Koramiral Aydan Erol,  Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı'yken Kardak krizini yönetti. Kararlı tutum aldı. Benzer gerilimler tırmanırken, FETÖ’cü hakim ve savcıların başlattığı dava sonucu hapsedildi. Hapishanede kanseri nüksetti. Şimdi her gün hastaneye gidip geliyor...

KAAN ARSLAN

FETÖ’cü hakim ve savcıların başlattığı 28 Şubat Davasında hapis cezası alan eski Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı emekli Koramiral Aydan Erol kansere yakalandı. Erol’un son durumuna ilişkin Aydınlık’a açıklamada bulunan Avukat Fethi Öztürk, Amiral Erol’un her gün hastaneye gidip geldiği ve bu sürecin onun için çok yorucu olduğunu söyledi. Öztürk, cezanın infazına ara verilmesi için başvuruda bulunacaklarını belirtirken emekli Tümamiral Deniz Kutluk da Erol’un vatan ve millet adına yaptıklarının karşılığının bu olmaması gerektiğini söyledi.

28 Şubat Davasında aldığı hapis cezası nedeniyle 392 gündür Marmara (Silivri) Cezaevinde olan emekli Koramiral Aydan Erol’a ağız içi kanser teşhisi konuldu. 7 hafta boyunca her gün cezaevinden hastaneye gidecek olan Erol’un tedavisi Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde yapılıyor. Erol, Aralık 1995Ocak 1996 arasında Türkiye ile Yunanistan’ı karşı karşıya getiren Ege Denizindeki Kardak Kayalığı krizinin kahramanlarındandı.

Amiralin durumuna ilişkin Aydınlık’a açıklama yapan Avukat Fethi Öztürk ve emekli Tümamiral Deniz Kutluk, Amiral Aydan Erol’un cezaevi koşullarında tedavisinin devam edemeyeceğini, cezasının infazına ara verilmesi gerektiğini vurguladılar.

‘HAPİSHANE KOŞULLARINDA NÜKSETTİ’

Amiral Erol’un avukatı Fethi Öztürk, komutanın daha önce de benzer bir hastalık dolayısıyla ameliyat olduğunu, hastalığın hapishane koşullarında nüksettiğini kaydetti. Amiral Erol’un kalp ve prostat rahatsızlıklarının da olduğunu belirten Öztürk şöyle konuştu:

“Şu anda Çam ve Sakura Hastanesi’nde radyoterapi tedavisi görüyor. Her gün Silivri yeni adıyla Marmara Cezaevi’nden hastaneye götürüyorlar. Yaklaşık 7 hafta sürecek bir tedavi görülüyor. Sonra hastalığın gelişimine göre karar verilecek. Konuyla ilgili olarak İstanbul’daki arkadaşlarımızla raporlar çıktıktan sonra ya İstanbul’da hastaneye yatırılması ya da infaza ara verilmek suretiyle evden gidip gelmesi için başvuruda bulunacağız. Yasal olarak böyle bir hakkımız var. Ancak bulunulan şartlarda cezaevinde malum hijyen koşulları ve bu tedavilerin tabi sonucu vücudun bağışıklık sisteminin ciddi derecede düşmesi sebebiyle bu sürecin sağlıklı yürütülemeyeceği aşikar. Bir de hastalık ağız içi kanseri, yanakta. Daha evvel ilk tutukluluk döneminden sonraki ara dönemde bu teşhis konulmuştu. Ameliyat edilmişti fakat hapishane koşullarında yeniden nüksetti. Bunun yanında ayrıca kalp ve prostat da var. Ayrıca guatrla ilgili de sorunları var. Dolayısıyla cezaevi şartları altında durumunu sürdürmesi zor. Ayrıca bu hastalık ağızla ilgili, özel beslenme gerektiriyor. Geçen sene eylülde infaza ara verilmesini istemiştik. Fakat kabul edilmedi. Herhangi bir cevap almadık dilekçelerimize. O nedenle hastaneye gönderildiğini ve bazı muayenelerin yapıldığını biliyoruz. Korktuğumuz başımıza geldi, şimdi tedavi sürüyor.

Deniz Kutluk

‘DAVANIN SAVCI VE HAKİMİ İHRAÇ EDİLDİ’

“Bu uygulamalar şunu gösterdi: Bu iş bir bakıma işkenceye dönüştü. Çünkü cezaevi koşullarda 80 yaşını geçmiş insanların bu cezaları çekmesi işkencedir. Hükümetin veya yönetenlerin bir an evvel infaz kanunuyla ilgili tedbir almaları ve bu işi daha sağlıklı götürebilecek uygulamaları gündeme getirmesi gerekir. Zaten bu davalar siyasi davalardır. Hele bu davada suç yok. Bir sürü uydurma delillerle FETÖ’cü Mustafa Bilgili tezgahladı. Yine Kozmik Oda meselesinden bildiğimiz FETÖ’cü savcı 17 yıl hapis cezası aldı ve şu an hapiste. Bu davada yer alan diğer savcılar ve hakimlerin birkaçı hariç tamamı meslekten ihraç edilmiş durumda. Yapılan işler Anayasa’ya aykırı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de aykırı. Müvekkilim Aydan Erol Amiralin sağlığına kavuşmasını istiyorum ama bu şartlarda çok zor.

ÇEVİK BİR TAHLİYE EDİLMİŞTİ

“Aynı davada yer alan Çevik Bir Paşa, alzaymır gerekçesiyle tahliye edildi. Çünkü bakımı mümkün değildi. Cezaevindeki diğer komutanlarımızın da benzer durumları var. Onlar için de çok geç olmadan evden hapis sistemine dönülebilir. Amiralimizin hastaneye gidiş gelişi 4 saat sürüyor. Bir de hastanede bekleme süresi oluyor. Bu süreç de çok yoruyor. Hastanenin rapor vermesini bekliyoruz. O doğrultuda evde veya hastanede tedavi için başvuruda bulunacağız.”

‘DENİZ KUVVETLERİNİN BAŞARILI KOMUTANI’

Tümamiral Deniz Kutluk, Amiral Aydan Erol’un Deniz Kuvvetlerine büyük katkıları olmuş başarılı bir komutan olduğunu söyledi. Erol’un Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı olduğu dönemde yaşanan Kardak krizinde Türkiye’nin kararlı bir tutum gösterdiğini belirten Kutluk şunları ifade etti:

“Aydan Paşa’nın içinde bulunduğu durum son derece vefasızlık örneği. Sağlığı itibariyle de son derece üzücü. İçinde bulunduğu durumda, özgürlüğünün elinden alındığı koşullarda bu hastalığın ilerlediği anlaşılıyor. Buna gerek tekrar yargılanma gerekse infaz yasasının esnek maddeleri kapsamında bir çare bulunmasında adalet mekanizmasının bir görevi olması gerektiğini düşünüyorum. Aydan Amiral, sadece Kardak krizinde değil önceki görevlerinde de son derece başarılı olmuş, parlak bir komutandır. Deniz Kuvvetlerine çok büyük katkılarda bulunmuştur, personel yetiştirmiştir, gemilerin tedarik edilmesinde rolleri olmuştur. Pek çok harekatın yönetilmesinde önemli görevler üstlenmiştir. Özetle dört dörtlük bir komutandır. Maruz kaldığı bu durum, vatan ve millet için yaptığı işler doğrultusunda hiç de karşılığı olmayan şeylerdir.

“Kardak krizi, Figen Akat isimli bir geminin karaya oturmasıyla başlayan olayların devam etmesiyle iki tarafı çatışma eşiğine getirmiştir. Türkiye bu krizde savaş noktasına hazırlıklarını tamamlamış idi. Hatta savaşın çıktığını bile teorik olarak kabul etmemiz mümkündür. Fakat sonra bu karar geri alındı. Ege’de Kardak benzeri 152 tane daha ada, adacık ve kaya var. Bunlar hem Lozan’da Yunanistan’a verilmemiş coğrafi yapılar. Hem de Yunanistan burada kendi bildiğine işler yaparak, uluslararası hukukta avantajlı bir zemin oluşturmak için devlet uygulamaları yapmaktadır. Bu adaların hukuki statüsü Türkiye ve Yunanistan arasında müzakere edilebilir durumdadır. Bu 152 ada, adacık Türkiye için vazgeçilemez önemdedir. Çünkü Türkiye’nin Ege kıyılarında sahip olduğu karasuları kadar hatta ötesinde sadece bu adalardan kaynaklanan karasuları da oluşmaktadır. Türkiye bu noktada savaşı göze alacağını göstermiştir. Savaşa gerek kalmadan bu meselenin çözülmesi elbette ki istenmektedir. Dışişleri Bakanlığının web sitesinde bu konuda Türkiye’nin politikası açıklanmaktadır. Bu konuda Milli Güvenlik Kurulu kararları da bulunmaktadır. Türkiye’nin sabit esneyemeyecek bir pozisyonu vardır. Ama bu, Yunanistan’ın bu adalarda fiili işler yapmasına engel olamamaktadır. Türkiye prensipte fazlaca konuşmaz gerektiği noktada eylemini yapar. İşlerin o noktaya sürüklenmemesi aklın yoludur. Bunu Kıbrıs Harekatındaki dersiyle Yunanistan’ın alması gerekir. Adayı elde ederim, Türkiye’de sessiz kalır diye darbe için Samson’u öne süren Yunanistan 5 gün içinde adaya askeri olarak müdahale eden Türkiye’ye karşı büyük hesap hatası içinde olduğunu anladı ama geç olmuştu.  Bu ve benzeri durumlar tekrarlanabilir Ege’de de. Yunanistan’ın itidalli yaklaşması ve başkasının egemen olduğu alandan geri çekilmesi icap eder. Geri çekilmez de bu iş ‘Bir gece ansızın gelebilirim’e dönerse burada Yunanistan’ın da yapacağı bir şey olmaz. Adalar bir gecede gerçek sahibine geri döner. Dış politika akıl işidir, öyle de kalmalıdır; uzun vadeli ve devletin bekası için çıkarlarını koruyan kollayan…”

KARDAK’TA NE OLDU?

25 Aralık 1995 ile 30 Ocak 1996 tarihleri arasında Türkiye ile Yunanistan’ı karşı karşıya getiren kriz, Figen Akat isimli kargo gemisinin Kardak Kayalıklarına oturmasıyla başladı. Koramiral Aydan Erol’un Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı olduğu dönemde meydana gelen olayda söz konusu gemi, Yunan tarafının yardım taleplerini “Burası Türk karasuları” diyerek reddetti. Olay üzerine başlayan gerginlik, Türk SAT komandolarının düzenlediği operasyonla sona erdi. Komandolar 30 Ocak gecesi adaya çıkarak Yunan bayraklarını indirip yerine Türk bayrağını diktiler.

YARGILAMA HUKUKSUZ

FETÖ’nün başlattığı kumpas davalarında yargılananların talepleriyle davalar yeniden görülmüştü. Yine FETÖ’cü savcı ve hakimler tarafından başlatılan 28 Şubat Davasında, davanın hakim ve savcıları FETÖ üyeliğinden ihraç edilip hapis cezası almalarına rağmen yeniden yargılama yapılmaksızın komutanların hapis cezaları infaz edildi. Ayrıca yasa gereği Kuvvet Komutanlığı yapmış subayların sadece Yüce Divanda yargılaması yapılabiliyor. Fakat davada ceza alan eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ahmet Çörekçi, yerel mahkemenin verdiği kararla ceza aldı. Ergenekon tertibinde yargılanan eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ hakkındaki kararı Yargıtay 16. Ceza Dairesi, “Sadece Yüce Divanda yargılanabilir” ilkesi gereği bozmuştu.

Aydınlık