İşte Nedim Şener'in o yazısı:
Türkiye'de koronavirüs salgınının başlamasıyla birlikte özellikle firari FETÖ mensupları, KHK'yla ihraç edilen Mustafa Ulaşlı isimli örgüt üyesiyle ilgili büyük bir algı operasyonu başlattı.
"Koronavirüsün çaresini bulacak mucize adam" gibi tanıtılan Ulaşlı'nın, hakkında yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı almasına dayanarak bazı gazeteciler de görevine iadesine yönelik yazılar yazdılar. Hatta bazı siyasetçiler, bunu daha da genelleştirerek "KHK'yla ihraç edilen ama beraat ve takipsizlik kararı alanların kamuya iadesiyle ilgili" açıklamalar yaptılar. Bu da yetmedi, Ulaşlı'nın kamuya geri döneceği ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile görüşeceğini yazan, söyleyen bile oldu. Son yazımda, FETÖ'yle ilişkisi en iyi bilinen kişilerden olan Ulaşlı'nın 1 Eylül 2016 tarihinde Gaziantep Üniversitesi'nden ihraç edilen ilk 98 akademisyenin arasında olduğunu yazmıştım. Yazımda, 98 kişi hakkında 3 Nisan 2017 günü açılan soruşturmanın 10 gün içinde tamamlanarak Ulaşlı'nın 13 Nisan 2017 günü 34 kişiyle birlikte "takipsizlik kararı" aldığını belirtmiştim. İlginç olansa, polis raporunda FETÖ'yle iltisakı somut delillerle açıkça yazılan Mustafa Ulaşlı hakkında savcı Mehmet Bal'ın takipsizlik kararı vermesiydi. Nitekim savcılığın takipsizlik kararına rağmen OHAL komisyonu, Mustafa Ulaşlı'nın FETÖ'yle ilişkisini gösteren delillere dayanarak göreve iade başvurusunu 18 Eylül 2018 tarihinde reddetti.
FETÖ'NÜN ABİLERİNDEN
Ulaşlı hakkında takipsizlik kararı veren Gaziantep Savcısı Mehmet Bal'ın çok önemli bir delili göz ardı ettiği ortaya çıktı. Kilis Ağır Ceza Mahkemesi'nde 6 Şubat 2017 tarihinde yapılan duruşmada, FETÖ mensubu uzman doktor Mustafa Polat etkin pişmanlıktan yararlanarak örgütle ilişkilerini isim isim anlattı. Polat, avukatlarının da katıldığı mahkeme huzurunda "Bize abilik yapan Mustafa Ulaşlı isimli biri vardı, doçent doktordu, örgütle bizim aramızdaki bağlantıyı sağlıyordu" dedi.
Polat, mahkemede soru üzerine tekrar "Çok iyi hatırlıyorum. Mustafa Ulaşlı bize hitaben, 'Tayyip Erdoğan Bank Asya'nın anahtarını istiyor. Banka Asya'ya yardım etmemiz gerek' dedi. Ben de hanımdan bileziklerini alıp bozdurduktan sonra bankaya yatırdım" şeklinde itirafta bulundu.
FETÖ'CÜ UZMAN DOKTOR
Kilis Gaziantep Devlet Hastanesi'nde uzman doktor olarak görev yapan Mustafa Polat, ifadesinde FETÖ yapılanmasıyla 19971998 yılında lise ikinci sınıftayken tanıştığını anlatırken, FETÖ'nün Safa Dershanesi'ne gittiğini ve daha sonra örgüt evlerindeki toplantılara katıldığını söyledi. Polat, 1999 yılında 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni kazandı. İzmir'e gidince örgütün evinde kaldı. 7 yıllık öğrenimi süresince örgütün kuralları gereği 56 ev değiştirdi. Polat kaldığı evlerde FETÖ örgütü adına "abilik" yapanları mahkemedeki ifadesinde şöyle anlattı:
"Kaldığım evler içinde iki tane bize abilik yapan kişileri hatırlıyorum. Bunlardan birisi Y.N. idi. Şu an Kıbrıs'ta doktorluk yapmaktadır. Diğeri de M.O.'dur. Artvin'de Türkçe öğretmeni olduğunu biliyorum. O zamana kadar örgütün genel özelliği olan adam kazanma amacıyla hareket ettiğini görüyordum. Tıp fakültesi 5 ve 6. sınıfında iken TUS'a hazırlanmaya başladım. En son aldığım puanla Gaziantep Tıp Fakültesi'nde kulak burun boğaz uzmanlığı kazandım ve bundan sonra orada görev yapmaya başladım. Uzmanlığımı orada yaptım. Haziran 2008 yılında kazandım. Daha doğrusu nisan TUS'unu da kazandım. Ancak haziranda başladım. 5 yıl 11 ay uzmanlık için orada kaldım. Kaldığım süre içinde C.Ç., Z.A.K., E.Ş, F.K. isimli kişiler bu yapının içinde olan kişilerdi. Bunlar doktor olan kişilerdi. Fakat bu söylediğim kişiler 1725 Aralık'tan çok çok önce bu yapının içinde olan kişilerdi. Sonra ne yaptılar, bu yapının içinde durdular mı bilmiyorum. Fakat bize abilik yapan Mustafa Ulaşlı isimli birisi vardı. Doçent doktordu. Örgütle bizim aramızdaki bağlantıyı sağlıyordu. Örgütten gelen direktifleri bize aktarıyordu. İhtisas döneminde ilk 3 yıl çok zorlanıyordum. Derslerim çoktu. Bu nedenle fazla derslere iştirak edemiyordum. Ancak kendilerine yönelik hüsnüniyetim vardı. İyi insanlar olarak görüyordum. Daha sonra Bank Asya'ya para yatırmamızı söylediler.
'EŞİMİN BİLEZİKLERİNİ BOZDURDUM'
Çok iyi hatırlıyorum. Mustafa Ulaşlı bize hitaben, 'Tayyip Erdoğan Bank Asya'nın anahtarını istiyor. Banka Asya'ya yardım etmemiz gerek' dedi. Ben de hanımdan bileziklerini alıp bozdurduktan sonra bankaya yatırdım. Eşim cemaati sevmemesi ve fikir olarak zıt olmasına rağmen eşimin altınlarını kendisine 'Para ihtiyacımız var' diyerek aldım ve Bank Asya'ya yatırdım. Fakat eşimin haberi yoktu. 2014 yılı 16 Mayıs'ta Kilis Devlet Hastanesi'ne doktor olarak geçtim. O zamana kadar Mustafa Ulaşlı bizimle örgüt arasında irtibatı sağlıyordu. Ben Kilis'e gideceğim zaman Mustafa Ulaşlı bana Bestami Dağlı'nın numarasını verdi. 'Sizinle ilgilenecek arkadaş budur' dedi. K.K. diye bir öğretmen vardı. Sohbetlerde bize ders verirdi. Ayrıca ben 15 Temmuz 2016 tarihinden 2 ay öncesine kadar sürekli himmet verdim."
Geçen yazımdaki soruyu tekrar edeyim: Bu kadar delile ve ifadeye rağmen FETÖ'cü akademisyene bu takipsizlik kararı nasıl verildi?