Bir dönem FETÖ terör örgütü elebaşı Fethullah Gülen'in en yakınındaki isim Nurettin Veren, çok konuşulacak bir yazı kaleme aldı.

Yeni Akit yazarı Nurettin Veren,  "FETÖ iltisaklı atamalar, halkın Erdoğan’a olan güvenini sarsıyor" başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Veren, işe uygun insanların devlet kademesinde doğru pozisyonlara getirilmediğini, bazı isimlerin uygun olmayan devlet makamlarında bulunduğunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çevresinin, olmaması gereken insanlarca çevrili olduğunu kaydetti.

Veren, "Başkanlık seçiminde halkımız Erdoğan’ın yanında olup, her şeyin daha iyi olacağı beklentisi içerisine girdi. Yapılacak PKK, PYD, DAEŞ ve FETÖ mücadelesinin süratle netice vereceğini, yapılan yanlışların tekrar etmeyeceğinin vaadiyle, beklenti çıtası bir hayli yükselmişti" derken, fakat aynı hataların tekrarlandığını ifade etti. Veren, "Hataların aynı şekilde tekrar etmesiyle, yanlış karar ve atamalarla, halkımızın Erdoğan’ın Başkanlık sistemine olan güvenini, bu tip yanlışlar gittikçe sarsmaktadır" diye belirtti.

Öte yandan Nurettin Veren, devlet içerisinde görev yapacaklarda aranması gereken özellikleri de sıraladı.

Nurettin Veren'in yazısı şu şekilde:

"McKinsey danışma şirketi, Türkiye’nin ekonomik rotasını belirlemesi için yapacak olduğu projeyi, kim ve kimlere danışarak yapacaktı. Geçmişi pek çok karanlık noktalar ile dolu, bizim için IMF’den daha tehlikeli olan dünyanın en acımasız para babalarının Truva atı olarak, bu firmanın danışmanlığını almanın, ülkemiz adına hiçbir fayda getirmeyeceğini, bilakis çok büyük riskler taşımasından gelen tepkilerden sonra, böyle bir anlaşmanın yapılmadığını ve bundan sonra da yapılamayacağını söyleyen Sayın Başkanımız, son noktayı koymuştur. Bu karar değişikliği Türkiye’ye ve Başkanımıza elbette ki, itibar ve partinin oy kaybı olarak yaklaşan seçimlerde geriye dönecektir.

Siyaset buz zemin üzerinde dans etmek gibidir. Ne kadar dikkat edilse de, bir anlık yanlış karar ve söylem her şeyi alt üst edebilir. Uyarıların ve dostane ikazların ihanet olarak algılanıp tepki gösterilmesi, gerçekten partisini sevenleri incitir, tabanda kırılmalar hasıl eder. Sırtındaki akrebi haber veren insan, gerçek dosttur.

Bu olayda yapılan ikazlara karşı verilen ani tepki, hakaret ve ihanet şeklindeki değerlendirmeler, özür dileme ve pişmanlık şeklinde geriye dönmüştür. (Sonradan özür dilenecek hatayı, özellikle siyasilerin ve yöneticilerin, önceden yapmamaya gayret etmesi gerekir.)

Devleti sadece parti içinden ve parti üyelerinden ibaret kabul etmek, parti dışındaki vatandaşları yok saymak, 81 milyon insanın aklı fikri yokmuş gibi kabul etmek, görüşlerine itibar etmemek, itirazlara ve tenkitlere tahammül gösterememek, toplumun sesini devlete duyuramaması, başka konularda da geri adım atmaya mecbur bırakabilir.

İki hafta önceki köşe yazımda; bürokrasideki bir atama ile ilgili olarak bir uyarı yazısı yazmıştım.

Bu yazıyı AK Parti’ye olan sempatiyi ve Başkanımıza duyulan saygı ve itibarın zedelenmemesi için yazmıştım. Bugün AK Parti, Tayyip Erdoğan markasıyla ayakta durduğunu, diğerlerinin ise sadece bu düzgün itibarı ve kazanılmış gücü yıpratmak ile meşgul olduğunu, buna kimsenin hakkı olmadığını, ülkemizin içinde bulunduğu bu zor şartlarda ciddi bir şekilde Tayyip Erdoğan’ın ve AK Parti’nin ayakta kalması ve güçlü olması gerektiğini düşünerek bu eleştiriyi yapmıştım.

Bu uyarıyı yaptığımın ertesi günü, ilgili kişi beni arayarak, bu eleştirime hakaretle cevap verdi. Dostane uyarıma 'Beni, cumhurbaşkanı atadı, siz kimsiniz?' dedi.

Ben de ülkesini seven bir vatandaş ve gazeteci olarak, buna hakkım olduğunu söyledim.

Bunları söylemek ve yazmak istemezdim ama, bu konuşmadan sonra işe ehil insanların devlet yönetiminde uygun makamlara getirilmediğini, özellikle bazı isimlerin layık olmadığı devlet makamlarında, sayın Başkanımızın etrafında ve yanında olmaması gereken insanlarla çevrili olduğunu, darbe öncesi seçimlerdeki isabetsizlikler gibi devam etmekte olduğunu gördüm.

Bu uyarıyı yapmak, 15 Temmuz 2016’daki darbenin tekrar etmemesi ve aynı hatalara bir kez daha düşülmemesi için bu uyarıyı yapmayı kendime görev addettim. Özellikle Başkanlık seçiminde halkımız Erdoğan’ın yanında olup, her şeyin daha iyi olacağı beklentisi içerisine girdi. Yapılacak PKK, PYD, DAEŞ ve FETÖ mücadelesinin süratle netice vereceğini, yapılan yanlışların tekrar etmeyeceğinin vaadiyle, beklenti çıtası bir hayli yükselmişti.

Fakat hataların aynı şekilde tekrar etmesiyle, yanlış karar ve atamalarla, halkımızın Erdoğan’ın Başkanlık sistemine olan güvenini, bu tip yanlışlar gittikçe sarsmaktadır.

Devlet içerisinde görev yapacaklarda aranması gereken önemli özellikler: Maharet, Liyakat, Feraset, Ehliyet, Emniyet, Sadakat ve Salahat gibi hususlar öncelikli olmalıdır.

Bil illeti, kıl müdavata tasaddi,

Her merhemi, her yareye merhem mi sanırsın? 

Önce hastalığın ne olduğunu bil, sonra tedaviye başla,

Her merhemi, her yaraya derman olur mu sanırsın. (ZİYA PAŞA)"