Türkİş Genel Başkanı Ergün Atalay, kamuda 200 bin civarında işçiyi kapsayan toplusözleşme görüşmelerinden sonra yaşanan gelişmeleri Aydınlık’a değerlendirdi. 1 milyon 100 bin üyesi olan 4.5 milyonluk bir ailenin başkanı olduğunu kaydeden Atalay, kamudaki sözleşmenin imzalanması sürecinin 220 gün sürdüğünü ifade etti. Atalay, “Her şeyimiz şeffaftır. Sendika başkanları ile sürekli görüşme halindeydik. Her aşamada toplandık ve bir sonraki adımı birlikte kararlaştırdık. Karar sendikaların ve işçilerin ortak kararıdır” dedi.
Sendikacılık yaşamında her zaman “önce Türkiye, önce işçi” ilkesiyle hareket ettiğini vurgulayan Atalay, “Hayatım boyunca ülkemi de işçiyi de satmadım, satmam, sattırmam” diye konuştu.
TEPKİ GÖSTERENLER İŞÇİ DEĞİL
İmzalanan sözleşmenin mükemmel olmadığını, eksikleri bulunduğunu belirten Atalay, şunları söyledi:
“Türkiye ciddi bir ekonomik kriz içinde. Sözleşme böyle bir krizin içinde imzalanmış bir sözleşmedir. Bütün sektörlerde işçi çıkarmaların yaşandığı bir ortamda imzalanmıştır. İşçinin ekmek teknesini korumayı da düşündüğü koşullar söz konusudur. İşçiler bir yandan maaşlarına zam isterken diğer yandan ekmek teknelerini de korumayı esas almışlardır. Toplusözleşme görüşmeleri en az hasarla atlatılmıştır. İşçinin isteği doğrultusunda hareket edilmiştir. Sözleşme sonrasında beni hedef alanlar oldu. Hemen şunu belirteyim. Bana saldıranların yüzde 90’ı işçi değil. Onların asıl amaçları başka. Ben başından beri Türkiye’yi savunduğum için, Mehmetçiğin arkasında durduğum için beni hedef aldılar. Terörü destekleyen gruplar. Bunların saldırısı beni etkilemez.”
TÜİK’İN ENFLASYON RAKAMI
Vatandaşın ve işçinin TÜİK’in enflasyon rakamlarına inanmadığını, rakamlarla ilgili olarak herkesin kafasında soru işareti bulunduğunu hatırlatan Atalay, iyi niyetli işçilerin ve vatandaşların zam oranları ile ilgili kaygılarının da TÜİK rakamlarına duyulan güvensizlikten kaynaklandığını belirtti.
TAŞERON İŞÇİLERİNİN DURUMU
Toplusözleşmede en önemli eksikliğin taşeron işçilerinin toplusözleşmeden yararlanamaması olduğunu ifade eden Atalay, kadroya geçen taşeron işçilerin mağdur olmasının en büyük üzüntüsü olduğunu bildirdi. Atalay, mikrofona yansıyan konuşmasının da yanlış değerlendirildiğini kaydederek şu açıklamayı yaptı:
"Bakandan zammı kendisinin açıklamasını istedim. Bakan çıktı, zammı açıkladı, bana döndü, 'Bir şey söyleyecek misin?' dedi. Benim söyleyecek bir şeyim yok, ne söyleyeyim de ortalığı karıştıracağım. Laf şu, ben kadrodan geçen taşeronları buraya yazdıramamışım, benim problemim o. Ben zaten oraya oturmuşum, imza edeceğim. 17 adam imza atmış, herkes benim yanımda, gizli kapaklı bir iş yapmıyorum ki. 'Neyi söyleyeyim' dedim. Onu söylesem kamu sözleşmesi mi bu, taşerondan kadroya geçenlerin sözleşmesi mi bu? Bunun adı kamu sözleşmesi ama ben onu aldığım zaman gündem değişecek. Ben de gayriihtiyari herkesin duyacağı şekilde bunu söyledim. Dediler ki 'Bu ne?' Ben hiçbir şey demedim. Dediğim şu; 'Taşeronu halledemedim, yazdıramadım."
TÜRKİYE’Yİ VE İŞÇİLERİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİM
Bugüne kadar izlediği çizgiden taviz vermeyeceğini kaydeden Ergün Atalay, şu mesajları verdi:
“Benim tutumum nettir. Emeklilikte yaşa takılanların haklarını savunmaya devam edeceğim. Taşerondan kadroya geçenlerin, geçici işçilerin haklarını her ortamda dile getireceğim. Hayat pahalılığından şikayetlerimi sürdüreceğim. Kazdağları'ndaki doğa katliamına itiraz ederken terör örgütünün ormanları yakmasını da gündeme getireceğim. Teröre karşı mücadele eden Mehmetçiğin arkasında duracağım. S400’lerin ülkeme getirilişine destek vereceğim. Bizim bu ülkeden başka gidecek yerimiz yok. Her zaman önce Türkiye diyeceğim.”