Ali Babacan mide bulandırıcı rahatlığına devam ediyor...
Bakanlık yaptığı dönemde, FETÖ’nün “İzmir Casusluk kumpası”nın bir parçası olan Ali Babacan, 2016 yılında beraat ile sonuçlanan dava hakkında 2020 yılında gazeteci Cüneyt Özdemir’in “İzmir Askeri Casusluk ve Şantaj davası nedeniyle pek çok üst düzey bürokrat sizin soruşturma izni vermeniz dolayısıyla görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Pek çoğunun suçsuzluğu da kanıtlandı. Bu yüzden kendinizi suçlu hissediyor musunuz?” sorusunu, “Bunlar epey bir geçmişte kalan konular” diye geçiştirdi.
HAZİNE VE MB’DE KIYIM
FETÖ’nün İzmir Casusluk kumpasında, FETÖ’cü savcı Zafer Kılınç, şimdi Deva Partisi’nde Babacan’ın yardımcılığını yapan dönemin Hazine Müsteşarı İbrahim Halil Çanakçı ve dönemin Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’ya iddianamede adı geçen kurum çalışanları hakkında bizzat brifing verdi. Çanakçı ve Başçı’nın iddiaları Babacan’a aktarmasıyla adı geçen bürokratlar hakkında soruşturmalar başlatıldı ve bir kısmı görevden alındı. FETÖ’cü savcı Zafer Kılınç’ın tüm kurumlarda görev yapan bürokratlarla ilgili işlem yapılması isteğine yalnızca, dönemin Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a bağlı kurumlar uydu.
FETÖ’CÜLERİ ATADI
İddianame 22 Ocak 2013’te tamamlandı. Özel yetkili İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, 88’i tutuklu 357 sanık, 196 müşteki ve 831 mağdurun ismi yer aldı. “Gizli bilgi ve belge bulundurma” iddialarına ilişkin davada aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 sanık ve üst düzey askeri yetkili, devletin gizli bilgi ve belgelerini yabancı istihbarat servislerine vermekle suçlandı.
Merkez Bankası’ndan üçü üst düzey 11 bürokrat, casusluk soruşturmasında adları geçtiği için görevden alındı. BDDK’da da üç üst düzey bürokrat mesleğinden oldu. Babacan’a bağlı Hazine Müsteşarlığı’nda fişlenen 19 bürokrattan altısı görevden alındı. Birçoğu pasif görevlere gönderildi. Müsteşarlık, 10 bürokratın davada yargılanması için İzmir Başsavcılığı’na haklarında suç duyurusunda bulundu. Bu kişilerin yerlerine atananların tamamı ise FETÖ mensuplarından oluştu. TBMM’de kurulan 15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu’na gelen bilgilere göre; mesleki hayatları yanında özel hayatı kararan bürokratlar dahil İzmir Casusluk kumpasında mağdur olanların toplam sayısı 3 bin 100’ü buldu.
PARTİ KURUCUSU CASUS ÇIKTI
Babacan, Deva Partisi’nde kurucu olan Metin Gürcan’ın yabancı ülkelere çalışan bir ajan olduğu ortaya çıktığında onu şöyle savunmuştu: “Metin Gürcan hakkında isnat edilen suçlamanın yasal unsurlarının oluşmadığı çok açıktır. Somut bir delil ortaya konulamamıştır. Bundan sonraki adli süreç içerisinde de arkadaşımızın yanında olacağız.”
Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, verdiği bilgiler karşılığında yabancı elçilik görevlilerinden zarf içinde para alan Metin Gürcan’ın, yabancı istihbarat servisleri, resmi yazışmalarında “Gurmet” kod adlı haber elemanı olduğu belirtildi.
MİDE BULANDIRMAYA DEVAM
Babacan’ın Metin Gürcan’ı savunup parçası olduğu FETÖ kumpas davasında hayatlarını kararttığı yüzlerce insan hakkındaki açıklaması için 1 Aralık 2021’deki yazımda, “‘Pişmanım’ dese ya da sussa... İşte bu rahatlık midemi bulandırıyor...” demiştim.
Babacan, FETÖ’nün Ergenekon ve Balyoz kumpas davalarında yargılanıp beraat edenler için de geçen hafta şu hastalıklı yorumu yaptı:
“... Böyle silmece FETÖ’nün etkisi altındaki yargının uğraştığı Ergenekon, Balyoz sürecine de biz karşıyız. Ama sırf ‘FETÖ’cüler uğraştığına göre bunların hepsi ak pak suçsuz insanlardır’ da demeye de karşıyız... Bağımsız ve tarafsız yargı eliyle incelenmedikçe bu süreçlerin hiçbirisine doğru ya da yanlış demenin biz doğru olmadığını düşünüyoruz.”
AYNI MASAYI PAYLAŞANLAR UTANSIN
Babacan bu hafta da “... Bağımsız ve tarafsız yargının altını özellikle çiziyorum. Hukuka aykırı işler yapanlar, demokrasimize kasteden, hukuk sistemimizi felç eden FETÖ’nün bulandırdığı suda temizlenemezler” dedi.
FETÖ’cü hâkimlerin kumpas davalarında verdiği müebbet hapis cezaları hakkında ses çıkarmayan Babacan yine AKP iktidarı döneminde 2019’daki beraat kararlarından rahatsız olmuş, Ergenekon ve Balyoz davalarında “bağımsız yargı sürecinden” söz ediyor. Bağımsız yargı süreci dediği bizzat kendisinin de parçası olduğu kumpas davalarını yürüten FETÖ’cülerin yeniden kürsülere çıkması herhalde.
Partisinden casus çıkıyor, FETÖ’cü çıkıyor, FETÖ’cüleri savunuyor, onların derdine deva olmaya çalışıyor yani o görevini yapıyor. 2010’da Balyoz kumpası sırasında, “Temizlik yaparken toz kalkar” demişti zaten. Ama asıl utanması gerekenler “Ortak noktalarımız yüzde 99” deyip bunlarla aynı masayı paylaşanlardır. Babacan hastalıklı açıklamalar yapacağına elinde ne delil varsa kamuoyuna açıklamalı ve mahkemelere koşmalıdır.
Hürriyet