İşte o yazı:
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bir sunum raporu olarak gönderdiğim "Ekonomik İstiklal Programı"nı (EKİP) ana hatları ile burada okuyucularımızla paylaşmak istiyorum.
Paylaşımın çok uzun olmaması için mevcut sistemin çözümlemesinden, programın gerekçelerinden ve savunmasından çok bahsetmeyeceğim. Bunlardan daha ziyade ne olduğunu ifade etmek için bu yazıyı takdim ediyorum.
Mevcut finans sistemi ile ilgili olarak sadece şunu ifade etmekle yetineyim. Mevcut sistem Borca Dayalı Para Sistemi'dir. Bu sistemi çeviren üç parametre vardır: faiz, kur ve enflasyon.
Bunlardan hangisi önde giderse, diğerleri onun yanına gelir. Bir bakıma birlikte hareket ederler. Birlikte ölçüyü ve mizanı bozarlar. Ekonomileri borçfaizborç sarmalına sokarlar. Haksız bir şekilde sermaye transferine sebep olurlar. Bu da ekonominin kriz sürecine girmesi demektir. Kaçınılmaz bir sonuçtur.
Ekonomik İstiklal Programı ise öncelikle bir paradigma değişimi gerektirir.
Biz buna değersayım değişimi diyoruz. Ülkemiz, İkinci Dünya Savaşı sonrası galip devletler tarafından tesis edilen ekonomik düzene kendi isteği ile tabi olmuştur.
Ekonomisinin hemen hemen her bileşenini, burada tesis edilen anlayışa göre şekillendirmiştir. Değersayım değişimi bu anlayışın fevkine çıkılması için gerek koşuldur. Çünkü bu anlayış bizim açımızdan ne üretkendir ne de alt yapımıza uygundur.
Günümüz gelişen koşulları, ülkemize muazzam fırsatlar sunmaktadır. Lakin bu cari anlayışa eklemlenmiş olarak, önümüze çıkan bu fırsatları değerlendirebilmemiz mümkün değildir.
Dolayısıyla ilk yapılması gereken iş değersayım değişimidir. Değersayım değiştirerek ülkemizde bir Doğal İktisat Döngüsü (DİD) oluşturulması gerekir. EKİP'in sürgit hedefi, toplamda borçlanmadan doğal iktisat döngüsünün tesisi ve ikmalidir.
EKİP üç sacayağı üzerine oturur. Para kredi sisteminin tadilatı, mal ve hizmet üretiminin yeniden tanzim edilmesi ve bölgesel bir ticaret sisteminin tesis edilmesidir. Bu çalışmaların teminatı ve ikmali (gelişimi) için gerekenler de eğitim, adalet ve güvenliktir.
Öncelikle paranın kendisi ve fonksiyonları iyi tanımlanmalıdır. Mal paraların (altın, gümüş, bazı zirai mallar vb. gibi) ve itibari paraların birlikte hesap edilebileceği bir sistem oluşturulmalıdır.
Mevcut para kredi sistemi ise itibari paraların borçlanılması üzerine kuruludur. Hatalı bir matematik alt yapısı vardır. Piyasada paranın varlığı ve artması hep borçla yapılmaktadır. Dahası, cari sistemde para piyasaya tavandan yani zenginler üzerinden girmektedir.
Bu sistemin hem matematiğinin hem de uygulamasının tadil edilmesi gerekir. Öncelikle piyasada üretilen veya üretilecek mal ve hizmetleri çevirmeye yetecek kadar paranın varlığını temin edecek bir denklik oluşturulmalıdır.
Bu denklik şeffaf ve takip edilebilecek bir şekilde anayasal güvence altına alınmalıdır. Zamanla denkliğin seviyesi, ülkedeki bütün insanların refah ve mutluluğunu temin edebilecek bir seviyeye çıkarılmalıdır.
Paranın piyasaya giriş yöntemi ve vergilerin düzenlenmesi işte bu denkliğin korunması ve regüle edilmesi için birer araç haline dönüştürülmelidir. Genel olarak para, piyasaya tabandan girmelidir.
Bu konuda asgari bir denklik seviyesi temin etmek için bütün vatandaşlar fert fert minimum bir gelire sahip olmalıdır.
Para ve tedavülüne ilişkin çalışmalar belli bir zaman alacak olsa da vatandaşlara yansıması üç beş ay gibi çok kısa bir sürede görülebilecek çalışmalardır. Çünkü paranın üretimi, mal ve hizmet üretimi gibi değildir.
Mal ve hizmet üretimine ilişkin çalışmalar belli bir süreç ister. Yoğun bir planlama ve yönetim çalışması ister. Politika ister.
Mal ve hizmet üretiminde ise öncelikle bir başat sektör belirlenmeli ve tüm planlamalar o sektöre göre yapılmalıdır. Ülkemiz için bu sektör en geniş anlamda tarım sektörüdür. Her türlü bilim, teknik ve teknolojinin kullanımına ve geliştirilmesine uygun bir sektördür.
Ülke bazında ve hatta bölgeye yönelik tarım sektörü yeniden yapılandırılmalı ve tüm eksiklikleri giderilmelidir. Bu yapılandırmaya uygun olarak şehirleşme ve iskân politikaları da yeniden gözden geçirilmelidir. Yeni yaygın kasabalar ve birbirine yakın şehirler oluşturulmalıdır.
Mal ve hizmet üretimine ilişkin çalışmalar sürgit çalışmalardır. Kamu bu çalışmalar ile vatandaşın refah ve mutluluğunu temin edecek şekilde süreçlere dâhil olmalıdır.
Olgunlaşması nispeten zaman ister. Ancak tarımsal üretime ilişkin bazı erken sonuçları iki yıldan daha kısa bir sürede almak mümkündür. Yeşil şehirleşme ve yatay yapılaşma ise zaman alacak olmasına rağmen oluşturacağı beklenti ve heyecan nispeten çok büyüktür.
Üretim ve tüketim arasındaki tedarik zinciri mesafeleri sınırlandırılarak üretim yeniden yapılandırılmalıdır. Örneğin mal ve hizmet üretiminin müşterileri ve tedarikçileri, mümkün mertebe, üretime doksan kilometrelik bir mesafe içerisinde olacak şekilde yapılandırılmalıdır.
EKİP'in üçüncü sacayağı olan bölgesel ticaret ise öncelikle bir mevzuat ve diplomasi çalışması işidir. Bölgesel bir para birimi tanımlanması bu çalışmaların en önemli ayağıdır.
Bölge olarak Hazar Denizi, Kara Deniz, Marmara Denizi, Ege Denizi, Ak Deniz, Kızıl Deniz, Hint Okyanusu ve Basra körfezinin çevrelediği bölge, bir master plan bölgesi olarak kurgulanabilir.
Başlangıç çalışması birkaç ülke ile birlikte yapılabilir. Bu bölgede, ülkelerin kendi aralarında yaptığı ticaret, toplam dış ticaretlerine nispeten yüzde on civarındadır.
Bunun cari araçlarla tedricen artırılması bile hem ülkelere hem de bölgeye büyük bir ekonomik dinamizm kazandırır.
Tabii ki bütün bu çalışmalarla senkron bir şekilde eğitim, adalet ve güvenlik çalışmaları da yürütülmelidir.
İşte ana hatları ile Ekonomik İstiklâl bu şekilde kazanılabilir. Buradan anlaşılacağı gibi ekonomik istiklâl birkaç parametreyi değiştirerek elde edilebilecek bir statü değildir. Eğer öyle olabilecek olsaydı, aziz ve çalışkan milletimiz o statüyü çoktan elde ederdi.
Bu çalışmada yeni bir değersayımın anahtar rol oynadığını tekrar hatırlatmak isterim.
Ayrıca şunu da bilmemiz gerekiyor. Bu dönüşümün alternatifi hâlihazırdaki sıkıntılarımızdır. Ekonomik parametreler, denemeyanılma yolu ile değiştirilmez. Onlarca yıllık (statik veya dinamik) planlamalar ile yapılandırılır veya değiştirilir.
Netice itibarıyla bütün bu değişimleri yapmak, günümüz koşullarında oldukça kolaydır. Ülkemiz her türlü sıkıntıdan kurtulabilecek potansiyele sahiptir.
Bunun için ülkemizde hem insan kaynağı hem teknik teknolojik gelişmişlik hem de maddi kaynaklar mevcuttur. Başaracağına inanarak çalışacak teknik bir kadro kısa zamanda ülkemizi Ekonomik İstiklal'e kavuşturur. Yeter ki devletin başında, bunu isteyen sağlam bir irade oluşsun.
İşte sizlere ana hatları ile Ekonomik İstiklal Programı'nı takdim etmiş oldum. Bunların her birinin detaylı açıklamalarını son sıralarda yaptığım yazılı ve görsel anlatımlarda bulabilirsiniz.
Kaynak: Independent Türkçe