Son dünya şampiyonu Çin'i hiç set vermeden deviren ve gurur kaynağımız olan Milli takımımızın kaptanı Eda Erdem Dündar, Yugoslav göçmeni bir ailenin altıncı çocuğu olarak 1987’de doğdu, Bayrampaşa’da büyüdü. Maçların şifreli kanalda yayımlandığı günlerde, akrabaların evine gidiliyor, cümbür cemaat Fenerbahçe’nin maçları izleniyordu. Sokaktan eve dönmeyen, futbol oynamayı çok seven ama basketbolcu olmak isteyen bir çocuktu. 13 yaşındayken beden eğitimi öğretmeninin “Voleybolu denemek ister misin” sorusuyla hayatının değişeceğinden de bihaberdi.

24 Aralık 2000’de, Beşiktaş JK altyapısında ilk idmanına gitti. Pek çok genç kızın aksine, ailesini ikna etmesi gerekmemişti. Güzel bir aktivite bulduğunu düşünüyordu, herhangi bir hedefi ya da hayali yoktu. Ama zamanla yeteneğini fark etti. 2005’te Milli Takım’a seçildi; 2008’de de Beşiktaş’tan Fenerbahçe’ye transfer oldu.Eda Erdem Dündar, 2013’te yaşadığı bir sakatlık dışında hep sahada, hep oyundaydı. Altı ay evde yatmak zorunda kaldığı o dönem, takım arkadaşlarını televizyondan izledi. Hayata tozpembe bakarken gerçek dünyayla tanışmıştı. Hemen silkelendi: “Yıllarımı buna verdiysem devam etmeliyim dedim, içimden savaşçı bir Amazon kadını çıkardım.”
Başarınızı değil, şortunuzun boyunu konuşanlara ne söylemek istersiniz?

Herkes her şeyi konuşuyor. Önemsemiyorum. “Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” diyen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde, ülkemizi gururlandırmaya ve güçlü Türk kadınını temsil etmeye devam edeceğim.