Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) bir dönem Polis Akademisi'ne sızdırdığı isimlerden firari militan Önder Aytaç, Deniz Baykal'ın CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa etmesine neden olan kasetlerle ilgili önemli bir ifşaatta bulundu. Aytaç, Baykal'a, MHP'ye ve Cübbeli Ahmet Hoca'ya kasetli kumpas kuran örgütün FETÖ olduğunu itiraf etti.
Mensubu olduğu örgütü 'temizler' ve 'kirliler' diye ikiye ayıran Aytaç, kasetli kumpasları 'menfi mesuller' şeklinde tanımladığı 'kirli' ekibin gerçekleştirdiğini yazdı.
Sosyal medya hesabındaki paylaşımında Aytaç şu ifadeleri kullandı:
"Elbette istenirse bana sorulacak her türlü soruya açığım, yürekleri yeterse de açacağım bir 'mor oda' içinde bana söyleneceksorulacak her türlü konuya da cevap vermeye de hazırım. Bundan sonrasında bu menfi mesuller yine boş durmayacak.
Bana dünyanın değişik yerlerinden gelen bilgileri manipüle etmek için kişilereolaylara yönelik yalan bilgiler göndereceklerdir. Bunu yaparak benibenim yazdıklarımı itibarsızlaştırmaya gayret edeceklerdir ki 'menfi mesulleri'nin bu eylemde hep uygulayageldikleri itibarsızlaştırma taktiklerinden birisidir.
'Önder yazdıklarına dikkat etsin, aksi halde onu da Kemalettin (KÖZ) gibi itibarsızlaştırırız' diyen Mustafa Yeşil de bu şer şebekenin menfi mesullerin başıdır.
Sizlere ileride Hasan Temel Alsancak koordinesinde, Mustafa Yeşil'in organize ettiği 'menfi mesulleri'nce toplanan bilgilerin nasıl hizmet insanları aleyhinde de kullanıldığını anlatmam gerekli.
Mustafa Yeşil, Gülen sonrası iktidar mücadelesinde Şerif Ali Tekalan ile birlikte hareket ederek Mustafa Özcan'ın da desteğiyle 'menfi mesullerin' topladığı kirli bilgilerle cemaati yeniden şekillendirmeye çalışacaklardır.
Mustafa Yeşil, Mustafa Özcan, Temel Cemal Alsancak ve Adil Öksüz'e bağlı olan, yukarıda sıralı twitte bahsettiğim iğrenç yapının nasıl çalıştığını, menfi mesullerinde toplanan ham bilgilerin nasıl işlenerek kullanıldığını anlamak için Salih Duran'ın hakkımda yazdığı twitlere bakın ve yüzüne de tükürün.
Ve çok üzgünüm bunu söylerken ama MHP milletvekillerinin kasetlerini de Cübbeli Ahmet Hoca'nın kasetlerini de, Kemalettin Özdemir'in ve Deniz Baykal'ın kasetlerini de ortaya saçan asla ve asla cemaat değil ama cemaatin içinde odaklanmış ve menfi mesullerini idare eden ve yönlendiren derin pisliklerle ilişki içinde olan Mustafa Yeşil ve Temel Alsancak çetesidir."
BİLİNEN GERÇEĞİN TEYİDİ OLDU
Önder Aytaç'ın itiraflarıyla birlikte zaten yıllardır bilinen bir gerçek bir kez daha teyit edilmiş oldu. CHP'de Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlık koltuğuna oturmasıyla sonuçlanan süreç başından sonuna dek FETÖ kumpasıydı.
BİZ HARAMZADEYİZ, BUNU NASIL ANLAMIYORSUNUZ
Deniz Baykal'a, MHP'li vekillere ve Cübbeli Ahmet'e kaset kumpası itirafında bulunan FETÖ'cü Önder Aytaç, 'menfi mesuller' dediği ekibin icraatlarına delil olarak FETÖ mahrem imamı Temel Alsancak'ın ağustos ayındaki Twitter mesajlarını paylaştı.
O mesajlarda Alsancak, 2015 yılında Almanya'ya kaçan FETÖ'nün MİT mahrem sorumlusu Murat Karabulut'u eleştiriyor ve kendi ekibinin 'haramzade olduğunu, onbinlerce insanın hayatlarını kararttıklarını' itiraf ediyordu. İşte FETÖ'cü Alsancak'ın yazdıkları...
"Dr. Sinan (Murat Karabulut) hakkında yazılanlara ek olarak: ülkeyi mağdur ettiği insanlar gibi zor şartlarda terk etmedi, Yunanistan bariyerinde de takılıp ikinici çileyi çekmedi. Almanya'da sığınma hakkını kullandı. Bu esnada NRW den Sami ve Cihan'a haber edip ilgilenmeleri talimatını verdik.
Kendisine ikamet yeri olarak gösterilen bölgeden ayrılıp Köln'e gelebilmesi için 3700€ maaşla çalışıyor gösterdiler, nasıl olsa böyle bir maaş ile iş bulan birisinin ikamet izni çabuk çıkar diye evi ayarlandı, bahçeli ve lüks muhitte bulunan ev, ikamet izni geç çıkmasına rağmen 2 yıla yakın boş bekletildi.
Ev arayan onlarca mağdur olmasına rağmen kirası ödenen evde bu süre zarfında beyefendi sadece bir iki defa gelip mangal yakıp geri döndü. Herkesin çile çektiği süreç bazıları için turistik geziden ibaret, gören gözler için aşikar.
O kadar kazanılmış hak görüyordu ki sormak itiraz etmek aklına bile gelmedi, bu kadar insan kamp, Heim köşelerinde sürünürken bu denli ayrıcalıklı muamele hakmıydı helal miydi, üstelik binlerce insanın mağduriyetinden 1. derece sorumlu olan birisi olarak bu mükafat şöyle dursun, ben göz önünde olmayayım, farklı muamele görmeyeyim diyemedi.
Benim için harcanan bu denli mali imkan ile Türkiye'de Yunanistan'da kaç aile geçim sağlar diyemedi. Bu paralar birinin şahsi parası değil kamuya ait, hesabı zor olur diyemedi.
Ev bulmanın bu kadar zor olduğu dönemde 2 sene boş rezerve edilen evi ihtiyaç sahibi birine verelim diyemedi. Ulmanelle srt Rodenkirchen'deki evin sahibi M.İ. oğlu diğer dairelerin tamamını kader ortaklarına verirken gelen talimat ile bu usulsüzlüğe göz yumdu.
Sami ile Cihan, MÖZ'den (Mustafa Özcan) gelen talimata adeta taparcasına biat ederek çevredekilerin yüzüne bakarken yüzleri kızarması bir yana Yaradana nasıl hesap vereceklerini düşünmediler. Nasıl daha iyi takla atarız nasıl konumumuzu koruruz derdine devam ettiler. Şimdi gerçekten öldü mü diye gündem yapılıyor: Be birader zaten hiçbir zaman sizden biri gibi yaşamamış ki sizin için çoook önceden ölmüş gel gör ki bunu anlayabilen yok denecek kadar az.
Bizi eleştiren, bu tip değerlendirmeler için ahlak insaf izan kastıranlar; BİZ ONBİNLERCE İNSANIN HAYATLARINI, ÇOCUKLARININ GELECEĞİNİ REZİL ETTİK siz hâlâ neyin peşindesiniz açın gözünüzü, hele bizimle iş tutanlar, utanın kendinizden! Kan ağlayan insanların sırtından inin...
MÖZ (Mustafa Özcan), MYSL (Mustafa Yeşil), ben ve bizim ekip açık ve net bir şekilde HARAMZADEYİZ söylediğimiz yalanlara utanmadan devam ediyoruz, bunu görmemek imkansız siz nasıl oluyorda anlamıyorsunuz daha ne olmasını bekliyorsunuz anlaşılır gibi değil."