Dün PKK ile masaya oturuluyor, terörle mücadele değil müzakere ediliyordu. FETÖ, Abdullah Gül, RTE, Demirtaş, Davutoğlu, Babacan aynı kadrodaydı. Kadroyu yapan ABD derin devleti idi.
Abdullah Gül açılım sürecini böyle müjdeledi: Çok güzel şeyler olacak.
CHP ve MHP bu kadronun tam karşısındaydı, Baykal'a FETÖ tarafından kaset kumpası kurulup Genel Başkanlıktan istifa ettirilerek, Kılıçdaroğlu birileri tarafından servis edilen yolsuzluk belgeleriyle (Operasyonun medya ayağı Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu'ydu, sonradan CHP Milletvekili oldu ve Can Dündar'a FETÖ'nün MİT belgelerini servis ettiği ortaya çıktığı için hüküm giydi.) Doğan medya grubu tarafından parlatılarak 22 Mayıs 2010 tarihinde CHP'nin başına atandı ve açılım karşıtı CHP değişerek Kılıçdaroğlu tarafından (Yeni) tanımlaması yapılan CHP de açılımcı kadroya dahil oldu.
MHP'ye de operasyonlar yapıldı, bazı yöneticilerinin milliyetçi muhafazakar bir partide asla kabul görmeyecek ölçüdeki çarpık özel yaşamları kasetlerle ortaya döküldü,
Akşener parlatıldı, MHP bölündü.
Sonra Büyük Ortadoğu Projesi çöktü, dolayısıyla eş başkanlık kalmadı. Dolayısıyla açılım daha fazla açılamadı. Anketler Milliyetçi/Muhafazakar kimlikli yurttaşların çokluğuyla bilinen ve AKP'nin oy deposu olan İç Anadolu ve Karadeniz bölgesinde açılım tepkisi nedeniyle AKP'nin büyük oy kaybı yaşadığını göstermekteydi. Bu iki temel etkenden ötürü açılım daha fazla açılamadı, HDPKK ile yapılan o zaman adı BDPKK idi açılım durdu, buna tepki olarak ABD başkanı Obama Erdoğan ile telefon görüşmesini Beyzbol sopalı bir foto ile duyurarak, seni bitiririz akıllı ol açılımı sürdür mesajı verdi. Bu mesaja karşın açılımı sürdürmeyen Erdoğan'a karşı iki ABD maşası FETÖ ve PKK devreye sokuldu.
BOP eşbaşkanı iken, ABD'nin büyük dergilerinde demokrasi kahramanı diye kapak yapılan Erdoğan için ABD yayınlarında diktatör diye suçlanma süreci böyle başladı. ABD'nin sözünden çıkmazsan demokrat!, çıkarsan diktatörsün! ABD'ye göre.
***
MİT ÜZERİNDEN HEDEF ERDOĞAN'DI.
Devletin adliyesini, emniyetini ele geçiren FETÖ önce MİT Müsteşarı Hakan Fidan üzerinden RTE'ye operasyon çekti, sonra 17/25 Aralık operasyonları izledi. RTE bu restlere karşı rest diyerek önce çevresindeki tüm korumaları FETÖ bağlantılı olan birileri olabilir diyerek değiştirdi, o süreçte yüzlerce koruma değiştirdi.
Çeşitli hamleler yaptı:
FETÖ'nün insan kaynağı dershaneleri kapattı, dershane demekten STV sunucusu baygınlık geçirdi,
FETÖ'nün terör örgütü olduğu nihayet anlaşılarak, terör örgütü ilan edildi ve kanallarına, gazetelerine el konuldu, kanallara el konulmasına karşı Yeni CHP'li Enis Berberoğlu, Eren Erdem, Mahmut Tanal, Erdoğan Toprak gibi isimler FETÖ ile dayanışmak için FETÖcülerin direnişlerine destek vermeye gittiler. (CHP'nin gizli Genel Başkanı olarak bilinen Erdoğan Toprak, Fox TV'nin Türkiye ortağı, sorumlusu Engin Güner’in kızı Av.Ece Güner’in eşidir. Fox TV Türkiye sorumlusu Engin Güner, Turgut Özal'ın kara kutusu denilebilecek kadar yakını, başdanışmanı ve ABD'nin emperyalist siyasetini belirleyen kuruluşlardan olan CFR üyesi idi. Fox TV Haber Müdürlüğünü yapan yani bu haberleri sun diye yıllarca Fatih Portakal'a sunan isim Ercan Gün FETÖ'nin Dink cinayetindeki rolü nedeniyle tutuklu, Gün, Dink öldürüldüğünde Zaman Gazetesi muhabiriydi ve istifa ederek Fox TVye geçiyor, tetikçi Ogün Samast'ın Jandarmada çekilen Türk Bayraklı fotosunu servis ederek, Jandarma'nın dahil olduğu bir Ergenekon adlı örgüt olduğunu, Dink'i de Ermeni olduğu için bu örgütün öldürdüğü algısını yaratmak için algı operasyonunda görev yapıyor, daha sonra biliyorsunuz Ergenekon tertipleri başlatılıyor. Ercan Gün'ün telefonunda Bylock bulunuyor, Fox'un şu andaki sunucusu Selçuk Tepeli , Fetullah Gülen'in Ergenekon ve Balyoz tertiplerinin öncesinde ünlü Ulusalcı dalgayı aşarız başlıklı söyleşisini yapan Aktüel adlı FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'dan sonra kapatılan dergisinin o sıradaki Genel Yayın Yönetmeni)
Konumuzu dağıtmayalım:
Erdoğan FETÖ kavgasının çıkış nedeni ABD'nin açılımın durması nedeniyle FETÖ sopasını kullanmaya başlamasıydı.
FETÖ sopası ters teperek Erdoğan kontrol altına alınmak istenirken, daha da kontrol dışına itildi ABD tarafından, ABD karşıtı Avrasyacı güçlerle müttefikliğe doğru, Putin'le, Çin'le ve Türkiye'deki ulusalcı devlet güçleriyle. Kontrolden çıkan Erdoğan'ı tehditle kontrol altına almak isterlerken, daha da karşıt cepheye ittiler.
MİT önce içindeki FETÖcüleri temizledi.
Sonra tüm devlet kurumlarındaki FETÖcüleri tespit etmek için bir çalışma başlatıldı.
Devletin FETÖ çalışmaları üzerine FETÖ'nün güvenlik önlemi olarak sadece FETÖ'cülerin bildikleri, yalnızca bir örgüt üyesi tarafından üye yapılabilen gizli bir haberleşme programı üzerinden yazışmaya başladıkları ortaya çıktı: Bylock.
Daha sonra gizli bir casusluk örgütü gibi çalışan Cia eğitimli bu örgütün üyelerinin ortaya çıkarılması için Bylock FETÖ üyeliğine kesin bir kanıt olarak kabul edildi.
Soru çalarak, vatanseverleri sindirip, kumpaslarla, sahte mektuplarla, eğitim adı altında işkencelerle tasfiye ederek, kendini belli etmeyip anlaşılmamak için Atatürk rozeti takarak, hatta alkol alarak, kadınsa mini etek giyerek kendilerinden asla kuşku duyulmamasını sağlayabilen casusluk örgütü FETÖ sızıntıları TSK içinde olağanüstü derecede örgütlendi. Bazı yazarlar bu örgütlenmeyi yazsa da kimileri öldürüldü, kimileri susturuldu, susturulamayanlar çok dikkate alınmadı.
Ve sonuçta FETÖ son kozunu TSK içindeki gücünü yitirmemek için terfi ve atamaların belirleneceği YAŞ'ta tasfiyeler yaşamamak için darbe girişimini sonbahardan Temmuz'a aldı.
Belirlenen, deşifre olan yüzbinlerce FETÖ üyesi veya iltisaklılar ya içeri atıldı, ya da devletten tasfiye edildi.
Erdoğan, büyük illerin belediye başkanları dahil pek çok Belediye Başkanını görevden istifa ettirdi. AKP örgütlerinin yüzde 70'i değiştirildi.
Yeni bir hükümet sistemiyle birlikte çoğunluğu AKP dışından olan isimlerle bir Bakanlar Kurulu oluşturuldu.
MİT, Emniyet, TSK içindeki kriptolar , FETÖcüler temizlendikçe gerçek sahiplerine vatanseverlere kaldı.
Yargıç ve savcıların 1/3'ü FETÖ üyeliği veya iltisaklılığı nedeniyle görevlerine son verildi, hala deşifre olanlar veya yeni kadrolarla sızmaya çalışanlar saptandığında atılıyor.
Büyük bir savaş veriliyor, ama kim düşman kim dost anlamak kolay değil, kendini bu kadar iyi gizleyebilen , senin benim kılığıma bile girebilen namert düşman karşısında.
FETÖ'nün siyasi ayağına cesurca gidilemedi, çünkü izler birbirine karışmıştı, masum değildi hiç birisi, beraber yürümüşlerdi parti en üst görevlere getirmişti; zamanında Davutoğlu, Babacan, Gül, Arınç vb. isimlere yapılamayan operasyon bundan sonra muhalif oldukları için operasyon yapılıyor algısı oluşacağı için yapılabileceğini sanmıyorum.
Babacanla, Davutoğluna ciddi paralar harcayarak yeni parti kuracak finansmanı ve daha da önemlisi cesareti veren hangi odaktır?
Rusya ile Türkiye'yi savaşın eşiğine getiren Davutoğlu görevinden alındığında ABD'li analistler gazetelerde ABD son güvenilir adamını yitirdi yorumunu yapmışlardı.
Biden seçim vaadinde Türkiye'deki iktidarı darbe ile değil muhalefeti destekleyerek değiştirme vaadinde bulunmuştu.
En başta ne demiştik:
Dün PKK ile masaya oturuluyor, terörle mücadele değil müzakere ediliyordu. FETÖ, Abdullah Gül, RTE, Demirtaş, Davutoğlu, Babacan aynı kadrodaydı. Kadroyu yapan ABD derin devleti idi.
Bugün rehineleri öldürürüz şantajlarına karşın PKK ile masaya oturulmuyor, terörle müzakere reddediliyor, terörle mücadele ediliyor.
Bugün kadrolar değişti, takımımız aynı o hiç değişmiyor: Türkiye.
Değişen kadrolara göre mi saf tutacağız, takımımızın menfaatine göre mi.
Kendi güvenliği ve hayatı yani kaderiyle Türkiye'nin güvenliği ve hayatı yani kaderi birleşti diye bu kararı veren RTE diye, terörle mücadele edilmesine karşı mı çıkacağız!
Vahdettin Kurtuluş Savaşı'na gerçekten destek verseydi Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları buna sen saray savaşı veriyorsun deyip karşı mı çıkarlardı.
Atatürk, Rusların Kurtuluş Savaşına destek vermesini sağladı ama Ne Rusçu oldu ne de Bolşevik.
Açılım döneminde Erdoğan'ı göklere çıkaranlar, ayakta alkışlayanlar, vatanseverlerin içeri atılmasına yetmez ama evet diyenler, şimdi aşırı Erdoğan düşmanı oldular.
Terörle yani ABD'ye karşı mücadelede devletimize, Türkiye Cumhuriyetimize elbette destek vereceğiz ama bu yanlışları , eksikleri (düşmanın propagandasına hizmet etmemek kaydıyla) söylemeyeceğiz anlamına gelmiyor. Eksiği hemen söyleyelim: Sınır dışı terör operasyonları doğru farklı bölge ülkelerini de işin içine katmamak eksik.
Dağdaki teröristle mücadele ederken, kravatlı teröriste hazineden 6 milyon oy aldı diye teröristlere destek verme , ohhhh dedirtme olanağı yaratmak hatalı ve eksik, hatta hatadan daha fazlası gaflet, dalalet...
Terörle mücadeleye veya Mavi Vatan siyasetine, Azerbaycan'ın özgürlüğüne desteğimiz siyasetteki kokuşmuşluğa asla değil, yolsuzluğa, torpile, liyakatsizliğe, rantçılığa,
ya da partizanlığa değil,
ya da aslında çok büyük bir ekonomi olma şansına, potansiyeline, insan, yer altı ve yer üstü zenginliğe sahip bir ülkenin, ekonomideki gelir dağılımı adaletsizliğinin artmasına, işsizliğin artmasına tepkimizi ve çözüm önerilerimizi hep söyledik hep söyleyeceğiz.
Biz hiçbir zaman sadece Erdoğana değil, Erdoğana, Güle, Davutoğlu'na, Babacan'a, Arınça, FETÖ'ye, HDPKK'ya, DHKPCye, ABD emperyalizmine, AB Mandacılığına, Soros'a muhaliftik, bu iki saflaşmada kime daha çok muhalif olduğumuz kimlerin nerede olduğuna ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kazanımlarına, ABD emperyalizmine karşı konumlanışlarına göredir, bizim fikirlerimizin iktidar olmasını sağlamaya yöneliktir.
Öyle bir gün gelir ki olur ya ABD halkı başındaki emperyalistleri kovar, sömürü karşıtı ve dolayısıyla Türkiye ile düşman olmayan bir iktidar gelir, ABD'nin yanında da oluruz.
Özetle yandaşız ama sadece ve sadece Tam Bağımsız Türkiye'den yana.

İLK KURŞUN