ZEKİ UZUNDURUKAN JailSON
İlk yarıda 2 duran toptan karşılıklı atılan birer gol dışında gerginlik maç boyunca üst düzeydeydi. Hakem Halil Umut Meler, pozisyonlara çok yakındı, hatta bütün pozisyonların içindeydi. Belki de futbolculardan daha çok koşmuştur derbide.
Çıkardığı kartlar da doğruydu; Verdiği penaltı kararları da... Maçta daha çok net pozisyona giren takım Galatasaray'dı. Maçın başında yakaladığı bir pozisyon var ki Onyekuru'nun... Kaçırmak daha zordu, bunu başardı Onyekuru. Sonraki dakikalarda yine karşı karşıya iki pozisyon daha yakaladı Onyekuru. Birinde ağlara gitmekte olan vuruşu, Ozan Tufan çizgiden çıkardı; diğerinde ise Altay başarılıydı. Ama 90+7'de Onyekuru, farkı getirdi.
Tribünler muhteşemdi. Fenerbahçe taraftarının, sarılacivertli takıma verdiği enerji olağanüstüydü. Ama bunun farkına varan Fenerbahçeli futbolcu yoktu sahada. Derbide topu daha hızlı çeviren takım Galatasaray'dı. Fenerbahçe ise çok yan pas yaptı, saha içinde bir oyun lideri yoktu Fenerbahçe'nin.
Emre Belözoğlu'nu çok arıyor Fenerbahçe. Luis Gustavo'nun yokluğunda çok yumuşak bir orta sahası vardı sarılacivertlilerin. Ama karşı tarafta da aldığı her topu kötü kullanan bir Belhanda vardı. Hatta o Belhanda, Fenerbahçe savunmasının yaptığı büyük hata ile topu önünde buldu, karşısında boş bir kale vardı, ama topa o kadar yavaş vurdu ki, Altay dönüp yavaş giden bu topu kurtardı.
Maçta o kadar sarı kart çıktı ki (11 sarı kart), artık herkes saha içinden bir futbolcuya kırmızı kart beklerken, kenardaki Ersun Yanal'a kırmızı kartın çıkması da enteresandı. Sonrasında sahada da kırmızı kartlar adeta havada uçuştu. Belhanda'ya da Deniz'e de gösterilen kırmızı kartlar doğruydu. Tam maç beraberliğe doğru gidiyor derken, Jailson'un, ceza sahasında Onyekuru'yu yere indirmesi senaryoyu değiştirdi.
Kazanılan penaltıyı Falcao ağlara gönderdi. Jailson'un hataları ile bu sezon çok puan kaybeden Fenerbahçe, dün de bu futbolcunun hatası ile maçı kaybetti. Ersun Yanal'a sormak lazım, 'Bu Jailson'da ne buluyorsun?' diye. Galatasaray'ın 20 yıllık Kadıköy'deki 3 puan hasreti sona erdi. 7'de 7 yapan Galatasaray, artık şampiyonluğun en büyük favorisi durumuna geldi.
Fenerbahçe ise bu yenilgi ile şampiyonluk yarışında çok ağır bir darbe daha yedi. Ben geçen sezondan beri 'Ersun Yanal, Fenerbahçe için yanlış tercih, başarılı olamaz' derken, beni eleştiren Fenerbahçe tribünleri, dün gece 'Ersun Yanal istifa' tezahüratları ile Kadıköy'ü adeta inletti. Biz futbolu da hocaları da biliyoruz ki yorumlar yapıyoruz... Trabzonspor'da dip yapmış bir Ersun Yanal'ı alıp getirirseniz, olacağı budur!
Bu arada dünkü maçta Halil Umut Meler'in yanında (saha içinde) bir hakem daha olsa yeriydi... Çünkü derbide hakeme o kadar çok iş düştü ki... Futbolcular hakemin işini o kadar zorlaştırdılar ki... Yine de ben Halil Umut Meler'i beğendim. Çünkü korkusuzca maç yönetti.
LEVENT TÜZEMEN EZİCİ ÜSTÜNLÜK KURDU
Kadıköy'de 21 yıl sonra Fenerbahçe yenilgisini görmek başkan Ali Koç'a nasip oldu. Uzun yıllardır Kadıköy'deki derbilere tanık oldum. Fenerbahçe bazı maçları farklı kazandı. Galatasaray oyunun bazı bölümlerini iyi oynadığı derbileri skor olarak öne geçse de kazanamadı. Ben ilk kez Kadıköy'de Galatasaray'ın Fenerbahçe'ye oyun ve pozisyon olarak ezici bir üstünlük kurduğunu gördüm. Özellikle ilk 45'te Galatasaray penaltıdan golü yemesine rağmen 20. dakikaya kadar farklı skorla öne geçebilecek pozisyonları Onyekuru, Ömer Bayram ve Falcao ile harcadı.
Fenerbahçe'de ciddi bir ürkeklik ve güvensizlik hakimdi. Çünkü Galatasaray'ın iyi oyunu Fenerbahçeli futbolcuların zihinsel olarak rahat oynamalarını engellediği gibi fazlasıyla sinirlenmelerine yol açtı. Terim'in SaracchiFalcao ikilisini sahaya sürmesi ne kadar sürpriz ise Belhanda'yı Lemina'nın yokluğunda tercih etmesi çok şaşırtıcıydı. Çünkü Belhanda pimi çekilmiş bombaya benziyordu ve derbide Galatasaray adına risk taşıyordu. Bu düşüncemde yanılmadım.
Galatasaray tarihi bir sonuca imza atıp 21 yıl sonra Kadıköy'de kazanacak golü bulduğunda Belhanda'nın Deniz Türüç'e tokat atıp kırmızı kart görmesi asla güvenilmeyecek bir oyuncu olduğunu ve takımını her an yolda bırakbileceğini bir daha kanıtladı. Galatasaray'da Donk, Muslera, Feghouli iyi oynadılar ama takımına penaltıyı kazandıran Onyekuru inanılmaz goller kaçırmasına rağmen sonunda Altaly'ı geçti ve gecenin yıldızı oldu. Galatasaray bu galibiyetle Fenerbahçe'yi kaosun içine iterken şampiyonluk konusunda umutlarını yeşertti. Terim taktiksel anlamda takımını doğru dizayn etti, rakibe geniş alan vermedi ama başta Onyekuru ile Fenerbahçe kalesinde inanılmaz pozisyonlar yakaladı.
GÜRKAN KUBİLAY OYUN BİTTİ
Maç başı kadroları, G.Saray'ın atıcı, F.Bahçe'nin tutucu bir takımla çıktığını gösteriyordu. Fatih Terim, F.Bayçe'ye, A.Gücü taktiği uygulamak istiyordu ve nitekim ilk 4 dakikada savunma arkasına üç defa çok tehlikeli bir şekilde kaçtılar. G.Saray önde basarak F.Bahçe'nin topla çıkışına engel olup, top kaybına zorladı. İyi oynayan G.Saray'dı ama iyi bir verkaç ile golü penaltıdan bulan F.Bahçe oldu. G.Saray hızı sayesinde bol bol faul buldu. Tehlikeleri de, kısa takım olmasına rağmen duran toplardandı.
İlk duran topta Onyekuru vurdu, kale içinden Ozan çıkardı ama 39. dakikadaki kornerde, rakibin tek uzunu Donk'u tutan olmayınca, G.Saray beraberliği yakaladı. İlk yarı özeti; G.Saray hızlı rahat, F.Bahçe gergin ve yavaştı. G.Saray topla çıkarken baskı yemedi, F.Bahçe ise çok zorlanarak çıktı. Tolga ve Dirar ile kanatları çalışmayan F.Bahçe'ye, Ömer ve Onyekuru ile soldan sürekli tehlike üretti G.Saray. İlk yarıdaki F.Bahçe, Ersun Yanal'ın, "G.Saray'a karşı kaybeden teknik adam olmayayım" korkusunu yansıtıyordu.
EMRE BOL SEBEBİ YANAL
Bu sütunlardan neredeyse her hafta Ersun Yanal'a sorular sordum. Sorularım haklı, cevaplar hep saçmaydı! Bugünkü sorum Tolgay Arslan'ın hangi performansıyla Galatasaray karşısında ilk 11'de olduğuyla ilgili! Tolgay sezon başından bu yana Süper Lig maçlarında sadece 30 dakika görev yapmış. Türkiye Kupası maçlarındaysa hep sahanın en kötü oyuncularından biriydi.
Teknik direktörler zaman zaman şapkadan tavşan çıkararak şaşırtmayı sever. Ersun hoca orta saha üstünlüğünü Tolgay yüzünden rakibe verirken ne düşünmüş olabilir? Bu şapkadan çıksa çıksa istifa çıkar! Yüzsüzlük çıkarsa da kovulur. Tolgay'ı oynatarak orta sahayı rakibe verdin, Jailson gibi stopere göre kısa bir oyuncuyla başlayarak duran toptan gol yenmesine sebep oldun. Dost musun düşman mısın Yanal? 21 senelik seri senin kadro tercihlerin yüzünden sona erdi. Bu utanç da sana yeter!
G.Saray daha iyi oynadı, G.Saraylı futbolcular daha istekliydi... Amaa bu yenilmezlik serisinin bitişi sadece Ersun Yanal'a yazar. Nisan ayında Fenerbahçe'yi şampiyon yapıp efsane olmuştun Ersun Yanal... Fenerbahçe taraftarı her şeyi unutur, bunu unutmaz. Bu utanç ömrün boyunca sana yeter! İnanın hakem kırmızı kart verip onu tribüne gönderdiğinde sevindim.
REHA KAPSAL İSTEYEN VE HAK EDEN
Maç kadroları açıklandığında F.Bahçe'nin çıkan ilk 11'inde, fiziksel olarak tempo yapan bir kadro yapısı vardı. G.Saray'ın çıkan ilk 11'inde ise topla tempo yapan bir oyuncu yapısı saha içinde olduğu görüldü. Burada F.Bahçe atletizmle ve fiziksel gücüne güvenerek bir oyun oynamak istedi. Diğer taraftan Marcao ve Donk haricinde 8 tane hücumcuyla sahaya çıkan G.Saray, F.Bahçe'ye göre iki misli ofansif bir kadroyla maça başladı.
Bu bir ilkti Saracoğlu'nda. Burada Fatih Terim'in, direkt galibiyet kadrosunu kurguladığı net bir şekilde ortaya çıktı. F.Bahçe özellikle hem ilk yarı, hem de 2. yarı maçın genelinde pozisyon üretememesi, rakibi tehdit edememesi, rakip yarı alanda sorunu çözememesinin en büyük nedeni; sistemi, planı ve en önemlisi de hücumda net bir anahtar oyunu olmayışıydı.
Maçın genelinde G.Saray, topu koşturan, hücumu düşünen, yorulduğunda saha içinde aktif dinlenmeyi yapan, çok iyi bir görüntü verdi. F.Bahçe, rakibinin peşinden koştu çok yoruldu, hücum üretkenliğinde etkili olamamasının nedeniydi. F.Bahçe, duran toplarda her zaman adam savunmasında sıkıntılı bir takımdı. Bunu Ersun Yanal çözememesiyle, Donk'un attığı kafa golüyle pahalı ödedi.
Genelde Yanal, tekniktaktik olarak dersine çalışmadığı gibi bir teknik adam olarak da ruhu da olmalı. O enerjiyi de oyuncularına vermeli. Böyle önemli bir maç da bunu doğru bir şekilde oyuncularına geçiremediği görüldü.
Diğer taraftan eksik kadrosuna rağmen ortaya koyduğu akıllı, doğru kurguyla yaptığı doğru hamlelerle, takımına verdiği o ruhla, enerjiyle 90 dakikanın genelinde hem hücumda çok pozisyon üreten, savunmada da az pozisyon veren bir görüntüde oynayan sarıkırmızılılar vardı.
Tabii şunu da atlamamak gerekir; Fatih Hoca'nın özellikle referans aldığı F.Bahçe'nin savunma zafiyeti yaşadığı A.Gücü deplasmanıydı. Onun için Onyekuru ve Ömer gibi gibi F.Bahçe alan boşalttığında, açık alana hızlı çıkan oyuncularla kurguladığı, mükemmel oyun farkını da ortaya çıkardı. Yenilmemeye sahaya çıkan F.Bahçe, galip gelmeye sahaya çıkan iki takım arasındaki en temel fark buydu. Ve de galip gelmek isteyen sarıkırmızılılar Kadıköyde'ki 20 yıllık kabusu da bitirmiş oldu. Bunun sonucunda derbiyi sonuna kadar isteyen ve hak eden kazandı.
ERMAN TOROĞLU BU FENERBAHÇE SİZİN ESERİNİZ
Maçın yorumunu yapacağım; yok 442, yok 443, yok alan savunması, yok adam adama, hiçbirini size yazmayacağım. Size tek bir cümle yazacağım. Maçın analizi bu! 90 dakikada Muslera'yı yatarken kaç kere gördünüz?
Bir kere, o da Ekici'nin şutunda… Ondan sonra Muslera'yı yerde gördünüz mü? Hayır… Bu şu demek; Fenerbahçe'nin zavallı futbolu, Galatasaray'ın mücadelesi. Maçın etkili adamı Onyekuru, biraz daha güçlü olsa maç 61, 71 biterdi.
Peki Fenerbahçe buraya nereden geldi? Ali KoçErsun Yanal ikilisiyle geldi. Her maçtan sonra TFF Başkanı'nı arayıp, hakemleri kötüleyip, seyirciye yağ çekip, rakiplerini aşağılayıp, kendi futbolcusu ile ilgili hiçbir şey yapmayan teknik direktörünün arkasına saklanırsan olacağı buydu.
Ali Koç, çok büyük bir primle geldi. Ama yokuş aşağı gitmeye başladı bütün hızıyla. Kulüp başkanı az konuşur, çok iş yapar. Ersun Yanal'ı sezon başında düşünmeyen bir kulüp başkanı bir grup seyircinin, o da organize olan bir seyircinin dolmuşuyla Ersun'u getirdi. Şimdi Ersun'u yollayacak ya da Ersun gidecek. Peki bundan sonra ne olacak? Ali Koç kendini kurtarabilecek mi?
Bir kulüp yönetimi nerede hata yaptığını, neden yaptığını aynaya bakıp sorgulamazsa sonucu böyle olur. Bugün Fenerbahçe seyircisi, "Kardeşim biz Aziz Yıldırım'dan hakikaten çok çektik. Ama bugün Ali Koç'u gördükten sonra Aziz Yıldırım'ı arıyoruz" diyor. Bakınız şu ana kadar maçın taktiği, tekniği ile ilgili konuşmadım. Çünkü bu maçın tekniği taktiği olmaz. Bu tip maçlarda futbolcu sahaya yüreğini koyar. Ama siz hep hakemden, federasyondan şikayet ederseniz ve hiçbir şey oynamayan takımı, bir şey yapmayan teknik direktörünüzü korursanız düşeceğiniz şekil bu.
Bir kulüp yönetimi nerede hata yaptığını, neden yaptığını aynaya bakıp sorgulamazsa sonucu böyle olur. Bugün Fenerbahçe seyircisi, "Kardeşim biz Aziz Yıldırım'dan hakikaten çok çektik. Ama bugün Ali Koç'u gördükten sonra Aziz Yıldırım'ı arıyoruz" diyor. Bakınız şu ana kadar maçın taktiği, tekniği ile ilgili konuşmadım. Çünkü bu maçın tekniği taktiği olmaz. Bu tip maçlarda futbolcu sahaya yüreğini koyar. Ama siz hep hakemden, federasyondan şikayet ederseniz ve hiçbir şey oynamayan takımı, bir şey yapmayan teknik direktörünüzü korursanız düşeceğiniz şekil bu.