Ergenekon kumpası sürecinde hedef alınıp 11 yıl önce bugün hayatını kaybeden Kuddusi Okkır’ın eşi Sabriye Okkır, yaşadıklarını Aydınlık’a anlattı.

OLCAY KABAKTEPE / ANKARA
Eşinin büyük sağlık sorunlarına rağmen ölümünden sadece 5 gün önce tahliye kararı verildiğini hatırlatan Okkır, “Eşim benden çok devlete güvenirdi. Bir özür bekliyoruz. Ayrıca kimsenin sağlık nedeniyle cezaevinden cesedinin çıkmamasını istiyorum. Bizim başımıza gelen başkasının başına gelmesin” dedi.

Kuddusi%20Okk%C4%B1r%E2%80%99%C4%B1n%20e%C5%9Fi%20Sabriye%20Okk%C4%B1r
Kuddusi Okkır’ın eşi Sabriye Okkır
Yargıtay’ın ‘Bozma’ kararından sonra İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülmeye başlanan Ergenekon davasında mahkeme 1 Temmuz 2019’da kararını açıkladı, tüm sanıklara ‘Örgüt’ suçundan beraat verildi.

Ergenekon sürecinde hayatını kaybedenler arasından ilk akla gelen isimlerden biri Kuddusi Okkır. Kumpas sürecinde hayatını ilk kaybeden de o olmuştu. Ümraniye soruşturması kapsamında 23 Haziran 2007 tarihinde tutuklanan Okkır, tutuklu bulunduğu cezaevinde kansere yakalanmış, ancak ölümünden sadece 5 gün önce, 1 Temmuz 2008 tarihinde tedavisi hastanede devam ettiği sırada hakkında tahliye kararı verilmişti.

‘DÜZMECE OLDUĞUNU HALK DA BİLİYORDU’

Kuddusi Okkır’ın eşi Sabriye Okkır, Ergenekon davasında çıkan kararın çok gecikmeli verilmiş bir karar olduğunu söyledi. Okkır, şöyle konuştu: “Bu olayın bir düzmece olduğu en başından belliydi. Bunu biz zaten biliyorduk ancak halk da biliyordu. Bugün ise suçlu olmayan insanları beraat ettirdiler. Geç gelmiş bir adaletten bahsediyoruz. Boşuna bu kadar zaman kaybedildi. Bu süreçteki ilk kaybı ben vermiştim. Aileler dağıldı, düzenler bozuldu. Bugün ‘örgüt yok’ demekle ne değişti. Önce özür dilemesini bilsinler. Zamanında, ‘Türkiye bağırsaklarını temizliyor’ diyenlerden özür bekliyoruz.”

Reklamdan sonra devam ediyor 

 
Bir savaşa giren kişinin bu savaşta yaralandığı zaman gazilik unvanı aldığını kaydeden Okkır, şöyle sürdürdü: “Biz de yaşanan mağduriyetlerin telafi edilmesini bekliyoruz. Kumpas davalarında mahkumiyet kararı verenlerin önemli bir kısmı yurtdışına kaçtı. Onların gıyabında duruşmalar yapılıyor. Bu adalet düzeninin baştan ele alınması gerekir. Ben dokuz sene mücadele ettim. Verdiğim mücadeleye rağmen bu süreçte ilk hayatını kaybeden eşim oldu.”

‘TEK MAĞDUR BEN DEĞİLİM’

Eşinin ölümü erken olduğu için hakkındaki bazı davaların erken sonuçlandığını belirten Okkır, “Bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurma imkanımız olmuştu” dedi, “AİHM bizi haklı buldu. Bunun sonucunda devletimiz bizimle masaya oturdu ve hatasını kabul etti. Buna karşılık olarak da manevi tazminat ödedi. Ancak bu süreçte tek mağdur olan kişi ben değilim.”

‘BAŞKASININ BAŞINA GELMESİN’

Kuddusi Okkır, kumpasa uğrayıp cezaevine girdikten sonra, her ziyaretinde eşi Sabriye Okkır’a uğradığı haksızlığı dile getirip şöyle diyormuş: “Ben Allah’ın huzurunda suçsuzum. Bir yanlış anlaşılma var. İddianame çıkınca her şey anlaşılır. Ben devlet güvencesindeyim.” Sabriye Okkır, şöyle devam ediyor: “Benden çok devlete güvenirdi. Ancak onu cezaevinden koma halinde alabildik. Biz bu faturayı ağır ödedik. Çocuklarımız da çok ağır şeyler yaşadık. Özür bekliyoruz.”

Sabriye Okkır ayrıca, “Bundan sonra tutuklu ve hükümlülerin, hastalık nedeniyle cezaevinden cesetleri çıkmasın. Kimse bu nedenle cezaevinde ölmesin. Bizim başımıza gelenler başkasının başına gelmesin” dileğinde bulundu.