İYİ Parti'nin bu taleplere doğru düzgün bir yanıt verdiklerini henüz duymadık. Gerçi zaten bir anlaşma doğacaksa bu da kameralar karşısında olmayacak. Ama şimdilik müzakereler bu şekilde yürütülüyor.

HDP, Millet İttifakı için ne ifade ettiğinin farkında. HDP'nin olmadığı hiçbir denklemde Millet İttifakı'nın ufacık bir kazanma şansı yok. Bu tam bir mecburiyet ilişkisi. O nedenle HDP'nin eli oldukça kuvvetli.

PAZARLIK

Bu şartlar altında HDP'nin Millet İttifakı'ndan meşrulaştırma ve tanınma isteyeceğini düşünüyor olabilirsiniz. Hatta bakanlık talep edeceklerini de düşünebilirsiniz. Ama bana sorarsanız, HDP tipinde bir örgütün bunları umursayacağını pek sanmıyorum. HDP'nin veya PKK'nın meşruiyetle falan hiçbir zaman işi olmadı. Hükümetin parçası olmayı falan da düşünmüyorlar. Bunları genelde bir at pazarlığının kozları olarak kullanacaklar.

 VE PKK...

HDP ve PKK'nın istediği tek bir şey var. O da PKK'nın rahat bir nefes almasıdır. Ve bence kapalı kapılar arkasında asıl bunun pazarlığı olacaktır. HDP, PKK'ya yönelik operasyonların durdurulmasına dair garantiler isteyecektir.

Son beş yıl içinde PKK yoğun bir baskı altına alındı. Yurtiçinde terör eylemi gerçekleştiremiyor. Irak ve Suriye'deki varlığı gün geçtikçe sürdürülemez hale geliyor. Bu nedenle Karayılan ve benzerleri sürekli aynı açıklamaları yapıyor. Acilen Erdoğan'dan kurtulmak gerektiğini söylüyor. Böylece PKK'nın sözde kurtuluşu sağlanacak. Bakmayın, HDP'nin afili barış ve demokrasi kavramları kullandığına. Temel siyasi hedefi bundan ibarettir. Ve bu uğurda mükemmel bir fırsat yakaladıklarını düşünüyorlar. Sonuna kadar da zorlayacaklar.

Hatta diyebilirim ki, kim HDP'ye bu garantiyi verirse HDP cumhurbaşkanlığı adaylığında tüm diğer Millet İttifakı bileşenlerine rağmen o adayı destekleyecektir. Bu kadar belirleyici bir rol oynayacağını düşünüyorum.

İSTENEN SON: BÖLÜNME

"CHP ve İYİ Parti buna razı olur mu?" diye lütfen sormayın. Ufacık bir şüpheniz olmasın. Hatta bunlar farklı seçim vaatleri olarak da karşımıza gelecek. Mesela, Suriye'den asker çekme vaat edilecek. Barış kavramı adı altında PYD üzerindeki baskının kaldırılması hedeflenecek. HDP'nin Türkiyelileştirilmesi kavramları havada uçuşacak. Ama işin aslı başka. Öyle ya da böyle bu pazarlık PKK ile yapılacak ve öyle ya da böyle PKK'nın beklentileri kabul edilecek.

Herkes elini vicdanına koysun ve ona göre düşünsün. Erdoğan nefreti gözünüzü karartmış olabilir. Ama..."