Hiç şüphesiz Çanakkale savunması her Türk’ün gurur duyacağı bir destandır. Önce Türk Donanması boğazı ‘Yenilmez(!) Armada’ya kapatmış, daha sonra kara cephesinde Atatürk’ün önderlik ettiği ordumuz gövdesini siper ederek düşmanı durdurmuştur. Düşmanın kara harekâtını başlatmak için bir planı vardı. Bu planın ipuçlarını elde etmek için coğrafyanın gerçekçi bir analizini yapmak gerekiyordu.

DÜŞMAN NEREYE ÇIKABİLİRDİ?

Çanakkale Boğazı’nda Türk birliklerini etkisiz kılmak için girişilecek bir harekâtta başlangıçta iki bölge kritik önem arz ediyordu: Kilitbahir düzlüğü (Seddülbahir’den çıkılır) ve Kocaçimentepe (Kabatepe’den çıkılır). Bu iki yerde denetim sağlandığı takdirde, gelişen harekât Çanakkale Boğazı’nı kolaylıkla ele geçirebilirdi. Böylece düşman savunmasız boğazda gemilerini rahatlıkla Marmara’ya sokabilirdi. Bu nedenle çıkarma yapılacak kıyı kesimleri, bu iki hedefe en kolay ve en kısa yoldan ulaşabilecek şekilde seçilmeliydi. Askeri coğrafya analizi çıkarma noktaları için şu iki bölgeyi işaret ediyordu: Seddülbahir ve Kabatepe.

SAROS’A ÇIKMA İHTİMALİ VAR MIYDI?

Yarbay Mustafa Kemal de bu analizi yapmıştı! Ama Ordu Komutanı Mareşal Liman von Sanders çıkarmanın Saros bölgesine yapılacağını düşünüyordu... Böyle bir değerlendirme askeri mantık ile uyuşmasa da bir ölçüde kabul edilebilirdi. Neticede Komutan böyle düşünmekteydi. Ancak bu durumda da akla şu soru geliyor: “Peki, o zaman niçin kıyı bölgelerinde kuvvetli birlikler tertiplenmedi ve esas birlikler geri bölgelerde konuşlandı?” Çünkü bir amfibi (çıkarma) harekâtta denizden gelen kuvvetin en zayıf olduğu an, çıkarma anıdır. Sıfır zamanı olarak kabul edilen bu anda askeri yetenekler en düşük seviyededir. Zamanın geçmesi ile doğru orantılı olarak bu yetenekler artar... Bu nedenle savunan taraf, düşmanın en zayıf anı olan sıfır zamanında tüm gücü ile saldırır. Eğer düşmanın bu en hassas ve kırılgan anında hücum etmiyorsanız, bu hareket tarzı askeri olarak izah edilemez!

Bu nedenle mevcut tehlike karşısında Mareşal Sanders’in bu askeri konuşlanmasını askeri strateji içine sokamıyoruz. Mareşal Sanders, eğer Yarbay Mustafa Kemal’e kulak verseydi, İngilizler muhtemelen kısa sürede kıyıdan sökülüp atılır, belki de kıyıya bile çıkamazdı! Düşman büyük bir hata yapıp Saros’a çıksaydı, dar bir arazi kesiminde kuzeydeki (Trakya) ve güneydeki (Gelibolu) Türk birlikleri arasında sıkışıp kalacaktı! Ayrıca Çanakkale Boğazı’nı ele geçirmek için çok daha büyük bir mücadele vermek zorunda kalacaktı.

Reklamdan sonra devam ediyor 

DÜŞMAN NEREYE ÇIKTI?

Yarbay Mustafa Kemal haklı çıktı. Düşmanın hedefi Seddülbahir ve Kabatepe oldu. Seddülbahir’e çıkıldı. Kabatepe yerine, yakınındaki daha elverişsiz bir plaj olan Arıburnu’na çıktılar. Çünkü çıkarma öncesinde Kabatepe açıklarında denizde küçük bir şamandıra fark eden Bigalı Mehmet Çavuş, bunun bir işaret olduğunu anlamış, yüzerek şamandıraya ulaşmış ve zincirlerini fora ederek serbest bırakmıştı. Arıburnu’na sürüklenen şamandıra düşmanı yanıltmıştı! Düşmanlar, 25 Nisan 1915 sabahı cılız mukabele nedeniyle neredeyse ellerini kollarını sallayarak sahile çıktılar.

YARBAY MUSTAFA KEMAL’İN TEPKİSİ

Mustafa Kemal’in, 3 Mayıs 1915 günü cepheden Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa’ya gönderdiği mektup, şifreyi çözen bir “dekoder”e benziyordu: “Liman von Sanders Paşa... sadece ihraç (çıkarma) noktalarını tamamıyla açık bırakarak tertibat almış ve düşmanın karaya çıkmasını kolaylaştırmıştır. Başta Liman von Sanders olmak üzere bütün Almanların fikri gücüne de itimat buyurmamanızı kesin olarak temin ederim.”

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Bu savaş sadece Çanakkale cephesi ile sınırlı kalmamış, küresel düzeyde dünyanın gidişatını etkileyen gelişmeleri tetiklemiştir. Osmanlı Devleti istese de bu savaşın dışında kalamazdı. Çünkü savaş Osmanlı topraklarını paylaşmak için çıkarılmıştı. Sonuçta Osmanlı yenildi ama Çanakkale Savaşı, İstiklal Harbimizin altyapısını oluşturdu. Çanakkale, Türk Milleti’ne büyük bir güven aşılamış ve en elverişsiz koşullarda bile bu büyük milletin vatanını savunma azim ve iradesine sahip olduğu inancını pekiştirmiştir.

Türk Ordusu, Yarbay Mustafa Kemal gibi komutanlarla bütünleştiğinde, silahı ve cephanesi olmasa da yenilmez bir güç olduğunu dosta düşmana göstermiştir. Ölmeyi emreden komutanlara sahip bir millet asla diz çökmez. Bugün de bizi her yerden kuşatmayı, terörle boğmayı hedefleyen Batı emperyalizmine karşı aynı ruhla mücadele etmeliyiz. Çanakkale ruhu geçmişin görkemli bir anısı değil günümüzün ilham kaynağı olmalıdır. Günümüzde Çanakkale, yurdumuza kast eden emperyalistlerin karşısına korkusuzca dikilmektir.


Aydınlık