Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesi Harp Okulları Mezuniyet ve Sancak Devir Teslim Töreni’nde konuşuyor.

Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle:

"Birinci Dünya Savaşı'nda Kafkas, Irak, Filistin, Çanakkale ve Galiçya, Makedonya, Romanya cephelerinde savaşan Osmanlı Ordusu, kahramanlık hikayesidir.

Adana'dan Gaziantep'e pek çok yerde milletimizin kendi iradesi ile başlattığı Kuvayi Milliye hareketi kısa sürede düzenli orduya dönüşmüştür. Cumhuriyet döneminde de TSK dünyanın en modern araçlarıyla teçhiz edilerek ülkemizin bağımsızlığının teminatı olmuştur.

TSK istiklalimizin en büyük güvencesi olmaya devam etti, edecektir. FETÖ ihanet çetesinin pençesinden kurtardığımız Türk Silahlı Kuvvetlerimiz milletimizle çok daha sıkı bütünleşerek faaliyetlerine devam ediyor. Dünyanın her alanında yeniden yapılanmada bir dönenmde bizim de savunma taktiklerimizi gözden geçirmemiz kaçınılmaz hale gelmiştir.

NATO'YLA YOLA DEVAM

Son zamanlarda NATO pek çok anlamda çuvallamış olsa da bizim ve müttefiklerimiz için hala en önemli savunma olmayı sürdürüyor.

Ne NATO üyeliğinden ne de müttefiklerimizden vazgeçmek gibi bir niyetimiz yoktur.

Müttefiklerimiz ile dayanışmayı hala değerli görüyoruz. Bu yapılar içinde daha güçlü bir yer edinmek istiyoruz.

18 yıl önce yerli ve milli savunma sanayine yönelik ürünleri üretirken bugün yüzde 70 üretir hale geldik.

FIRAT'IN DOĞUSU

Suriye’deki teröristlerin sınırlarımızı taciz ettikleri bir dönemde kimsenin samimi desteğini yanımızda bulamadık. Kendi gücümüzle hem DEAŞ’ı hem de bölücü terör örgütünü bozguna uğrattık. Bölücü terör örgütünün müttefikimiz olan bir ülkenin eteklerinin altına sığınarak varlığını sürdürmeye çalışması ayrı bir sorun.

Artık kimse karanlık eller tarafından bir proje olarak sahaya sürüldüğü açıkça belli olan DEAŞ bahanesiyle kimseyi kandırmaya kalkmasın. Bölgedeki sorun DEAŞ değil bir takım güçlerin çıkar paylaşımı savaşıdır.

İdlib’de rejimin tüm taşkınlıklarına rağmen Rusya ile işbirliği halinde yeni katliamların önüne geçmeye çalışıyoruz. Münbiç’te ortaya çıkan demografik yapıya ve güvenliğe ilişkin kaygılar giderek artıyor.

Reklamdan sonra devam ediyor 

Fırat’ın doğusunda da PKK’nın zulmü saklanamaz hale gelmiştir.

450 km’lik hat boyunca 30 km derinliğine sahip güvenli bölge oluşturma teklifimizi 2015’te G20 zirvesinde tüm liderlerle görüştük. Hepsi olumlu karşılamış olsa da kimse uygulama yönünde gayret ortaya koymadı. Aynı projeyi ABD ile konuşuyoruz, gerçekleştirmeye çalışıyoruz.

Müşterek Harekat Merkezi'nin kurulması gibi müspet gibi gelişmeler var. Biz doğrudan kendi askerlerimizin Güvenli Bölge'yi kontrol etmesi dışında bir çözüme rıza gösteremeyiz.

Burada inşa edeceğimiz yerleşim alanlarıyla Suriyeli kardeşlerimizin önemli bölümünün kendi vatanlarına dönmesini sağlayacağız. Güvenli Bölge ile ilgili çok fazla zamanımız ve sabrımız yoktur. Birkaç hafta içinde askerlerimiz bu bölgeyi kontrol etmeye başlamazsa kendi harekat planlarımızı devreye sokmaktan başka çaremiz kalmayacaktır. 3 hafta sonra ABD’de yapacağımız temaslar son fırsattır.

F35 DEĞERLENDİRMESİ

Konu savunma olduğunda tek meselemiz Suriye sınırlarındaki can sıkıcı olaylar değildir.

Hava savunma sistemi ihtiyaçlarımız için S400 ile Patriot arasında bir fark yoktur. Patriot satışı bir baskı aracı haline getirilirse tercihimizi diğer sisteminden yana kullanmaktan da çekinmeyiz. Asıl ideal olan bu tür sistemleri kimseye ihtiyacımız olmadan kendimizin üretmesidir.

İnsansız hava aracını bu millet şimdi kendisi üretiyor.

Türkiye'nin gündemde F35 projesi var. Parasını ödediğimiz uçaklar bize teslim edilmiyor. 1 milyar 350 milyon dolar ödeme yaptık. Pilotlarımızın eğitimi sona erdiriliyor. Biz ne yapacağız? Biz Türk milletinin birer aziz evladıyız. Gereği neyse onu yapacağız.

Geçenlerde bir fuara katıldık Rusya’da. Rahatsız oldular. Gideceğiz tabi. Nerede ne var, arayacağız, bakacağız. Bu uçak da olur helikopter de olur. Arayarak görüşmelerimizi yaparak inşallah yarınların Türkiye’sini çok daha güçlü kılacağız.

Hiç kimsenin Türkiye’yi köşeye sıkıştırma hakkına sahip olmadığını ifade etmek istiyorum.

Türkiye’yi 3. dünyanın şamar oğlanı ülkeleriyle karıştıranlar yanıldıklarını anlamadılarsa onlara bunu göstermek boynumuzun borcudur.

Ben şu anda buradaki gençlerimizi şahadete yürüyen birer er olarak görüyorum.

Bu topraklar şehit kanlarıyla yoğruldukça vatan olmuştur.

Fırat’ın Dicle’nin doğusunda kuzularımızı bunlara asla yedirtmeyeceğiz."