Hakan Topkurulu

17 Aralık 2021 günü 12 gün süren görüşmeler sonunda 2022 Merkez Yönetim Bütçe Kanun teklifi kabul edildi. Kabul edilen bütçeye göre; 

Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine 1 trilyon 728 milyar 401 milyon 621 bin TL gider,

Genel bütçenin gelirleri ise; 1 trilyon 448 milyar 944 milyon 742 bin TL olarak kabul edildi. Aradaki fark yaklaşık olarak 250 milyar TL ise borçlanılarak kapatılacaktır. 2022 yılında tahminen cari borca ek 250 milyar TL eklenecektir.


Türkiye’nin en son açıklanan yurt içidışı borç tutarları ise şöyledir;

30 Eylül 2021 tarihi itibarıyla toplam dış borç 453 milyar 463 milyon dolardır. Bu tutar içinde kamu, Merkez Bankası ve özel borçlar, kısa ve uzun vadeli borçlar toplam olarak bulunmaktadır.

24 Aralık 2021 tarihi itibarıyla iç borç miktarıDİBS (Devlet İç Borçlanma Senetleri) toplamı ise piyasa değeri olarak 1 trilyon 500 milyar 644 milyon TL’dır. Bu borca 2021 yılı içinde yukarıda belirttiğim bütçe tahminleri doğrultusunda 250 milyar TL anapara ve faizi eklenecektir.

Türkiye 2018 yılından bu yana, önce Rahip Brunson krizi, 2020 yılı başında ise pandemi ve onun yarattığı kriz ile boğuşmaktadır. 


Sonuç olarak, Türkiye hem yanlış ekonomik uygulamalar sonucu kendi krizi hem de dünyada Atlantik sisteminde yaşanan kriz nedeni ile çifte kriz içinde sarsıntılar yaşamakta, çözüm yolları aramaktadır.

Özellikle çiftçi, artan girdi maliyetleri sonucunda yeniden üretime girmekte tereddüt etmektedir. Üretimde toprağa verilmesi gereken gübrenin ancak yarısını yada daha azını vererek üretim yapma tercihi ile karşı karşıyadır. Eğer gereğinden az gübre ve tarım ilacı uygulaması olursa bunun gerçek maliyeti toplumda çok yüksek olacaktır. Tarım gelir hedefli, kar amaçlı bir sektör değildir. Stratejik, güvenlik sorunu olabilecek derecede önemli bir sektördür. Onun için yukarıda saydığım borçlulukla ilgili, özellikle tarım ve buna bağlı olarak güvenlik, sağlık, enerji ve eğitim konusunda çok kısa zamanlı önlem alınması gerekmektedir.


Vatan Partisi bu konularda acil olarak harekete geçilmesi gerektiğini sürekli olarak dillendirmekte ve uyarılarda bulunmaktadır. Yukarıda saydığım konulara fon bulunması, ayrıca Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yatırımlara başlayıp tamamlaması için gereken fonlar konusunda 3 öneride bulunmaktadır. 

1 Pandemi döneminde dahi yüksek karlar elde eden, öncelikli olarak bankalar ve diğer kurumlar vergisi mükellefi büyük şirketlerden alınan kurumlar vergisi oranını 1 defaya mahsus olmak üzere yüzde 25’den yüzde 40’a çıkartarak 2022 bütçesinde tahminen 182 milyar TL olarak bütçelenen kurumlar vergisi tahakkuk ve tahsilatını, yaklaşık 120 milyar TL arttırarak 300 milyar TL seviyesine çıkarmak rahatlıkla uygulanabilecek bir uygulamadır. Burada KOBİ tanımında bulunan şirketler bu uygulamadan muaf tutulacaktır.


2 Uzun yıllardan bu yana Türkiye’de kazanılan gelirler yurt dışındaki vergi cenneti “ülkelere” kaçırılmaktadır. Bu ülkelerde Türkiye’den kaçırılan, yaklaşık en az 300 milyar dolar ve üstü para bulunduğu konuşulmaktadır. 

18 Mayıs 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı konuşmada “ŞU AN AÇIK VE NET SÖYLÜYORUM, ÜLKEMDEN YURT DIŞINA DÖVİZ KAÇIRANLARLA İLGİLİ ASLA MERHAMETİMİZ OLMAYACAKTIR.” 

Bu yılbaşında, 2008 yılından bu yana sürekli uzatılan bir yasa, yine 6 ay daha, 30 Haziran 2022 tarihine kadar uzatıldı. Bu yasanın adı “Varlık Barışı” bu yasa ile hedeflenen özellikle vergi ödememek için yurt dışına transfer edilen paraların yurt içine tekrar girmesi amaçlanıyor. Ancak kayda değer bir giriş yok. 

Bu paraların sahipleri devlet tarafından biliniyor. Hatta kimin ne kadar parasının olduğu ve hangi vergi cennetinde bulundukları dahi belli. Sadece bir iradenin ortaya çıkıp bunları yurt içine, kazanıldığı topraklara geri dönmesini sağlaması gerekiyor. Bu paralar Vatan Partisi tarafından yurda geri dönmelerini sağlamak için çağrılacak. Vergileri ödenmemişse ödenecek ve sahiplerinin bu paralarla yatırım yapması sağlanacak.

Türkiye’nin dış borçlarının toplamı 453 milyar dolar olduğu düşünülürse, yurt dışına kaçırılan bu paraların neredeyse Türkiye’nin dış borçlarını kapatacak bir tutar olması ayrıca dikkat çekici bir durumdur.


3 Türkiye’de yastık altına kaçar korkusu ile vergilendirilmeyen bir kazanç daha var. Bu kazanç, gerçek kişilerin bankalarda ve yastık altında tuttukları dövizlerin bir yıl boyunca elde edilen kur farkı gelirlerinin vergilendirilmemesi. 

Aslına bakarsanız bu hesapların ticari olan kısmı vergilendiriliyor. Şirketlerin hesaplarında tuttukları dövizler kur farkı hesaplaması ile vergiye tabi tutuluyor. Şahıs hesapları her nedense bu uygulamanın dışında kalıyor. Sadece bankalardaki hesaplarla ilgili şöyle bir hesap yapalım.

Bankalar ve katılım bankalarının hesaplarında 24 Aralık 2021 tarihi itibarıyla 146 milyar 80 milyon dolar dövizli hesap (DTH) var. 31 Aralık 2020 yılsonu itibarıyla dolar döviz alış kuru 7.3405 TL. 31 Aralık 2021 tarihi itibarıyla dolar döviz alış kuru 12.9775 TL. 146 milyar 80 milyon doların tüm yıl değişmeden kaldığını varsayalım. 

146.080.000.000 * 7.3405 = 1.072.300.240.000 TL yılbaşı itibarıyla TL karşılığı 

146.080.000.000 * 12.9775 = 1.895.753.200.000 TL yılsonu itibarıyla TL karşılığı

1.895.753.200.000

1.072.300.240.000 

823.452.960.000 TOPLAM KUR FARKI 

Uygulanacak ortalama yüzde 20 gelir vergisi 823.452.960.000 * yüzde 20 = 164 milyar 690 milyon TL vergi geliri demektir. 


Burada hesaplama yapılırken küçük hesap sahipleri bu uygulamadan muaf tutulabilir. Ancak yine de 100 milyar TL’nin çok üstünde bir vergi geliri elde edilecektir.

Yukarıda bahsedilen 3 gelir Türkiye’nin halk desteğini de arkasına alacak bir uygulamadır. Halkın ezici çoğunluğunun desteğini alacak bu uygulamalar kısa süre içinde Türkiye’nin önünü açacak kaynağı yaratacaktır.

Türkiye bu uygulamaları en kısa zamanda uygulayacak iktidarı başına getirecektir. Vatan Partisi bu uygulamaları cesaretle ve halkı da arkasına alarak yapabilecek tek partidir.