İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) yurt dışı yapılanmasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, örgütün bu yapılanmasına ilişkin istatistiki bilgiler, stratejisi, örgüte müzahir okullar ile faaliyetleri hakkında geniş bilgilere yer verildi.
‘FARKLI ÜLKELERE UYGUN STRATEJİLER’
İddianamede, örgüt elebaşısı Fetullah Gülen'in ''seçkinci ve iktidar çevrelerine yakın olmaya'' dayanan düşünce ve felsefesine sadık kalmaya kaydıyla örgütün yer edinmek istediği farklı ülkelere uygun stratejiler benimseyerek örgütün dışa açıldığı belirtilen iddianamede, bu dışa açılımın ilk olarak Orta Asya'dan başlayıp kazandığı uluslararası deneyim kapsamında faaliyetlerini diğer kıtalara da yayarak dünyanın yaklaşık 160 ülkesinde okul, etüt merkezi, kültür merkezi, dil kursu ile çeşitli dernek veya şirketler kurup bu ülkeleri örgüt mensupları için cazibe merkezleri haline getirerek faaliyetlerini sürdürdüğü kaydedildi.
İddianamede, 1990'lı yıllardan itibaren yurt dışında açılan aralarında üniversitelerin de yer aldığı yaklaşık 400 okulun bulunduğu vurgulanan iddianamede, ''Örgüt, okulları genellikle fakir ülkelerde veya bölgelerde açıldığından buradaki insanlar, okulun kendi teknolojilerinden daha yüksek seviyede ve kalitede eğitim verdiğini fark edince talep artmaya başlamaktadır. Artan bu talep karşısında örgüt, öğrenciler konusunda daha seçici davranmaya başlamakta ve okulları ücretli hale getirmektedir. Ayrıca bu okulun açıldığı ülkelerdeki bürokrat çocuklarının da bu okullara kayıtlarını yaptırmaları konusunda ikna çalışmaları yapılmaktadır. Böylece devlet kademelerinde sempati kazanma ve söz sahibi olma planlanmaktadır.'' ifadesi kullanıldı.
Yurt dışındaki okulun masraflarını karşılayan şüphelilerin, o ülkede iş yapabilmesi için çalışmalar yapılarak ödüllendirildiği anlatılan iddianamede, ''Ayrıca yurt dışında örgüt tarafından 'international school' isimli okullar açılmaktadır. Bu okulların açılabilmesi için İngiltere'nin izni gerekmekte olup, patenti de İngiltere'ye aittir. Öğretmen kadrosunun bir kısmı İngilizce konuşan ülkelerden seçilmektedir. Resmi dilin İngilizce olduğu bu okullarda Türkçe seçmeli ders olarak okutulmakta olup, örgüt bu okullar vasıtasıyla bulundukları ülkelerin saygın ve etkin kişilerin çocuklarını okuluna kabul edip popülaritesini artırmaya çalışmakta, bu öğrenci velileri vasıtasıyla o ülkenin siyasi, ekonomik, ve sosyal hayatında etkinlik kurmayı amaçlamaktadır.'' bilgisi yer aldı.
‘HRİSTİYAN VE YAHUDİ ÖRGÜTLERLE DİYALOG KURMUŞTUR’
Örgütün yurt dışındaki stratejisinin ''İnsanların dinini Kur'anı Kerim'in emir ve yasaklarına göre değil, yerel halkın hoşuna gidecek biçimde yaşaması, böylelikle insanların kendiliğinden ve dayatmaya gerek olmadan örgütün ve örgüt elebaşısının görüşünü benimsemesinin sağlanması ve sonuç olarak örgüte eleman kazandırılması amaçlandığı'' aktarılan iddianamede şunlar kaydedildi:
"FETÖ'nün yurt dışındaki söylem ve stratejisi diğer dini gruplarla farklılık göstermektedir. Örgüt özel ya da kamu okullarında Avrupalı destekçilerinin hoşuna gitmeyecek ve kırgınlık yaratacak hassas konularda sessiz kalmış, çok sayıda Türk ve başka ülke kökenli İslami grup ve örgütleri görmezden gelmiş, Müslüman örgütlerden çok düşünce ve felsefesine uygun bulduğu Hristiyan ve Yahudi örgütlerle diyalog kurmuştur. Örgüt tarafından organize edilen toplantı, seminer gibi programlarda davet ettikleri isimlerden de anlaşılacağı üzere örgüt iktidardakilerle, seçilmişlerle ve toplum üzerinde etkili entelektüellerle ilgilenmektedir.''
Örgütün yurt dışında faaliyet gösteren eğitim kurumlarının Türkiye ile bağlantılarının Cihan Uluslararası Öğrenci ve Kültür Federasyonu (CİHANFED) kontrolünde gerçekleştirdiği vurgulanan iddianamede, yurt dışında faaliyet gösteren eğitim kurumları, finans, öğretmen atamaları, öğrenci işleri, Türkiye ziyaretlerinin bu federasyon tarafından yapıldığı belirtildi.
Örgüte müzahir olan yurt dışındaki tüm okulların isimlerinin tek tek sıralandığı iddianamede örgütün ABD'deki faaliyetleri şöyle anlatıldı:
''Örgüt elebaşısı Gülen, 1999 yılında PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'ın, ABD tarafından ülkemize iadesinden kısa bir süre sonra ABD'ye gitmiş ve burada başka hiçbir batı ülkesinde rastlanamayacak kadar büyük imkan ve olanaklara kavuşmuş, ABD istihbarat teşkilatı CIA mensuplarının referansı ile ABD mahkemesince Green Card başvurusu kabul edilmiş, ABD'de oturma hakkını elde etmiştir.
ABD'ye gider gitmez CIA'in desteği ile hızlı bir biçimde dinler arası diyalog, hoşgörü ve evrensel barış temaları üzerine kurulu bir strateji izlemeye başlamış, ABD genelinde Turkish Amerikan Alliances isimli bir federasyonun bünyesinde yaklaşık 165170 şirket ve kuruluşun ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu şirket ve kuruluşlar, dernek, kültür merkezi, düşünce kuruluşu, eğitim teşekkülü veya özel okul şeklinde teşkil edilmiştir. Yerel / mahalli düzeydeki ABD'li milletvekili, senatör veya vali adaylarıyla bire bir angajmana girebildikleri, seçim kampanyalarına aktif olarak katılabildikleri, irtibatlı oldukları ABD'li teşekküller vasıtasıyla sık sık Türkiye'ye geziler organize ettikleri gözlenmiştir. Örgütün ABD'de 135 kadar Charter okulu mevcut olup, bu okullarda yaklaşık 45 bin öğrenci bulunduğu tespit edilmiştir.''
ÖRGÜTÜN LOBİ FAALİYETİ
ABD'deki sivil toplum kuruşlarının isimlerinin tek tek sıralandığı iddianamede, örgütün Amerika kıtasının haricinde Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarındaki bazı ülkelerde de okul, şirket, kurumkuruluşunun bulunduğu, buralarda da örgütsel faaliyetlerin yürütüldüğü belirtilerek, FETÖ elebaşısının bu okullarla ilgili beyanlarına yer verildi.
Örgütün eğitimöğretim faaliyeti görünümü altında o ülkelerin güvenlik ve istihbari bilgilerini temin ederek, iş birliği yaptığı ABD gibi ülke ve devletlere aktardığı bildirilen iddianamede, örgüt yurt dışında sözde eğitimöğretim kurumları vasıtası ile oluşturduğu bu istismarcı algı ile faaliyetinde bulunduğu, çoğu ülke yönetimlerinden destek gördüğü ve bu alanda rahatlıkla lobi oluşturduğu vurgulandı.
İddianamede, özellikle Balkan ülkeleri, Afrika ülkeleri ve Türk Cumhuriyetlerinde örgütün asıl amacının söz konusu ülkelerin yönetiminde etkin olan iş adamları ile askeri, idari ve mülki yönetici konumundaki devlet yetkililerinin çocuklarına, bu okullarda sözde eğitim vererek kendi örgütsel görüşlerinin empoze ettiklerine dikkat çekilerek, ''Ülke yönetimlerinde ileride söz sahibi çocuklar ve gençler bu okullarda yetiştirilip devlet yönetimlerine sokularak örgütün koyduğu hedefler doğrultusunda ülke yönetimleri ve siyasetinin kontrol edilmesi amaçlanmıştır.'' değerlendirmesi yapıldı.
‘ÖRGÜT ÜLKEMİZ ALEYHİNE ÇALIŞMA YAPIYOR’
Örgütün, bu kapsamda, faaliyetlerini gerek ulusal düzeyde gerekse uluslararası alanda masum göstermek amacıyla ''Türkçe Dil Olimpiyatları'', kurbanzekat ve diğer bağış ve gezi organizasyonları yaparak, sahte iyilik algısı oluşturmaya çalıştığı ifade edilen iddianamede, ''Başlangıçta yurt dışında eğitimöğretim faaliyetleri ile o ülkelerin kamuoyunda olumlu algı oluşturan, faaliyet yürüten örgütün, ülkelerin ekonomik ve bürokratik alanlarında ulaştığı güç sayesinde ülkemiz aleyhine lobicilik faaliyetlerini açıkça yürütmeye başlamış, o ülke idarelerini ülkemiz aleyhinde tavır almalarını sağlamaya çalışmıştır.'' ifadesine yer verildi.
Savcılığın talebi üzerine Dışişleri Bakanlığı'ndan gönderilen yazının da yer aldığı iddianamede, yazıda ''FETÖ'nün 110 yabancı ülkede örgütün amaçları doğrultusunda dış yapılanmasını gerçekleştirdiği, dış yapılanmada terör örgütü bünyesinde örgütsel faaliyet yürüten 4 bin 167 şüphelinin isimlerinin bulunduğu'' belirterek, bu şüpheliler hakkında soruşturmanın sürdürüldüğü anımsatıldı.
İddianamede, FETÖ'nün yurt dışındaki okullarına ilişkin de şunlar kaydedildi:
"Terör örgütünün asıl amacının, örgüte ait bu okullar üzerinden eğitim ve öğretim faaliyeti görünümü altında faaliyette bulunduğu ülkenin güvenlik ve istihbari bilgilerini temin ederek, iş birliği içinde bulunduğu ve terör örgütü elebaşısının barındırılarak korunduğu ABD'nin istihbarat servisi olan CIA gibi yabancı ülke istihbarat servislerine aktararak uluslararası casusluk olduğu anlaşılmıştır."