Yozlaşma ve ahlaksızlık o derece derin ki, siyasetin çamurunda yüzenler sayıca o kadar fazla ki, bu çamuru başkalarına atanların elleri o miktar kirli ki, asgaride bile temiz kalmak zorlaştı. Ne hayâ ne sıkılma ne ayıp ne de bunu mahkûm edecek, idrak edecek vicdan kalmış. Kantarın topuzu sadece kaçmamış fırlamış önce beyinleri vurmuş, sulandırmış sonra vicdanları karartmış. Haftanın gündemine damgasını vuran hadiselerin ilk sırasında Japonya’da yapılan G20 zirvesi var.

Toplantıda malum olan konular temcit pilavı misali her sene ısıtılıp servis ediliyor. Açlık ve yoksulluk ile mücadele, elektriksiz köyler ve taşralar, benzeri altyapı sorunları, ekonomik, siyasi, güvenlik ve de askeri işbirliğinin önemi, barış ve huzurun tesisi için yapılması gerekenler ve parlak vaatler. Özlenen liderler arası ikili görüşmeler. Objektiflere sırıtan pozlar. Birbirlerine her gün hakaret eden ve tehditte bulunanların gönlümüze ferah dağıtan açıklamaları. Bize de hamd ve şükür liderlerimiz afiyette duası yapmak kalıyor.

TRUMP AMCA

Öldüren ve öldürdüğünün cenazesine katılan mafya misali dünyaya her gün tecavüz eden ve tüm hastalık, illet ve ahlaksızlığın sorumluları da hem mevcut sorunların müsebbibi hem de bu bataklığı kurutacak umudun pazarlamacıları olmuş. Malum yandaş medya 'Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkan Trump ile ne kadar iyi anlaşıyor' güzellemeleri yapıyor. Zaten kabinesindeki şahin manyaklar Bolton ve Pompeo olmasa Trump amca ve damadı Kushner bizler için ne iyilikler yapardı.

Hristo Trump ile Yahuda Kushner, Abdullah Gül’ün kankası İngiliz Kraliyet ailesi gibi gizli Müslüman olabilir mi? Kime sorsak? Fesli de artık hayatta değil. Yalçın Küçük de pek görünmüyor.

Neyse, şeytan ayrıntıda gizlidir diyerek Erdoğan karşıtları bu sefer Erdoğan ve Trump’ın sağına ve soluna dizilmiş Türk ve ABD heyetinin fotoğrafını paylaşıyor. ABD heyetinde yer alanların ellerinde defter kalem not alıyorlarmış. Türk heyeti sadece dinliyor ve Trump’ın aşağılayıcı ve mide bulandırıcı konuşmasına çocuklar gibi gülüyor ve tebessüm ediyorlar. Aynı kadro daha önce Trump’ın Suriye kentlerine saldıran füzelerini “yetmez ama evet” diyerek alkışlamışlardı. Ancak katılımcıların birlikte çektirdiği anı ölümsüzleştiren fotoğrafta garip iki şahsiyet vardı. Ancak onların üzerinde kimse durmamıştı; Suudi Veliaht Muhammed Bin Selman ve İstanbul seçimlerinde yeniden gündeme oturan Mısır Cumhurbaşkanı Sisi.

Muhammed Bin Selman İstanbul’da Suudi Konsolosluk binasında Suudi Veliaht emriyle gönderildikleri iddia edilen ölüm timi tarafından işkenceyle katledilen Cemal Kaşıkçı’nın ölüm emrini veren Bin Selman G20 zirvesinde boy gösteriyor. Trump sağına Erdoğan’ı soluna Bin Selman’ı almış dünya ile alay edercesine Bin Selman ile pazarlama muhabbeti yapıyor. Erdoğan’ın arkasında her türlü itham, küfür, hakaret edebiyatı paylaştıkları darbeci, eli kanlı diktatör ve daha nice terimle siyasi ölüm fermanı kestikleri Sisi var. Birileri terörist veya başka şekilde itham edilenlerle aynı karede göründüğünde kıyameti koparanlar Sisi, Bin Selman, Trump ve daha nice diktatörle aynı karede yer almayı zül görmüyor. Benin diktatörüm benim teröristim benim hırsızım iyidir yedirmem zihniyetinin tezahürü ve ahlaksızlığına bakar mısınız?

KKTC'YE DÜŞEN SURİYE FÜZESİ

Medyada KKTC'ye S200 Rus yapımı Suriye füzesi düştü haberleri tedavülde. Suriye'de terör savaşına destek ve katılım sağlayan İsrail füzeleri Dimaşk (Şam) ve Humus'u hedef aldı. Bu saldırıda biri bebek 4 sivil katledildi ve 25 sivil yaralandı. İsrail ve borazanları medya, füzelerin İran, Lübnan Hizbullah ve Suriye askeri bölgeleri hedef aldı yalanını tekrarladı. İsrail füzeleri Suriye'nin S200 hava savunma sistemiyle engellendi. İsrail uçakları Akdeniz üzerinden KKTC açıklarına kadar süzülüp buradan Suriye'ye girmekte veya bu noktalardan füzeleri ile saldırmaktadır.

Reklamdan sonra devam ediyor 

Bu bölgeye süzülen İsrail uçakları ve füzelerine fırlatılan S200 füzelerinden birisi iki gün önce KKTC topraklarına düştü. KKTC yetkilileri mal ve can kaybının olmadığını ifade ettiler. İsrail’in Kıbrıs’ı saklanma ve saldırı üssü olarak kullanması yeni değildir. Daha önce de bir Rus gözetleme uçağının arkasına saklanarak Suriye füzelerinden kurtulmuş ama füzeler Rus uçağını düşürmüştü.

ERBAKAN’IN BRÜTÜSÜ GÜL

Saadet Partisi, D8’in kuruluşunun 22'nci yıldönümü etkinliği yapmış. D8 Developing 8 demektir. Gelişmekte olan sekiz ülke manasındadır. Bu ülkeler Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Endonezya, Mısır ve Nijerya’dır. D8’in altı temel ilkesi var; savaş değil, barış. Çatışma değil, diyalog. Çifte standart değil adalet. Üstünlük değil eşitlik, Sömürü değil işbirliği. Baskı ve tahakküm değil, insan hakları, hürriyet ve demokrasi. Müteveffa Erbakan bu yapının fikir babası ve örgütün kuruluşunda büyük payı vardı. Temelleri 1996’da İstanbul’da atılmıştı. Bu vizyonu Siyonizm ve Emperyalizm’in 21'inci yüzyıl projeleri ile bağdaşmıyordu. ABD’nin Büyük Orta Doğu Planları ile uyum içinde değildi.

KILIÇLAR ÇEKİLDİ

SiyonizmEmperyalizm Erbakan’a karşı harekete geçti. Elhak o da kendisine karşı kullanılacak gerekçeleri altın tepsi içinde sundu. Parti içindeki Brütüsleri ayaklandırdı. Gerisi malumunuz. Gül, Erdoğan ve diğerleri SiyonizmEmperyalizm ile uyumlu projelerin taşeronu partiyi hayata geçirdiler. Ve en nihayet Erbakan’ın uluslararası emperyalizm ve Siyonizm’in Gülleri olarak gördüğü Gül ve Erdoğan yol ayırımına geldi. Ve en nihayet kılıçlar çekildi. Siyonizm ve Emperyalizm Gül, Davutoğlu ve Babacan’ı Erdoğan’a tercih etti. Artık yolu sadece onlarla yürüyecek.

İlginç olan Siyonizm ve Emperyalizm'e karşı bayrak açan Erbakan’ın partisinin Erdoğan’a karşı “Erbakan hocaya ihanet edene karşı mücadeleyi” gerekçe gösterenler, hem Erbakan’a karşı ihanet eden, hem Brütüs olan hem de halen Erbakan’ın düşman kuvvetler olarak gördüğü merkezlerle iş tutan Gül ve Güllerin, Saadet Partisi yeni yönetimi tarafından el üstünde tutulmasıdır. Sahi Esad’ı 2012’de ziyaret eden eski Saadet Partisi başkanı Avukat Mustafa Kamalak neden yok? Etkinliğe neden davet edilmemiş?

Mustafa Kamalak’ı tesadüfen Ankara’da görmüş ve selamlaşmıştık. Dostlarım bir ciğerci lokantasında ağırlarken arabasına binerken görmüştüm. Beni görünce çekingen davrandı. Zira “Esed’in adamı” olarak Ankara’nın göbeğinde arabasına bineceği bir vakitte zuhur etmem kafasını karıştırmış ve korkutmuş olabilir. Halbuki kendilerini Şam’da ağırlamış ve savaşın büyümemesi için birlikte mücadele etmiştik. Mustafa Kamalak’ın 15 Temmuz terör hadisesinin ardından Ekim 2016’da Temel Karamollaoğlu’na başkanlık görevini devretmesi Erbakan’ın kemiklerini sızlatan üstaklın bir projesi miydi sorusunu soramadan oradan hızlıca ayrıldı.

NOT:

1)Dün Temmuz’un 2'siydi. Farklı alanlarda üstat 35 insanı ayrıca 2 otel emekçisini 1993’te tekbirlerle yakarak katlettiler. Öncesinde nice katliamlar yapıldı, nice canlar yakıldı, nice canlar ya evlerine gönderilen bombalı paketlerle ya da arabalarına yerleştirilen dinamitlerle paramparça edildi. Onları yakan zihniyet El Kaide, IŞİD, El Nusra, KKK, Nazi ve Faşist hareketleri besleyen ideolojidir. Siyonizm ve Emperyalizm bataklığında yetişen zombi sineklerdir. Can yakanları lanetliyoruz. Yakan zihniyeti besleyen bataklığı lanetliyoruz.

2) Tüm sanıkların beraat etmesiyle Ergenekon kumpası ve tertibi çöktü. Ancak halen televizyon ekranlarında ama, ancak ve lakin gibi açıklamalarla Ergenekon tertibine haklılık kazandırmaya çalışan zihniyet aramızda. Ve bu zihniyet El Kaide, IŞİD, El Nusra, KKK, Nazi ve Faşist hareketleri besleyen ideolojiyi yayan, Siyonizm ve Emperyalizm bataklığında yetişen zombi sinekleri kollayanlardır...


Aydınlık