FETÖ kumpaslarında hedef olan Av. Nusret Senem’in 23 yıl saklı tutulduktan sonra ulaştığı rapor, bir devlet yetkilisinin, öncesi ve sonrasıyla Susurluk olayına ilişkin devlete sunduğu bir röntgen filmi niteliğindedir. Nusret Senem’in kaleminden hazırladığımız yazı dizimizin ikincisinde Emniyet, Jandarma ve MİT’te o dönem yer alan ABD ve NATO’ya bağlı yapıları gözler önüne seriyor.
EMNİYET
“Emniyet Genel Müdürlüğü yurtdışına açılırken, MİT’in eski elemanı olup, Türkiye’ye dönen Abdullah Çatlı’yı ele almış ve dış operasyonlar için istihdam etmiştir.” Rapor böyle diyor.
Genel Müdür kim: Mehmet Ağar. Yıl: 1993.
Rapor ayrıca; “Abdullah Çatlı” başlıklı bölümde, “MİT’in Çatlı hakkındaki bir buçuk sayfalık yazısı aynen takdim edilmektedir” diyerek onun 1982’den itibaren ölünceye kadar yurtdışında ve Türkiye’de yaptığı eylemlerini, uyuşturucu işinde, Asala eylemlerinde, faili meçhullerde MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından acımasızca kullanılmasını tarih ve eylem isimleri vererek ayrıntılandırıyor.
Emniyetin, İngiltere’de kurulu “Haspro” isimli, 100 “paunt”luk tabela şirket aracılığıyla, İsrail/MOSSAD ile kurduğu ilişkiyi; “hibe” adı altında milyonlarca dolarlık silah ithali ve o dolarların buharlaşmasını, silahların ortadan kaybolmasında, soruşturmaları kapatmada rolü olanları Rapor çarpıcı şekilde kaleme alıyor.
Rapor, faili meçhul birçok cinayette Emniyet “Özel Harekat” polislerini isim isim saptıyor. Bu birimin başındaki kişinin ve İçişleri Bakanlığı’nın bilgisi ve emirleriyle bunların Çatlı vb. kişilerle birliktelikleri, kullanılmaları, korunmaları Rapor’un saptadığı çok önemli gerçeklerdir.
JANDARMA
JİTEM; 1993 kadar, Cem Ersever’in o yıl istifası ve ortadan kaldırılmasına kadar süren bir gerçekliktir.
Rapor bu gerçeğin yanında Cem Ersever’in ortadan kaldırılmasını, Yeşil’in 1993’te MİT’te Mehmet Eymür’ün emrinde çalışmaya başlamasına kadar bulaştığı diğer yasadışı işleri ve sonraki yıllarda işlediği onlarca, sözde “faili meçhul” cinayetlerini, resmi damgalı MİT yazılarına dayanarak ortaya seriyor.
Org. Eşref Bitlis, GLADYO eylemlerini sonlandıran ve Jandarma’daki ekibi dağıtan komutan olmuştu. ABD’nin kara gücüm dediği bölücü PKK’ya karşı savaşıyla, GLADYO’yu Jandarmadan kovan kararlarıyla ABD’nin açık hedefi haline gelmiş ve bedelini uğradığı suikastla ödemiştir.
MİT
Rapor “Milli İstihbarat Teşkilatı” başlıklı bölümde, Kurumu koruma çabası içine girse de bu mümkün olamıyor. Ortaya konan kişiler ve ilişkiler, suçlar, TCK konusu olmakla birlikte MİT’in bunları suskunlukla ve soğukkanlılıkla karşılamasını “Teşkilat mensupları da haklı bir alınganlık ve üzüntü izhar etmektedirler” diye geçiştiremezsiniz.
Mehmet Eymür’ün, Yeşil aracılığı ile Kocaeli çetesi reisi Hadi Özcan’la defalarca görüşmesi, cinayetlerini konuşması, pazarlıklar yapması,
Ömer Lütfi Topalın polislerce öldürüldüğü bilindiği halde MİT’in susması,
Mehmet Ali Yaprak’ın kaçırılmasında faillerden birini Mehmet Eymür’ün görüşmeler, pazarlıklar yaparak kurtarması,
“Yeşil’in etrafına topladığı (PKK’lı) itirafçılarla haraç, gasp, haneye tecavüz, ırza tecavüz, soygun, öldürme, işkence, adam kaçırma, vb. çeşitli olayların faili olduğu bilinirken kamu otoritelerinin kendisiyle işbirliği yapmasını izah etmek güçleşmektedir” denmesi, yeterli midir?
1995’te Mehmet Eymür’ün Yeşil’le yaptığı mülakat Ergenekon davasına MİT tarafından gönderildi. 1995’ten itibaren 2010’a kadar MİT’in kasasında saklanan bu belgeye göre Yeşil, Mehmet Eymür’ün emrinde; “0062 numaralı kimlik” sahibi, “Psikolojik Savaş Uzmanı”dır. Ona “baba, babacığım” diyecek yakınlıktadır. Topladığı haraçları, işlediği cinayetleri ve diğer iğrençlikleri Eymür’ün bilmemesi mümkün değil!
MİT; Mehmet Eymür üzerinden Yeşil’in, Emniyete yerleştirilen GLADYO üzerinden Enver Altaylıların, Çatlıların, Haluk Kırcıların, “Özel Harekat” polislerinin suçlarını, işlenen cinayetleri bilmektedir. O kurumun başındaki kişilere “kamu otoriteleri” payesi vermek Rapor’un önemli zaaflarından biridir.
Sonuç olarak; Rapor’un ifadesiyle,
“Devletin Güvenlik Teşkilatları olayları, irtibatları bilmekte, TCK’ya göre suç teşkil eden fiilleri tespit etmekte ve susmaktadır.”
“Her şeyden haberdar olan MİT’e, 150 bin kişilik ve asayişten sorumlu polise rağmen, etrafına 1520 kişi toplamış kabadayılara yaptıklarının hesabını sormak mümkün olmamıştır. Kurumlar kendilerini inkar ederek, sonunda bir kamyona çarpmışlardır.”
Yarın: Örgütü ve işlenen suçlarını kimler hasıraltı etti.