Âşık Veysel
Çin Halk Cumhuriyetinin büyük devrimcisi Mao Zedong “Ülkeni kalbinde yaşatırken, ufkunda dünya olsun” der.
Dünyada yaşanan gelişmelerin ülkemize ve insanlığa etkisini tartmadan nasıl dünyayı yorumlarız? Ya da tam tersi, ülkemiz de yaşanan gelişmelerin dünyaya etkisini tartmadan insanlığı, tarihi, siyaseti nasıl yorumlarız?
Mesela, Filistinliler topraklarını sattı, şimdi İsrail’in yaptığı müstahak diyen bir kişi, Kurtuluş Savaşındaki haklılığımızı nasıl savunur? Damat Feritler değil miydi, emperyalistlerle iş birliği yapan. O halde bu emperyalistleri haklı mı çıkarır?
Filistin’e bombalar yağıyor, elbet ateş önce düştüğü yeri yakıyor. Fakat yaktığı ile kalıyor mu? Ateş kendi kendine yanar mı, kendi kendine söner mi? Ateşi durduran bir şey olmazsa, tutuştuktan sonra durmak niyeti yoktur ateşin, gelir, sıçrar senin de bahçene düşer. Peki, o ateşi kim yaktı? O ateş, din, dil, ırk, milliyet tanıyor mu?
Arap baharı çok meşhurdur Türkiye’de. Öyle de güzel isim bulunmuş ki, “Arap” halkına bahar getirecek bir takım işler. Fakat işlere bakıyoruz, bu coğrafyaya yüz yıllar önce olduğu gibi emperyalizm oyunlar peşinde ve bölgenin gelişmesini, ilerlemesini istemedikleri için sözde baharlarla iç isyanlara, din ırk ayrımına iten kavgalarla savaşlara yol açmakta.
Bugün bu yaşanan gelişmeleri, “cahil insanlar, zamanında bizlere ihanet ettiler, biz Türk’üz, kendimize bakalım” gibi tarihin gerçeklerinden kopuk, magazin sayfalarından alıntı argümanlarla tartarsak, o ateş bahçemize sıçrar cahil, eğitimli dinlemez, yakar.
***
Ateşi adlandıralım, Emperyalizm.
Emperyalizm,
kapitalizmin 20. Yüzyıl başlarında içine girdiği son
aşamasıdır. Emperyalizm böl, parçala ve yönet anlayışı ile
güçlü milletin kendinden daha güçsüz milleti ezmesi ve onun
gelişimini engelleyerek, o milletin çıkarlarını, üretimini
çalmasıdır. Bugün emperyalizm ezen ve ezilen milletler
arasındadır. Amerika, Fransa, İngiltere, Almanya gibi gelişmiş
ülkeler, Asya’da kendilerine rakip ülkeler istememektedirler.
Zaten bu sebeptendir ki yıllardır, RusyaÇin ile mücadele eden ve
Türkiye içinde türlü türlü oyunlar oynayan Batı vardır. Çünkü
bu ülkelerin gelişimi dünyadaki meta üretimin paylaşımında da
paydaşların çoğalması olarak görülmektedir.
Emperyalizm
tarih boyunca büyük medeniyetlerin yaşadığı, önemli Âlimlerin
yetiştiği, tarihin en büyük medeniyet devriminin gerçekleştiği
Asya’yı işte bu nedenlerden ötürü sürekli ezmek istemektedir
ve buradaki kaostan yararlanarak bölgenin enerji kaynakları
kullanmaktadır.
İran, Irak, Suriye, Lübnan, Filistin ülkelerinden patlayan her bombanın sebebi ülkelerin iç dinamiklerinden çok dış dinamiklerin, iç dinamiklere etkisindendir. Bu ülkeleri cahil, geri kalmış gibi nitelikleri ile değerlendirerek yargılamak neden cahil kaldılar, neden böyle oldu sorularını hiçe atmaya yol açar ki bu da emperyalizm olgusunu görmemizi engeller.
Bu olgu ile hareket etmediğimizde de Filistin’deki direnişin emperyalizme karşı direniş olduğunu ve bunun için o direnişe destek olmamız gerektiğini fark edemeyiz.
Zaten bunu da fark edemediğimiz için yine emperyalizmin bölgemizde oynadığı “Uygur Türkleri” yalanı oyununa alet olur, “Araplardan önce Türklere bakalım”, “boş verin Arap’ı, onlar bize ihanet etti” der ve gerçeklere gözlerimizi yumarız.
Peki, bu bakış açışı ile milliyetçi olmuş oluyor muyuz?
***
Emperyalizme başkaldıran Türk Milliyetçiliği
Eğer milliyetçi bir kişi, yaptığı eylem ile emperyalizme karşı olmuyor, onun yerine onun maşası oluyor ise o kişi Türk milliyetçisi değildir. Çünkü Türk Milliyetçisi, fikir babaları Ziya Gökalp ve Yusuf Akçuraların ’da betimlediği gibi demokratik milliyetçidir.
Batı tahakkümünü yıkarak emperyalizme geçit vermeyen Türkiye, mazlumlar dünyasının halkçımilliyetçi cephesini yaratarak batı burjuvasının liberalizmine karşı kesin çözüm koymuş ve emperyalist bloğu tarumar etmiştir. İşte bu geçit vermeyen devrimci anlayış Türk milliyetçiliğin esasıdır. Türk milliyetçisi emperyalizme karşı net tavır almaz ise emperyalist stratejilerde rol almaktan kurtulamaz. Türk devriminin temel denklemi ve tunç kanunu devrimci bakışa sahip olmasıdır. Bölgemizde emperyalizme ve ortaçağa karşı savaş açmak devrimci irade ile olur. Bu irade ile kenetlenmiş Türk milliyetçiliği bu topraklarda uzun yıllardır emperyalizm ile savaş vermektedir.
Türk milliyetçiliğini faşizmden ayıran bu anlayıştır. Türk devriminin önemli kadrolarından Mahmut Esat Bozkurt’un faşizm konusundaki değerlendirmesi de bu anlamda konumuza ışık tutmaktadır: “ Alman rejimi, milliyetçilik raciste, yani ırkçıdır. Türk rejimi ise, ırkçı değildir. Daha ziyade kana değil, kültüre ve dile önem verir.
Kültürün ve dilin baş düşmanı emperyalizm bölgeyi roket yağmurlarına tutmuş, tankları ile mazlum milletlerin üstüne giderken, milletimizi yalnızlaştıran ve bölge halkı ile birliği bozan söylem ve davranışları ile bölgedeki gerçek düşmanı perdeleyen anlayışları terk etmek Türk Milliyetçisinin başlıca görevidir.
Tarihte ihanet yoktur demiyoruz, bu ihanetleri ırki sataşmalar olarak mı yoksa emperyalist oyunlar olarak mı göreceğiz?
***
Arap Lawrence’ın ihaneti ne kadar “Arap ”’tır?
Bugün Türkiye siyaseti içinde ihanet eden Türk yok mu? Fetö, PKK’yı neye göre değerlendireceğiz? Fetö değil midir, dini kullanan, PKK değil midir Kürt kardeşlerimizin baş düşmanı olan.
Kasım 2017’de kürsüde 6 oklu CHP bayrağı ile Seyit Rıza’yı ananlar, ABD’nin bölgedeki taşeronu PKK’yı el birliği ile meclise taşıyanlar, Atatürk’ü kullanarak Türk düşmanları ile yan yana gelenler, bölgede ekonomik büyümenin önemli anahtarı olan ÇinTürk dostluğuna ateş salmak isteyenlerin elinde maşa olup, Seyit Tümtürk gibi Arap Lawrence devşirmelerinin oyunlarına alet olanlar ihanet etmektedirler. Bu ihaneti Türk’ün Türk’e ihaneti deyip tarih sayfalarına böyle düşmenin gerçek düşmanı gizlemekten başka ne yararı vardır? Eğer bir ihanet ile savaşmak istiyorsak yukarıdaki olaylar savaşılması ve sürekli gündemde tutulması gereken esas ihanetlerdir. Tarihin derinliklerinde, feodal dönemin ve akabinde emperyalizmin çıkar kavgaları içinde TürkArap savaşı karmaşası ile bu topraklardaki kavga çözülmez. Bu toprakların düşmanı bellidir, Made in U.S.A. Bu düşmana karşı bölge de tam birlik ve işbirliği bölgeyi kesin çözüme kavuşturacak girişimdir.
Bu girişimi, “Ama Filistinliler bizi Kudüs’ten gönderdi.” “Fakat Filistinliler ’de akıllı olup İsrail’e toprak satmasa idi.” “Lakin Türkler hep yalnız bırakıldı, Araplar yanımızda olmadı”, “Araplar bize ihanet etti, ne işimiz var çölde, Araplarla işimiz olmaz” gibi küçümser, yalnızlaştıran, gerçek olmayan, arabesk kavramlar ile nasıl sağlayacağız?
Bölgede ülkelerin hem kendi içlerindeki hem de bölge ülkelerindeki sorunlarını kaşıyarak etnik ve mezhepsel sorunların önünü açan emperyalizm bölgedeki bu gerçek olmayan çatışmaların etkisinde kalarak, İsrail ve ABD’nin güçlendiği, kendilerinin sömürüldüğü bir duruma düştüler. Yanlışların öncelikli olması düşmanın işine geliyor ve bu da toplamda Türkiye'nin de güvenliğine zarar veriyor.
***
Filistin Direnişinde Türk Milliyetçisinin Görevi
Bugün Filistin'in zaferi mazlumlar dünyasının bir zaferdir. Filistin'in zaferi Asya'nın zaferidir. Emperyalizmin ve Siyonizmin yenilgisidir. Bugün başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin'in varlığı, İsrail ve ABD'nin saldırganlığını, genişleme siyasetlerini durduracak en önemli etkendir.
Bölge de yakın zamana kadar İsrail'in en büyük kazancı, Filistin içindeki farklı grupların birbirleriyle mücadelesiydi. Son günlerde gördüğümüz manzara ise birleşmiş bir Filistin.
Türkiye’den bakarsak, 24 Temmuz 2015’ten bu yana bölge de çok şey değişti. Karabağ zaferi sadece Azerbaycan’ın değil bölge halklarının da zaferidir. Doğu Akdeniz’de Türk donanmasının varlığı bölge halklarının da varlığıdır. Gelişen ve ilerleyen Asya, emperyalizmi bu topraklardan adım adım atmanın hareketlenmesini yaşıyor.
Bu harekete destek olmak her Türk Milliyetçisinin asli görevidir.
Milliyetçi olmak, bir millete aidiyetlik hissetmek evvela insana duyduğumuz, insanlığa duyduğumuz sevgiden gelir. İnsanı sevmeyen, milliyetini sevemez, ancak birilerinin maşası olur. İnsanı seven milletini korur. Bugün milletini korumak emperyalizm ile savaşmaktır. Emperyalizm nerede ise orada onun karşısında olacağız.
İşte en başta belirttiğimiz gibi ülkemizi kalbimiz de yaşatırken, ufkumuzda dünya olacak. Gözlerini dünyaya kapatan bir sevgi, kendi çevresine de ancak sevgisizlik saçar, yalnızlaşır. Yalnız kalan da yenilmeye mahkûmdur.
Ali Erdem Köz
Vatan Partisi İzmir İl
Örgütlenme Başkanı
KAYNAKÇA
Yalnızlaşma Söylemi: “Ama onlar da şöyle yaptı”, Nadir Temeloğlu, Aydınlık Gazetesi 16 Mayıs 2021
Yusuf Akçura, Türk Devriminin Programı, haz. Doğu Perinçek (Ankara: Kaynak Yayınları, 2017), s.14
Türk milliyetçiliğinin devrimci karakteri, Mehmet Ulusoy. Teori, Temmuz 2017.
Atatürk’ü Sırtından Vuran Atatürkçüler, Sezer Özseven. Kırmızı Beyaz, Ocak 2018.
Emperyalizm. Kırmızı Beyaz, Aralık 2015.
Emperyalizmin dünü bugünü ve yarını, Semih Koray. Teori, Aralık 2019.
“CHP’den Seyit Rıza Anması” Aydınlık, 15 Kasım 2017.