Doğal olarak faturayı Comolli'ye çıkarmamızı bekliyorsunuz. Comolli bu tablonun ana sorumlularından. Tek tek hatalarını yazmaya kalksak tüm yazı dizisini ona ayırmamız ya da onun için ayrı bir yazı dizisi yapmamız gerekebilir. Futbolcuları küstürdü, çalışanları küstürdü, kendini göstermek için acayip kararlar verdi, uygulamalara gitti. Sonuçta başarısız oldu. Devamında başkan tarafından pasifize edildi ve istifa etmek zorunda kaldı.
Kendisine daha ilk günlerde şu soruyu sormuştum. Futbol takımında kararlar nasıl alınıyor?"Başkan, ben ve Semih bey birlikte karar veriyoruz.."Peki üçünüzün fikirleri farklıysa ne oluyor?"Başkan'ın dediği oluyor..."Bu cümle önemliydi. Onun gerçek bir sportif direktör olduğunu sanmıştık. Evet belki ilk 45 ay öyleydi ama zamanla bu durum değişmeye ve kendisi geri plana düşmeye başladı. Dolayısıyla kararların tamamında başkanın son karar verici olduğunu bilmemiz lazım. Bu nedenle gerçek bir sportif direktörlük sistemi ya da bahsedilen, beklenen o kurumsal yapı kulüpte asla kurulamadı.
Son söz sahibi olmasa da Comolli yine de çok güçlüydü. Başkan Ali Koç'a Semih Özsoy ile en çok etki eden kişiydi. Güzel sunumlar, süslü laflar ve geçmiş kariyeri ile Başkanı etkilemeyi başarmıştı.Kulüpte gezerken neredeyse bir tek pelerini eksikti. Biraz da kibirliydi. En büyük hatası burayı fazla küçümsemesi oldu. İngiltere, Fransa tecrübesinin burada yeterli olacağını düşündü. Burada hangi önemli futbol adamlarının başarısız olup gittiğini unuttu. Burası başka bir yerdi. İngiltere ve Fransa'ya benzemiyordu.
Adapte olamayan iki üç ay zor dayanıyordu. Fazla bile dayandı belki. Mesleki açıdan belki de hayatının dersini alıp gitti. Öyle yanlış kararlar aldırdı ki Başkan Ali Koç'a... Adeta Fenerbahçe'yi uçuruma sürükledi.
Sezon başı ilk olarak Fernandao satıldı. Takımda tek golcü kalan Soldado da sakatlandı. Para bulmak zorunda olan kulüp en önemli gelir kaynağı olacak olan Şampiyonlar Ligi ön eleme maçına golcüsüz çıktı. Soldado sakatlandıktan sonra yaklaşık iki ay Comolli golcü bulamadı.Slimani'yi Benfica rövanşına getirdi ama tribündeydi. Burada da sınıfta kaldı. İş işten geçtikten sonra transferler yapıldı. Comolli'nin ve yönetimin ekonomiyi düzeltmek için başvurduğu en önemli yol para eden herşeyi satmaktı. Yüksek maaş alanları gönderip, iyi teklif alanları satarak para kazanmak önemli bir çıkış noktası olarak belirlendi. Ancak burada önemli olan bu gelirler nasıl kullanıldı?
Satılan isimlerden elde edilen gelirler önemliydi. Çünkü bir daha yakın zamanda bu tip bir gelir söz konusu olmayacaktı. Daha sonra Eljif'in de satışı ile toplamda 40 milyon Euro bonservis geliri elde edildi. Bu paranın tamamı da heba oldu. Tek tek gelen isimleri yazmaya gerek yok. Aslında birkaçı dışında alınan isimler de kağıt üzerinde fena değildi. Ancak eksik olan "düzen ve sistemdi..." Zaten çoğu isim de ayrıldıktan sonra Fenerbahçe'deki performansının çok üzerine çıkmayı başardı.
Kulüpte para yok denildiği ortamda "Bonservis" ödenerek Cocu getirildi. İnanılmaz gerçekten... İlk icraatı bu oldu Comolli'nin. Fenerbahçe teknik direktör için bonservis ödedi. PSV ile sözleşmesi bulunduğu için ayrıca para ödenmesi gerekiyordu. Üzerine Kocaman'ın sözleşmesi devam ettiği için tazminat ödenmesi gerekiyordu. Paranın olmadığı yerde yapılan ilk icraatlere bakın bonservisler tazminatlar...