Eskiden, bir tartışma programına, bir panele ya da resmi bir etkinliğe CHP adına katılanların klasik bir görüntüsü vardı. “Cumhuriyetin kurucu partisini” temsil etmek için, bu sıfata yakışır biçimde, ilk bakışta biraz soğuk görünse de temiz yüzlü, şık giyimli, Türkçeyi nokta virgül özeni ile konuşan insanlar seçilirdi. Sonuçta CHP, yıllarca emekli diplomatların, üst düzey bürokratların, yazarların ve bilim insanlarının siyasete atıldığı bir kapı idi. İyi bir eğitim almış, az çok devlet terbiyesi görmüş, akademinin ya da kültür dünyasının meclislerinde pişmiş, eskilerin tabiri ile “dolu başak” bu insanlar, reyting getiren gerilimlere imza atamasalar da aklı selimin sesi olmayı başarırlardı. Hiç değilse, temsil ettikleri partiyi müşkül duruma düşürmeden, edep ve erkan çerçevesinde konuşur, fikirlerine katılmayanların bile saygısını kazanırlardı.
Tabii bu, eski CHP idi. Şimdi yepyeni bir CHP’miz var. Eskiden marjinal sol örgütlerin duman altı kahvelerinde görmeye alışık olduğumuz berber kaçkını tipler, PKK kırması “şehir gerillaları”, maaşı Avrupa fonlarından ödenen dallı güllü “aktivistler” ve tabi en önde kayış suratlı müteahhitler, esnaflıktan devşirme laf ebesi ibişler. İpini emperyalizmin başkentlerine kaptırmış CHP, sadece fikren değil, insan kalitesi anlamında da dökülüyor.
DİPLOMATLARDAN AT TÜCCARLARINA
Bunların içinden özenle seçilmiş bir tipi, birkaç gün önce CNN Türk ekranlarında gördük. CHP’nin yine bizzat CHP’liler tarafından içine sürüklendiği komplo konuşulurken, ekranda siyasi parti temsilcisinden ziyade at tüccarını andıran bir yüz belirdi ve diğer konuklara “sen istihbaratçısın, sen yandaşsın, sen tetikçisin” diye bağırıp çağırmaya başladı.
CHP’nin kendisini temsil etsin diye seçtiği bu tuhaf tip kimmiş diye bakınca, bir de ne görelim, karşımızda CHP’ye çekilen FETÖ/HDP/PKK operasyonunun vücuda gelmiş bir hali duruyormuş da haberimiz yokmuş! Tescilli bir millet düşmanı, tescilli bir HDP/PKK taraftarı, tescilli bir Batı uşağı... Üstelik yıllardır CHP’yi haraca bağlamış, bir yandan “kitap yazıp öğrencilik yaparken” öte yandan aynı anda CHP’de üç işte birden çalışarak (!) küpünü dolduran bir haramzade! Bu işlerden biri de Çankaya Belediyesi’ndeki işçi kadrosu!
Eski CHP’nin yüzleri, maaşından başka bir geliri olmayan, ulufe için değil memleket için çalışan insanlardı. Yeni CHP ise işte böylesi tiplerin arpalığıdır. Umuyorum, CHP’li seçmenler de bunun farkına varabilirler.
AYDINLIK’TAN KAÇAN ‘AYDIN’
Bir süre Aydınlık’ta beraber yazdığımız kimi isimler, çeşitli sebeplerle gazeteden ayrıldılar. Normaldir, sonuçta bir magazin gazetesinde yazmıyoruz. Özellikle teröre ve emperyalizme karşı savaşın keskinleştiği bir dönemde en ön safta olmak özel bir cesaret ve güç istiyor. Saflara katılanlar olduğu gibi, gidenler de olacaktır. Eski mesai arkadaşlarımı sevgi ve saygı ile yad ediyorum, aynı memleketin evlatlarıyız, burada ayrılan yollar bakarsınız bir gün milletin menfaatini gerektiren başka bir yerde tekrar kesişir.
Yalnız, ilginç bulduğum bir nokta var. Görüş olarak “milliyetçi” ya da “sağcı” dediğimiz isimler, bir dönem çatısı altında bulundukları yapı için en küçük kötü laf etmezken, hesapta “devrimci”, “solcu” bildiklerimiz Aydınlık’ı terk eder etmez atıp tutmaya başlıyor. Sanıyorum bunun sebebi, Türkiye’deki sol muhalefetin içine düştüğü acıklı durumdur. Aydınlık’ta yazdıkları için, CHP/HDP/PKK yörüngesine girmiş sosyal çevrelerinden baskı gören bu insanlar, başka bir mecraya geçer geçmez ilk iş “günah çıkarıyorlar.” Sosyal çevreleri onları yeniden onaylasın diye eski yuvalarına atıp tutarak göze girmeye çalışıyorlar. Alelade bir insan için mazur görülebilecek bu refleks, bir aydın söz konusu olduğunda pek çirkin duruyor.
Demek ki bizim aydın sandıklarımız da değişiyor. Hayatın kanunu budur, kalitedeki düşüş, bir anafor gibi herkesi kendine çeker, hatta bazılarını yutar. Kişiliğinizin sağlam olması yetmez, dostlarınızla beraber bindiğiniz geminin de sağlam olması gerekir.