Tutuklanan MİT'çi Enver Altaylı isminin arkasında Hitler Almanyası'nın Gestapo'sunda önemli görevler üstlenen General Reinhard Gehlen’den başlayıp bugünkü FETÖ soruşturmasına uzanan sıradışı bir hikâye var. Hikâyenin odağında yer alan bir diğer isim de Altaylı'nın 'CIA’nin Türk casusu' adlı biyografisini kaleme aldığı Ruzi Nazar.

Sadık Güleç  sgulec@gazeteduvar.com.tr

 

DUVAR – Gazetelerin daha çok iç sayfalarında 3 gün önce yer alan bir haber şu başlığı taşıyordu: “Eski MİT’çi Enver Altaylı FETÖ’den’den gözaltına alındı.” Haberlerin içinde ’21 Mayıs 1963 yılında, bugünün 15 Temmuz’u ile bazı yönlerden benzerlikler taşıyan Talat Aydemir’in darbesine bir harp okulu öğrencisi olarak katıldığı, bu yüzden ordudan atıldığı, 1968 yılında MİT ile çalışmaya başladığı, Fethullah Gülen’e yakın bazı isimlerle ilişkisi yüzünden gözaltına alındığı’ şeklinde kısa bilgiler vardı.

Oysa Enver Altaylı isminin arkasında Hitler Almanyası’nın Gestapo’sunda önemli görevler üstlenen General Reinhard Gehlen’den başlayıp bugünkü FETÖ soruşturmasına uzanan sıra dışı bir hikaye var. Bu öykünün tamamını yazmak bu kısa yazının boyutlarının çok ötesinde ayrı bir iş. Yine de ana başlıkları ile aktarmakta yarar var.

UĞUR MUMCU’NUN KALEMİNDEN ENVER ALTAYLI

Bizim kuşak Enver Altaylı ve onunla birlikte 12 Eylül öncesi Türkiye’de CIA eliyle sola karşı yapılan operasyonların merkezinde yer alan isimleri Uğur Mumcu’nun yazılarından öğrendi. Uğur Mumcu her yazısında “arkası yarın romanları” tadında bu ilişkileri aktarırdı. Türkiye’de ilk silahlı eğitimlerin yapıldığı MHP’ye bağlı komando kamplarını finanse eden eski AP Milletvekili Murat Sancak’lar, Doğu Bloku’nun en karanlık ülkesi Bulgaristan’da ülkücülere silah satan Kintex şirketinin ortakları olan Bekir Çelenk’ler, bugün artık ismi bilinmeyen o yılların ünlü mafya babaları, Papa’yı vuran Mehmet Ali Ağca’lar, Oral Çelik’ler bu yazıların ana konusuydu.

RUZİ NAZAR: CIA’NİN ÖZBEK ŞEFİ ALTAYLI’NIN MANEVİ BABASI

Ama bugün google’a girildiğinde ilk sıralarda, elbette FEtÖ’den tutuklanan Enver Altaylı’nın bu ilişkileri değil Ruzi Nazar ile olan ilişkisi ön planda yer alıyor. Ruzi Nazar ve Enver Altaylı’nın yaşamları, aralarındaki yaş farkına rağmen o kadar iç içe geçiyor ki bu ilişkiyi bir usta çırak ilişkisi de anlatmıyor. Zaten bir çok kaynakta Altaylı için ‘Ruzi Nazar’ın manevi oğlu’ yorumu yapılıyor. Altaylı’nın bizzat kaleme aldığı ‘Ruzi Nazar: CIA’nin Türk Casusu’ adlı biyografisi ilişkilerinin boyutunu gösteriyor. Kitap bütün üst düzey CIA mensupları için geçerli olan kural gereğince “şirketten” izin alınarak yazılmıştı. Bu arada Ruzi Nazar’ın kızının ‘Akıl Oyunları’ gibi önemli filmlerin senaryosunu da yazan, önemli bir Hollywood senaryo yazarı olduğunu da aktaralım. Yani biyografisini kızının değil Enver Altaylı’nın yazmasını istemişti. Doğan Kitap tarafından basılan ‘Ruzi Nazar: CIA’nin Türk casusu’ adlı kitap bir anda çok satanlar listesinin en başına yerleşti.

NAZAR, TÜRKİYE’DE HAYATINI KAYBETTİ

Ruzi Nazar 2015 yılının mayıs ayında Antalya Side’de yüz yaşına dalya demeye iki yıl kala hayatını kaybetti. 1917 yılında Ekim devriminin başlangıcında Özbekistan’ın Fergana vadisinde Margilan şehrinde doğmuştu. Yazının başında Gestapo’nun ünlü generali Gehlen’den başlayıp Enver Altaylı’ya uzanan bir zincir demiştim. Ruzi Nazar bu ilişkinin en önemli zinciri ve halkanın başı sayılabilir. Ruzi Nazar’ın bizim için önemi ise 1959’dan 71’e kadar CIA’nın Ankara istasyon şefliğini yapmış olmasıdır. Türkiye’deki 68 olayları sırasında CIA’nin en tepe noktasındaki isimdir Ruzi Nazar. İkinci Dünya Savaşı başladığında Sovyet ordusunda asteğmen rütbesi ile görev yapmaktadır. Alman saflarına kendi isteği ile mi geçtiği yoksa esir düştükten sonra Gestapo’nun mu onu keşfettiği belirsizdir. Bilinen Nazilerin ilk olarak Ukrayna’da hayata geçirdiği devşirilmiş Kırımlı, Tatar ya da Özbek askerlerden kurulu ordusuna katıldığıdır.

RUSLARA, NAZİLERE VE CIA’YE HİZMET ETTİ

Gestapo içindeki Gehlen ile ilişkisinin de o yıllara dayandığı kesindir. Altaylı’nın yazdığı kitaba da Nazi üniforması ile resimlerinin konmasında bir sakınca bulunmamıştır. Ruzi Nazar, Nazilerin yenilgisinden sonra Almanya’ya kaçmış burada Gestapo’dan Gehlen gibi Amerikalıların hizmetine girmiştir.

Ruzi Nazar biyografisinde bizim için önemli olan kısım bundan sonra başlıyor. Nazar 1959 yılında en üst düzey CIA yöneticisi olarak on bir yıl görev yapacağı Ankara’da ortaya çıkıyor. Peki Nazar, Enver Altaylı ilişkisi ne zaman başlıyor? Ruzi Nazar ölmeden önce verdiği ender röportajlarından birinde yalnızca Enver Altaylı ile değil onun ailesi ile de önceden tanıştığını aktarıyor; “Sakircan Altaylı, yani Enver’in babası Özbekistan’ın Namangan şehrindeki komünist teşkilatının gençlik reisi idi. Fakat komünist değildi, ailesi ise zengin olduğu için, 1917 devrimi ile başına bir şey geleceğini düşünen Sakircan Afganistan üzerinden Mekke’ye geldi ve daha sonra da İstanbul ve oradan da Adana’ya yerleşip Özbekistan göçmeni bir ailenin kızı ile evlendi. Sakircan’i ben çok önceden tanıyordum, yani Enver Altaylı ile tanışmadan önce” (1)

ENVER ALTAYLI’YI MİT’E RUZİ NAZAR ALDIRDI

Yine Ruzi Nazar, Alparslan Türkeş, Altemur Kılıç gibi isimleri 1955 yılında Amerika’da beraber yılbaşı kutlayacak kadar yakından tanıdığını söylüyordu. Enver Altaylı’nın MIT’e Fuat Doğu’nun tavsiyesi ile alındığı biliniyor. Ruzi Nazar, Altaylı’nın babasını yakından tanıdığını söylese de oğlu ile ‘tesadüfen’ Yeni İstanbul gazetesinin editörü ile yaptığı bir sohbet sırasında tanıştığını iddia ediyor. Yine onun anlatımına göre harp okulundan atıldıktan sonra Hukuk fakültesini bitiren oğluna yardımcı olmasını Sakircan Altaylı istemişti. Ruzi Nazar yardımcı olduğunu söylüyor ama yerleştirdiği kurumun ismini vermiyor. Enver Altaylı biyografisinde ise MİT ile çalışma hukuk fakültesinin bitimine denk geliyor.

İstihbarat çevrelerindeki iddialara göre Ruzi Nazar, Enver Altaylı’nın yanı sıra bir kişiye daha yardımcı olmuştu. O yıllarda Türkiye’de de komünist bir tehdit gören CIA buna karşı durabilecek güçleri örgütlemeye başlamıştı. Bu kişilerden en önemlisi ise bugün Enver Altaylı’nın gözaltına alınma ve tutuklanma sebebi olan Fethullah Gülen’di. Özellikle Fethullah Gülen örgütlenmesi ile CIA adına Almanya’da benzer örgütlenmeler yaratan Gehlen’in metotları arasındaki benzerliklere dikkat çekiliyor. (2) Ruzi Nazar ile o yıllarda Fethullah Gülen’in ilişki kurmasının yüksek olasılık olduğu iddialar arasında. Ama Enver Altaylı hamisi Ruzi Nazar ile Gülen ilişkisini bir roportajında reddediyordu. Ona göre Alparslan Türkeş’den, Cemal Madanoğlu’na dönemin en kudretli kişilerinin kapısını aşındırdığı Ruzi Nazar’ın sıradan bir vaiz ile ilişkisi olmazdı.

RUSYA VE ORTA ASYA’DAKİ GÜLEN OKULLARI

Ancak özellikle Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra Orta Asya ülkelerine doksanlardan sonra yapılan bir çok operasyonda artık Ruzi Nazar, Enver Altaylı isimleri birlikte anılıyordu. Yine Ruzi Nazar’ın o günkü Batı Almanya’nın başkenti Bonn’da CIA şefliği yaparken Altaylı da aynı şehirde MHP görevlisi olarak bulunuyordu. Yine bu dönemde Batı Alman İstihbaratı ile olan ilişkileri Türkeş’e gönderdiği raporlarda görülüyor. Bu dönem aynı zamanda Fethullah Gülen okullarının da Orta Asya’da bir anda yayıldığı dönemdi. Ancak bu maceranın çok uzun sürdüğü söylenemez. Rusya’nın kendini toparlamaya başlamasından sonra yaptığı ilk işlerden birisi bu okulları CIA ile bağlantılı olduğu gerekçesi ile kapatması oldu.

Enver Altaylı, Fethullah Gülen’in buradaki rolünü kendisi ile çok sonraları 13 Mayıs 2013’de Zaman gazetesinde yapılan bir röportajda şöyle anlatıyordu: “Fethullah Hocaefendi bütün insanlığın derdine derman olabilecek bir reçete sunuyor. Özünde, aşk, sevgi, üstün ahlak olan bir reçete. Türk jeopolitiğinin içini dolduracak insan Hocaefendi. İslam’ın ilk döneminde sevgili Peygamberimiz’in (SAV), tasvir, tasavvur ve inşa ettiği yeni insan nasıl ki muazzam bir medeniyet kurdu ise, Fethullah Hocaefendi’nin tahayyül ettiği, inşasına çalıştığı ‘yeni nesil’ bu jeopolitiğin içini dolduracak insandır.”

GÜLEN’İN ÖZBEK DOSTU

Ama bugün Enver Altaylı’nın tutuklanmasına alınmasına giden süreç elbette ne Orta Asya’daki okullar ne de ona olan abartılı övgüyle başladı. Aslında her şey 2014 yılı öncesinde Youtube düşen bir telefon kaydı ile başladı.(3) Fethullah Gülen’in en önemli yardımcılarından olduğu öne sürelen Mustafa Özcan ile Gülen arasındaki bu görüşme kaydı, kastedilen simgeleri bilmeyen bizler için çok şey ifade etmiyor. Ancak istihbarata biraz yakın olanlar için her şey çok açıktı. Görüşmede Mustafa Özcan, Gülen’e, Özbek bir dostun uyarısını aktarıyordu. Buna göre doktor Sinan Bey’in şirketinden birileri “oraya gelmişti”. Gülen Almanya mı diye sorunca Mustafa Özcan “Hayır Efendim sizin orayla ilgili. Oranın yetkililerinin dikkatini çekmiş” diyordu. Yani “orası” ABD Pensilvanya idi. Bu durumda bu dikkati gösteren yetkililer CIA oluyordu. Peki CIA’nin Gülen’i uyarmasına aracılık eden bu Özbek dost kimdi. Doktor Sinan Bey’in MİT’in cemaat imamı olduğu iddia edilen Murat Karabulut olduğu biliniyordu. Özbek dost olarak ise akla ailesi Özbekistan doğumlu Enver Altaylı geliyordu.

Enver Altaylı’nın tutuklanmasından sonra çıkan gazete haberlerine bakacak olursak bazı FETÖ’cülerin yurt dışına kaçmasına yardımcı olmuştu. CIA istasyon şefi ile baba oğul ilişkisine sahip, soğuk savaşın en önemli figürlerinden ve Sovyet sonrası Özal, Demirel gibi cumhurbaşkanlarına danışmanlık yapmış Enver Altaylı için yapılıyor bu suçlamalar. Onun tutuklanmasına  giden süreçte yukarıdaki tape belki de çok daha önemli görünüyor. Bilinen 73 yaşında emekli olup anılarını anlatması beklenen bu eski istihbaratçının kariyerini daha sonlandırmadığı. Bundan sonrasını ise eğer hakkında dava açılırsa iddianame ve mahkeme tutanaklarından okumaya devam edeceğiz.

gazeteduvar