Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür "FETÖ’den PKK’ya S200 füzeleri" başlıklı yazısından FETÖ'nün PKK'ya silah satışını kalem aldı.
Övür yazısında şu ifadeleri kullandı:
FETÖ'yle mücadelede 1725 Aralık yargı operasyonunu milat alırsak 7 yıl geride kaldı. Ancak hâlâ FETÖ tehlikesi geçmiş değil. Her gün yeni bir operasyon oluyor ve her operasyon bizi şaşırtıyor. Hâlâ general düzeyinde kripto FETÖ'cüler çıkıyor, hâlâ devletin en önemli kurumlarını içeriden çökertmeye çalışan mahrem imamlar yakalanıyor. İşin en vahim yanı ise dünyanın dört bir yanına yayılmış FETÖ'cülerin Türkiye'ye düşmanlık konusunda da sınır tanımamaları. Sonunda işi PKK'ya silah satmaya kadar götürdüler. Doğrusu, "altın nesil"i katile dönüştüren bu örgütten "silah kaçakçısı" çıkması şaşırtıcı değil ama vahim...
Bu gerçeği de bir süre önce MİT'in, Özbekistan'da yakaladığı iki FETÖ'cüyü, Gürbüz Sevilay ve Tamer Avcı'yı Türkiye'ye getirmesiyle öğrendik.
Bu operasyonun kilit ismi de Gürbüz Sevilay... Sevilay'ın FETÖ ile ilişkisi 90'lı yıllarda başlıyor. Yakalandıktan sonra itirafçı olan Sevilay, bir işadamı olarak önce Türkiye ve Özbekistan'da, sonra da Kırgızistan'dan Ukrayna'ya uzanan hatta hem çok sayıda iş yapıyor hem de çok sayıda FETÖ'cüyü tanıyor. Tek farkı ise FETÖ'cülerin uluslararası silah ticaretinde rol üstlenmiş birkaç isimden biri olması.
Onu Türkiye açısından "özel" yapan da bu ilişkileri... Son iki yılda birkaç kez Suriye'nin kuzeyine gidip PKKYPG'ye silah satması, gizlenen FETÖPKK ilişkisini deşifre etme açısından önemli bir adımdı.
O da bunu açık açık itiraf ediyor:
"Mazlum Kobani olarak tanıtılan şahıs geldi. Ben, Hüseyin ve Necati Özbil ile birlikte 1015 dakikalık bir görüşme yaptık. Kobani'ye Ukrayna'dan getirdiğimiz anti drone ve anti insansız hava aracı sistemi katalogları gösterdim. Bunları getirip getiremeyeceğimi sordu. Ben de son kullanıcı belgesi temin etmeleri halinde getirebileceğimizi söyledim. O da radar sistemine ihtiyaçları olduğunu, son kullanıcı belgesini Irak ve Orta Doğu'nun diğer devletlerinden temin edebileceğini, gerekirse de Şam'dan alacağını, problem olmadığını söyledi."
FETÖ'cü Sevilay'ın PKK'ya silah satması hiç de basit bir ilişki değildi. İşin daha vahim yani ise PKKPYD'lilere istemeleri halinde S200 füzeleri, 6 kilometreye kadar çıkan Stinger roketleri bile satabileceklerini söylemesiydi. Hatta sipariş bile verilmişti: "Evgeni (Jenya) isimli şahıs, Stinger roketlerinin Hırvatistan'daki ve Litvanya'daki depolarda hazır bulunduğunu anlattı. Bunun üzerine Kobani isimli şahıs, Stinger roketlerinden ilk etapta 100 adet ve 5 adet fırlatıcısından alacağını söyledi."
Buraya bir nokta koyup işin sırrına dönelim. İşin sırrı yine Türkiye'de saklı. Bırakın FETÖ'nün etkin olduğu 15 Temmuz öncesini, sonrasında bile FETÖ'cüler birçok askeri malzeme ihalesine girmiş ve işlerini yürütmüştü. Hatta 2017'de FETÖ'cülüğü tartışmasız Sevilay, soruşturmadan bile sıyrılmayı başarmıştı:
"Zeki Akdoğan isimli şahıs 'Tamam Gürbüz, senin FETÖ soruşturmanı hallettim, bir sıkıntı olmayacak ancak beraber çalışacaksak resmi olarak senin NGS unvanlı firmana ortak olmam gerekiyor' dedi. Ben de o tarihte ekonomik durumum iyi olmadığı için kabul ettim." Sevilay, Zeki Akdoğan'ı da "dünyanın her tarafıyla irtibatı ve bağlantıları olan biri" olarak anlatıyor.
Tabii sadece o değil, böyle uluslararası çok sayıda FETÖ'cüden söz ediyor. Bu ilişkiler sonucu, FETÖ'cüler Erbil'den Kuzey Suriye'ye, Libya'dan Somali'ye, Dubai'den Suudi Arabistan'a silah ve askeri teçhizat satmak için onlarca girişimde bulunmuş. Bir anlamda geçmişin mafya babalarının yerini FETÖ doldurmuş...
Hâlâ bu örgütü motive edenlere, siyaseten susanlara duyurulur.