Emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın avukatı Erol Yılmaz Aras, Yargıtay’ın Ergenekon kararında İlker Başbuğ konusunda Anayasa Mahkemesi’ni işaret ettiğini hatırlatarak benzer durumun FETÖ tertibi 28 Şubat davasında Karadayı için de uygulanması gerektiğini söyledi. Aras ayrıca, eski Ergenekon hakimlerinin, İlker Başbuğ’u yargılama yetkisi olmamasına rağmen yargıladıkları için haklarında iddianame hazırlandığını belirtti.
DURUMU KÖTÜLEŞİYOR!
28 Şubat davasında müebbet hapis cezası alan dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, istinaf mahkemesine başvurarak sağlık durumunun kötü olduğunu ve dosyalarının öne alınmasını istemişti. Kanser tedavisi gören Karadayı’nın bu sürede durumu daha da kötüleşti.
Karadayı’nın avukatı Erol Yılmaz Aras ise Genelkurmay Başkanlarının işlediği iddia edilen suçlarla ilgili yargılamalarının Anayasa Mahkemesince yapılması gerektiğini belirtti. Aydınlık’a konuşan Aras, yetkisi olmamasına rağmen İlker Başbuğ hakkında yargılama yapan Ergenekon davası eski hakimleri hakkında bu nedenle iddianame hazırlandığını hatırlattı.
‘BİZİM İÇİN BİREBİR EMSAL’
İlker Başbuğ kararının kendileri açısından birebir emsal mahiyetinde olduğunu bildiren Aras, şöyle sürdürdü: “Birkaç yargı merci bakımından çıkan kararlardan bunu rahatlıkla söylüyoruz. Yargıtay, Ergenekon bozma kararında Anayasa Mahkemesi’nin yetkili olduğunu belirtmişti. Dosya İstanbul’a geldi. Oradaki Ağır Ceza Mahkemesi de aynı doğrultuda karar vererek dosyanın ayrılmasına hükmetti. Anayasa Mahkemesi de Yargıtay’ın ve yerel mahkemenin kararını haklı buldu, dosyayı gündemine aldı. Cumhurbaşkanından alınması gereken izin için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dosya gönderildi. Daha sonra da dosya böyle sonuçlandı. Bu kararlar yargı kararı ve hepsi çok haklı.”
‘CİNAYET DOSYASINA BOŞANMA MAHKEMESİNDE KARAR VERMEK GİBİ’
İlker Başbuğ hakkında hem Yargıtay’ın, hem de İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nin, kararlarının çok açık olduğunu vurgulayan Aras şunları söyledi:
“Yerel mahkeme ve yüksek mahkeme, İlker Başbuğ’un, o tarihte Genelkurmay Başkanı olması nedeniyle yargılama yetkisinin Anayasa Mahkemesi’nde olduğunu karara bağladı. Böylece bizimle ilgili verilen karar, zaten yetkisiz bir mahkemenin kararı oldu. Bir cinayet dosyasının boşanma mahkemesinde görülüp karar verilmesi gibi bir durum bu. İlker Başbuğ olayı bizimle birebir aynı. Bir an önce bu nedenle bozulmasını bekliyoruz. İstinaf Mahkemesi İlker Başbuğ kararını gerekçe göstererek yerel mahkeme kararını bozabilir. Karadayı’nın sağlık durumundan dolayı öne alma talebinde bulunmuştum. Yargı artık bu haksızlığı düzeltmek için bizim dosyamızı hızlandırıp öne almalı.”
‘Ölmeden önce beraatimi istiyorum’
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 103 sanıklı 28 Şubat davası, diğer FETÖ tertiplerinin aksine cezalarla sonuçlanmıştı. Soruşturmasını yürüten, iddianamesini yazan savcılar ile yargılamanın ilk aşamasına bakan hakimlerin FETÖ üyeliğine rağmen davada 13 Nisan 2018’de çıkan kararda dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir’in de aralarında bulunduğu 21 sanık hakkında müebbet hapis cezası verilmişti.
Orgeneral Karadayı, bu yıl Ağustos ayında avukatı Erol Yılmaz Aras aracılığıyla Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurarak dosyalarının öne alınmasını istemişti. Aydınlık’ın ‘Ölmeden önce aklanmak istiyorum’ başlığıyla manşetten duyurduğu dilekçede Karadayı şunları belirtmişti:
“Bana ve arkadaşlarıma yönelik bu haksız suçlama, çok ağırıma gidiyor. Biz kesinlikle hukukun içinde kaldık. Darbe yapmak aklımızın ucundan geçmedi. Hükümet, parlamentoda değişti. Güvenoyu aldı. O siyasi sürece hiçbir etkimiz ya da cebri bir müdahalemiz olmadı. İstifa eden hükümete ‘zorla devrildi’ nasıl denebilir? Yasada darbenin tarifi ilkokul düzeyinde anlaşılır açıklıkta yazılı değil midir?”
“Biz o zaman emekli olup şanlı geçmişimizi yanımızda taşıyıp evimize çekildik. Ancak 20 yıl sonra, olmayan bir darbeyi olmuş sayıp FETÖ’cü polis ve hakim/savcıların düzenlediği ve FETÖ’nün en son ve en pespaye kumpaslarından biri olan 28 Şubat davasını yeniden canlandırıp, bana ve 20 arkadaşıma verilen ceza aklın, hukukun, vicdanın dışındadır. Hem FETÖ’yle mücadele ediliyor deyip hem de FETÖ’nün hazırladığı soruşturmayı ve kovuşturmayı yapanları bu nedenle bırakın soruşturmaya tabii tutmayı, onların hedefindeki Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik bu lekeleyici davayı devam ettirip mahkumiyetle tamamlamak, kararı veren mahkeme bakımından izahı mümkün olmayan bir durum olduğu gibi, gelecekte hukuk ve tarih karşısında sorumluluk getirecektir.
“En doğal hakkım olarak, ölmeden önce aklanmak istiyorum. Türk adaletine güveniyorum. 88 yaşındayım, şerefimle bu devletin en üst seviyede rütbesini taşıdım. Bana, TSK’ya, Türk milletine ve Türk hukukuna yapılan bu haksızlık, bu ayıp giderilmeli ve üzerimizdeki atılmaya çalışılan bu haksız leke silinmelidir. Aksi takdirde Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk yargısına kırgın kalacaktır.”
Başbuğ süreci nasıl işledi?
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ da, FETÖ’nün Ergenekon tertbiyle heedf alınmıştı. FETÖ’cü hakimlerin verdiği müebbet hapis cezaları Yargıtay tarafından bozulmuştu. Ardından davaya bakan İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Başbuğ ile 18 sanık hakkında görevsizlik kararı vermişti. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Yüce Divan sıfatıyla dosyayı inceledi. Başbuğ’a isnat edilen fiillerin, Yüce Divan’ın yargılama yetkisi kapsamında kaldığına karar veren heyet, İlker Başbuğ hakkında, Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu uyarınca soruşturma izni alınması gerektiğinden, sanık hakkındaki yargılamanın durmasına, diğer 18 sanık hakkındaki davaların ayrılmasına karar vermişti.
İlker Başbuğ hakkında soruşturma izni alınması için dosyanın bir örneğinin Başbakanlığa gönderilmesi kararlaştırılmıştı. Başbakanlığın kaldırılması nedeniyle izin süreci Cumhurbaşkanlığında işletildi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Başbuğ hakkındaki soruşturma izninin işleme konulmamasına karar vermesi üzerine, Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Yüce Divan sıfatıyla dosyayı inceledi. Duruşmasız yapılan oturumda, Başbuğ, hakkında, “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, silahlı örgüt kurmak ve yönetmek suçlarından cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasının, “muhakeme şartının gerçekleşmemesi” nedeniyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223’üncü maddesinin 8’inci fıkrası gereğince düşmesine karar verildi.
Aydınlık