Aralarında ABD, İngiltere ve Almanya’nın da bulunduğu gelişmiş 7 ülkenin liderleri, hafta sonu İngiltere’nin Cornwall kentindeki zirvede buluştu.
Zirvenin sonuç bildirisinde “Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi’ne alternatif, iklim kriziyle mücadele ve ekonomiyi teşvik programlarının devam ettirilmesi” gibi söylemler yer aldı.
ABD Başkanı Joe Biden’ın “Çin’in Kuşak ve Yol Projesi’ne alternatif üretiyoruz” açıklaması, batı medyasına “G7’nin devasa altyapı projesi” başlıklarıyla servis edilmişti ancak, zirvenin sonuç bildirisinde, bu projenin finansmanı belirsiz kaldı. Almanya Başbakanı Merkel de “henüz bir finansman ortaya koyulmadı.” sözleriyle projenin finansman ayağı hazırlanmadan birliğe sunulduğunu itiraf etmiş oldu.
Bildiride, Çin’e yönelik ekonomi ve insan hakları konularında suçlamalar yinelenmesine karşın, İklim değişikliği ve biyoçeşitlilik kaybının önlenmesi gibi çeşitli alanlarda iş birliği vurgusu da dikkat çekti.
Rusya ile ilgili olarak ise, insan hakları ihlallerinin yanı sıra Ukrayna ve Kırım konularında sert vurgular yapılsa da “karşılıklı çıkar alanlarının olduğu yerlerde çalışmaya devam edeceğiz.” ifadeleri ile Çin’e olduğu gibi iş birliği mesajı verildi.
Amerikan medyasında özellikle Çin konusunda Biden yönetiminin agresif tutumunun, G7 içerisinde fazla kabul görmediği yorumları yapıldı. Amerika’nın Sesi’nde yayımlanan bir haberde, “İtalya, Almanya ve Avrupa Birliği, Çin'e karşı sert bir tavır almak konusunda isteksiz görünüyor ve ilişkinin işbirlikçi doğasına odaklanmayı tercih ediyor.” İfadelerine yer verildi.
Öte yandan G7 ülkelerinin ekonomi ve insan hakları konularında yönelttiği suçlamalara Çin’den yanıt geldi. Çin Londra Büyükelçiliği’nden yapılan açıklamada, "Küresel kararların küçük bir grup tarafından dikte edildiği günler çoktan geride kaldı" denildi.
Elçilik, G7 ülkelerinin, Hong Kong ve Xincian Ugur Özerk Bölgesi’ne yönelik açıklamalarını da "siyasi manipülasyon" olarak niteleyerek, kınadı.