İnce ayrı bir hareket başlatacağını ilan ettiği basın toplantısında 'Kürt Oyları' deyip durdu. Şunun adına HDP oyları desene, doğugüneydoğu oyları desene, madem, 5 dönem vekillik yapmış tecrüben vardır, hala neden 'Kürt Oyları' deyip etnik siyaset yapıyorsun?
15 Temmuz gecesi yüzlerce liberal yazar tarihin çöplüğüne atıldı, yoklar artık. Liberaller kasıtla kırk uzun yıl TürkKürt (TürkKürt) ayrımıyla yazıp durdular, neden, siyaseten Türk ve Kürt ayrı şeylerdir algısını oluşturmak için. Türk tire Kürt vurguları beyinleri yıkadı istedikleri algıyı oluşturdular ve sonuç, çözüm süreçleri, hendekler, ve hepsi Kandil'in ve Fetö'nün emrine giriverdi.
Türk tire Kürt yazanlar Cumhuriyet'e düşmandılar, milli devleti yıkmak için etnik siyaseti kaşıdılar, kışkırttılar, iç savaş ortamı hazırladılar.
Ve şimdi bu liberaller Dersimli Kemal'le CHP'yi ele geçirdi, aynı etnik siyaseti artık parti programı parti sözü seçim ittifakı anlaşması haline getirdiler, kısaca özerklik'e yeşil ışık yakıp PKK'yla masaya oturulmasının kapısını üstelik büyük marifetmiş gibi güle oynaya zafer naralarıyla açtılar.
Yani hem cumhuriyetin toprak bütünlüğüne meydan okuyorlar hem de Atatürkçüyüz cumhuriyetçiyiz diyorlar ve allem gullem hepsi istisnasız etnik siyaset'ten medet umuyor.
İşte İnce'yi de gördük, İnce'nin de dili bozuk, 'kürt oyları'nı diline dolaması ne demek, şu demek, CHP'nin PKK'ya verdiği özerklik sözüne itirazı yok demek (böyle vahim derecede önemli konuda tek bir açıklaması da yok zaten) ve kendisi de aynı oylara sulanıyor ve etnik siyaset dilinden kaçınmıyor, hiç utanmıyor, hatta efelenip dayılanarak 'kürt oyları' yağlayıp ballayıp özürler şükranlarla ağzına alıyor.
Cumhurbaşkan adayı olduğu seçimlerde de İnce'nin dili karışık ve etnik siyasete açık bir dili vardı ve o günler de özerklik'e karşı tek lafı yoktu, değişen bir şey yok.
Etnik siyaset ve Fetöcülük az buz değil yüzlerce liberalin hayatını itibarını sıfırladı, ihanetle suçlandılar, Ege Denizi'ne dökülmeden daha ağırı 'hurdalık'a 'çöplük'e atıldılar.
İnsan bunca yazarın bu kadar birikimine acıyor, bu kadar aydın insan ülkenin toprak bütünlüğüne ve milli devletine kafa tutup kendi kendilerine intihar etmelerine üzülüyor, bir insan evladı bu kadar kötülük ve garez sahibi nasıl olabilir?
Şimdi, Cumhuriyet Gazetesi, Sözcü, ODA TV, Halk TV, Tele 1, vs. bu yerlerde toplanmış yine büyük bir aydın birikimi yine 'etnik siyaset' yaparak intihara hazırlanıyorlar.
Tek şansımız kaldı, seçimlere henüz 2 yıl var, kimbilir belki akıllanırlar.
İnce de aynı .okun soyu, o da Atatürk Cumhuriyet gibi değerleri kullanıp kitlelere yalan söylüyor, mesela hareketini Sivas Kongresi günü 4 Eylül'de başlatacağını söylüyor.
Sivas kongresi Cumhuriyet'in yolu'dur, Cumhuriyet'in yolu Milli Misak'tır, Cumhuriyet etnik siyaset yapmamıştır, ülkeyi kimseye pazarlamamıştır, siyasi hesaplar uğruna ülkeyi kumar masasına yatırmamıştır.
Ama böyle işte, hem Kürt Oyları diye etnik siyaset diline kapıyı açık bırakacaksın, hem de 4 Eylül'de aklınca seçmeni kandırmak oyalamak için kuvayı milliye ayaklarına yatacaksın.
Cumhuriyet'in yolu bellidir, etnik siyaset yapmayacaksın, toprak bütünlüğüyle oynamayacaksın, PKK ve Fetö'ye kapıyı kapatacaksın, yoksa, yoldan çıkıp tarlalardan gitmek zorunda kalır bataklığa gömülürsünüz, başınızı bir türlü .oktan kurtaramayışınızın sebebi de bu zaten.
Etnik siyaseti meşrulaştırmak için de tıpkı liberaller gibi HDP'nin altı milyon oyu ne olacak sorularına sığınıyorsunuz. Tekrar edelim, aynı altı milyon oy, sekiz sene önce AKP iktidarını destekledi.
İçinizde bir sosyolog yok mu, bu altı milyon oy'u tarif etsin size, Türkiye güllük gülüstanlık ülke değildi, iç savaşların eşiğinden döndü, doğuda on binlerce insan öldürüldü, yüz binler yaralandı, yüz binler hapse girdi, bunların hepsinin aileleri aşiretleri yakınları var, topladığınızda altı milyon'u bulursunuz.
Yani büyük bir travmadan gelmişlerdir, çocukları ölmüş en yakınları hapse düşmüş ya da dağa kaçırılmış, böyle böyle PKK hepsini savaştırarak korkutarak dehşet salarak kendi cephesine zorunlu kılmıştır. Sosyoloğunuz size şunu diyecek, dehşet ve şiddet ortamı ortadan kalktığında bu oylar erir, çünkü bu oylar korkunç trajedi ve 'travmayla' alınmıştır.
Ancak siz PKK'nın diline uzlaşmasına kapı açarsanız bu travmatik oylar bir umut bularak yeniden havalanır gaz alır. Zaten liberallerin yaptığı da buydu. Erimekte olan bu etnik siyasete şimdi can simidi can suyu veren siz oluyor yeni belalar ve felaketler yeni travma ve trajedilere kapı açıyorsunuz.
Travmalar ağır depresyonlara ve paranoyalara sebep olur, anlaşılan o ki, bu travmanın paranoyası CHP'yi toptan sarmış, an itibariyle aydınları yazarları partileri TV'leri internet siteleri bu paranoyayı bölüşüyor. Çok geçmedi bölüşülmüş bu paranoya açılım siyasetleri oluverdi.
Hepsinin tedaviye ve yardıma ihtiyaçları var, sert gerçeği birileri söylemeli, toprağın asla bölünmeyeceğini özerklik gibi palavlara asla izin verilmeyeceğini birileri defalarca ve sık sık kafalarına vura vura o beyinlere elekrik şoklar vere vere hatırlatmalı.
Kim hatırlatacak? AKP 'açılım'ın tam ortasından neden döndü, çünkü tabanının eridiğini gördü, yani tabanı AKP'ye izin vermedi.
Bugün CHP'li seçmen kitleler de PKK ve Fetö'ye karşı direniyor ama bu direnişi yazan çizen dile dolayan hiç yok, bölüşülmüş bu paranoyayı akıllarınca gizliyorlar. Paranoya travma gizlenmez, büyük milli siyasi olaylarda kendini ele verir, ki veriyor.
Sözcü, Halk TV, Cumhuriyet gibi gazeteleri ele geçirdikleri için bu etnik siyaseti ve özerklik sözünü seçmenden ustalıkla gizleyebileceklerini sanıyorlar, bu şarlatanlar seçmenin Atatürkçü ruhunu bozulmadan buzdolabında tutabileceklerini düşünüyorlar.
Bu denli affedilmez etnik siyaset ihanetine bunca aydının intihar edercesine çivileme atlayışı hepimizi korkutsun!
Alkolu mü fazla kaçırdılar, iktidarın seri seçim kazanmasından çok mı fazla paniğe kapıldılar, ne olursa olsun ülkenin intiharı olan 'etnik siyaset'e asla izin vermeyip kesinlikle yanaşmamalarını beklerdik, çünkü onlar kendilerine Cumhuriyet aydınları ve Cumhuriyet'in çocukları diye diye bugüne gelmişlerdi.
İnce'nin yeni bir hareket başlatmasıyla biz de bekledik ki nihayet bir sürpriz olur rüzgar artık tersine eser, cumhuriyet ve toprak bütünlüğüne sahip çıkılsın, değil.
Hala bir zırtapoz ağzı, hala kendi seçmenini kandırma oyalama uyutma, hala tek çıkış yolu etnik siyasetten medet umma!
Siyasete hesap kitapla bakan sinsi siyasetçilerin bir türlü kazanamayışının sebebi budur, sinsilik iki yüzlülükdür 'coşkuyu' 'dürüstlüğü' öldürür, güçlü genç beyinlerde asit etkisi yaratır.
Arkadaşlar, hesap kitapçı sinsi siyasetçiler acı çekmez, ağlamaz, ciddi memleket meselelerinde senin benim gibi sert milli refleksler gösteremez.
Bir siyasi hareketin çürümesine sebep sinsilik ve hesapla insan ruhunu insanı kaybetmesidir.
Dahası büyük güçlerden korkan tırsan insanlar milli siyaset yapamaz, uzağı göremez, geniş görüşlü doğru yol'u itidali ülke çıkarını gösteremez.
PKK dehşet ve şiddet kullanır, PKK'yı arkalayan Amerika'sı Avrupa'sı sizin gözünüzü korkutur, aşırı güçlü görünmek için hesaplar yaparlar, size başka şansınız kalmadı, dedirtip sizi 'pes ettirip' işte böyle teslim alırlar.
PKK ve dış güçlerin baskı ve gerilimine dayanamayan insanlar yazarlar siyaset yapamaz. Kendi gücüne kendi evine kendi partisine kendi seçmenine güvenmeyen insanlar siyaset yapamaz.
Çünkü kendilerine güvenemeyen insanlar 'özgürlük'ü tadamaz özgür olamaz özgürlük savaşı veremez.
Etnik siyaset bir ülke için felaketlerin en büyüğüdür.
İşte Kılıçdaroğlu'nun dostları, biri Fetö işgaline nezaret etmiş eski cumhurbaşkanı, diğeri Suriye'de müslümanı müslümana kırdırıp bir de etnik meclis kuracağım diyen Davutoğlu. Diğeri, ünlü CIA ajanının yeğenini partisinin en büyük iline başkan yapıyor. Ve parti içinden hiç kimse bu adamı bu partiye getiren yerleştiren derin güçlerle hesaplaşmaya girecek gücü kendinde bulamıyor ve hepsi bu ülkeyi işgale kalkışan Nato'ya ipleriyle bağlı kuklalar ve hepsi yamuş yumuş sağcı zihniyet ağızlarıyla milliyetçiyiz lafı gezdiriyor.
Gerçek şudur, bu şaibeli kadrolar niyetler hesaplar bu muğlak laflar bu etnik siyaset ağızları bu topraklarda bir daha karşılık bulamaz havasızlıktan ölür.
Ya da birbirlerini yerler. Ancak bu yoksulluk içinde sizlerin zamanlarınızı ömrünüzü çoluk çocuğunuzun iş imkanlarını vs. yerler umutlarınızı köreltirler, ülkeyi ve sizi çaresiz ve dermansız bir hastalık içinde bırakırlar, seksen yıldır haybeye kaybedilen zamanlar gibi.
Gördüğüm şudur, yüzlerce liberal yazar çizerin telef olması gibi tıpkısı.. Şimdi daha düne kadar ulusalcı Atatürkçü Cumhuriyetçi dediğimiz yüzlerce aydının ve sivil kurumun kafaları etnik siyasetle bugünden kırılıp parçalanmıştır.
Toprak bütünlüğünden, Cumhuriyet'in yolundan, yol'dan çıkanların sayısı o kadar fazladır ki yarınlarda içinizde yol'u hatırlayan tek kişi kalmayacak. Evet bir çok aydın sivil kurum bu dayatmaya zorla katlanıyorlar ama bir şekilde milli hedeflerinden cumhuriyet ülkülerinden vazgeçmiş oluyorlar.
An itibariyle ekranlarınızda meclisinizde toprak bütünlüğümüzü savunup özerklik'e asla yanaşmayan sayın bakalım kaç tane vekiliniz kaç tane yazarınız kaldı?
Evet PKK ve Fetö'ye karşı halkımız bu gruplar içinde en sağlam duvarımız. Bir daha soralım bu sağlam duvarın aydınlarda siyasette mecliste karşılığı destekçisi elinizde kaç kişi kaç kurum var?
Evet, azap verici bir sahnedir, çok yüksek birikimi olan bir büyük aydınlar kadrosu daha tıpkı liberaller gibi ana gövdeden milli vücuttan milli bedenden ayrılıyor.
Cumhuriyet ve toprak bütünlüğü karşısında tekinsiz çamurlu şaibeli bir yola girdiler, bu siyasi bataklıktan kurtulmaları çok zor.
Doğrusu bu aydınların heba ve telef oluşuna hepiniz gibi ben de hayıflanıyorum ve ama elimizden bir şey gelmiyor, bu büyük felaket karşısında hepimiz yine seyirciyiz.
Kolayı, kestirmeyi, matematik hesabı seçenler 'acı çekmeyen' ve ülkesi için heyecan duymayan poker suratlı insanlardır. Ülke elden giderken liberallerden tanıdığımız bu poker suratları artık ulusalcı Atatürkçü vs. her yerde görmekteyiz.
İşte acımasız siyaset arenası: kimler kimlerle ortak oldu dost oldu, Davutoğlu, libareller, Abdullah Gül, Demirtaş, Atatürkçüler, Cumhuriyetçiler, sivil kurumları, Cumhuriyet Sözcü Halk TV alayı.
Dilimiz varmıyor ama gerçek hikayemiz bu, etnik siyasetle onurları ülkeleri herşeyi kaybetmeyi göze almış aydınlar ve partilerle dolu siyaset sahnemiz!
Sormak lazım, onca kitabı, sonunda 'ya herro ya merro' demek için mi yazdınız!