Türk milleti, her 29 Ekim’deki gibi, Cumhuriyet’in ilanının 38’inci yıldönümü olan 1961’deki bayramı da büyük bir coşku ve gururla kutlamıştı.
Ama 29 Ekim 1961’deki bayramın bir başka özelliği vardı; Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in talimatıyla, Türk mühendisleri tarafından üç ay gibi kısa bir sürede tasarlanıp üretilen ilk yerli otomobil olan “Devrim” Türkiye’ye tanıtılacaktı.
‘PAŞAM BENZİN BİTTİ’
O gün TBMM’nin önüne iki “Devrim” otomobili getirildi. Cumhurbaşkanı Gürsel, mühendislerden Rıfat Serdaroğlu’nun kullandığı otomobile bindi. Ama otomobil 100 metre sonra aniden durdu. Gürsel, “Ne oldu?” diye sorduğunda, “Paşam benzin bitti” diyebildi.
Gürsel, diğer “Devrim” otomobiline binip Anıtkabir’e gitti. Devrim, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için Ankara Hipodrom’da geçit törenine de katıldı. Devrim sonrasında da yollarda aylarca deneme sürüşleri yaptı. Aracı gören vatandaşlardan alkışlayanlar olduğu gibi ilk yerli otomobilin önünü kesip, sarılıp ağlayanlar da vardı.
BİZE HEP UMUTSUZLUĞU AŞILADILAR
Ama “Devrim” kendimi bildim bileli bir başarı değil, hep bir aşağılama ve hayal kırıklığı olarak anıldı. Ülkesini sevenler için üzüntü, “Türkler otomobil yapamaz, yapsa da yürütemez” diyen devletin içindeki emperyalistlerle sinsice işbirliği yapanlar içinse sevinçti.
Aynı kafa, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Atatürk’ün çok önemsediği Vecihi Hürkuş ve Nuri Demirağ’ın uçak fabrikalarının kapanmasına, Atatürk’ün talimatıyla uçak bombası yapan Şakir Zümre’nin tesisini soba borusu fabrikasına çevirmesine, ilk yerli tabancayı üreten Nuri Killigil’in fabrikasıyla havaya uçurulmasına seyirci kalmıştı.
Bize, Vecihi Hürkuş’un, Nuri Demirağ’ın, Şakir Zümre’nin, Nuri Killigil’in neleri başardıklarını hiç anlatmadılar. Acı hayat hikâyeleri ise arşivlerde kaldı.
Bize sadece “benzini biten” Devrim örnek gösterildi.
60 YIL ÖNCE AYNI SİNSİ KAFA
Cemal Gürsel’i Anıtkabir’e götüren, Hipodrom’daki geçit törenine katılan, aylarca yollarda başarılı deneme sürüşleri gerçekleştirilen Devrim otomobillerinin hikâyelerini hiç anlatmadılar.
Tam 60 yıl önce...
“Türkiye’de otomobil üretilemez, Türkler otomobil yapamaz, otomobil yapmaya gerek yok, bira fabrikası ihtiyaç, yerli otomobil üretmek için o kadar çok para harcamaya gerek yok, paraları boşa harcıyorlar, yerli otomobil pahalı, kim satın alacak, otomobil yüzde 100 yerli değil, ithal parçalar kullanılıyor” diyerek “Devrim” projesine karşı çıkanlar, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’e “Batı kafasıyla otomobil yaptınız ama doğu kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz” diyerek, üretimine kadar desteklediği Devrim’e sırtını dönmesini zafer ilan etmişlerdi.
Önceki gün 29 Ekim 2022, yani Cumhuriyetimizin ilanının 99’uncu yıldönümü, emperyalistlerin işbirlikçisi olmuş o zihniyetin 60 yıllık zaferinin hezimete dönüşmesinin yıldönümü oldu.
60 yıl önce seri üretime geçilmeyen “Devrim” otomobilinin huzurunda, yerli elektrikli otomobilimiz TOGG üretim bandından indirildi.
Daha proje tartışılırken, “Fabrikası nerede?”, “Yerli otomobil İtalya’dan geldi”, “Farı da varmış, kaportası da varmış” diyenler, şimdi “Motoru Alman, bataryası Çin, şasisi İngiliz, tasarımı İtalyan” diyor, bir kısmı maliyet hesabı yapıyor, bir kısmı da fiyatını gündeme getiriyor.
SEN ‘DEVRİM’İN İNTİKAMISIN TOGG
Dedim ya, kafa aynı kafa... Devrim otomobili projesinde görev yapmış olan mühendislerden olan ve daha önce vefat etmiş olan diğer mühendisler gibi 2016’da küskün bir vatansever olarak aramızdan ayrılan Kemalettin Vardar, hem devlet içinden hem de dışından özellikle basın eliyle nasıl önlerinin kesildiğini ve ihanete uğradıklarını defalarca anlatmıştı: “...Esas katkıda bulunması gerekenlerin hiçbiri bu projeye destek vermedi. Olmaması gereken herkes de burnunu soktu. Makine Mühendisleri Odası olması gerekiyordu. Ama Makine Mühendisleri Odası tam tersine karşı görüş alarak bu projeye karşı durdu. Yani Türkiye’de otomotiv üretimine karşı durdu. Bununla ilgili zabıtlar incelendiğinde o kesim otomobil üretimine karşıydı. Destek olmadı, hatta bir miktar da köstek oldu. Başka kuruluşlar bu projeye müdahil olmaya çalıştılar. Onlar da maalesef işi iyileştirip destekleyecekleri yerde karşı çıktılar. En çok karşı çıkması beklenen ithalatçı kesim en son ana kadar ağzını bile açmadı. Bütün çalışmasını da perde arkasından, el altından yaptı. Esas belimizi büken bütün şeyleri de onlar beslediler ve hazırladılar. Ortaya çıkıp muhalefetlerini doğrudan ifade etmediler.”
Vardar haklıydı; emperyalistler Devrim’i doğrudan değil, onların işbirlikçisi ve etki ajanı siyasetçi, bürokrat, işadamı, gazeteci aracılığıyla bitirdi.
O yüzden, dün “Devrim”in, bugün “TOGG”un önünde “takoz” olarak Batılı ülkelere uşaklık yapanların zihniyeti aynı.
Bedeni burada ama “fikri mülkiyet hakları” emperyalistlere ait olanların “fikri ve sınai mülkiyeti yüzde 100 Türkiye’ye ait olan TOGG’u” anlaması mümkün değil.
Sen, Türk milleti neyi isterse başarabileceğinin adı, içimizdeki yara “Devrim” otomobilinin intikamısın TOGG, yolun bahtın açık olsun.
Hürriyet