Türk Eczacıları Birliği’nin (TEB), Sağlık İlaç ve Eczacılık İstatistikleri Yıllığı 2018’e göre Türkiye’de 34 bin 870 eczacı var. 5 bin 655’i çalışmıyor. TEB’e üye her altı eczacıdan bir işsiz.
Serbest eczacılar, zorunlu olarak TEB’e üye. Kamu ya da diğer alanlarda çalışanlarla işsiz eczacıların üyeliği zorunlu değil. Üye olmayanlar da düşünüldüğünde işsiz eczacı sayısının çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor. TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, “Yeni fakültelerin açılmaması gerekiyor. Eczacılık fakültelerine taban puan uygulaması getirilmesi de elzem. Öte yandan öğretim elemanı yetersiz olan fakültelerin kapatılması, sanayi ya da üniversite iş birliğiyle ArGe merkezlerine dönüştürülmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi.
Türkiye’de eczane sahibi sayısı 25 bin 896. Hastane içi ve hastane dışı TEB’e kayıtlı bin 291 eczacı var. Kamu ve özel sektörde akademisyen olan eczacılık fakültesi mezunu kişi sayısı 268. Bunlarla birlikte depo mesul müdürü, eczane mesul müdürü, ikinci eczacı, yardımcı eczacı, özel hastane eczacısı, özel sektör eczacısı olmak üzere toplam çalışan sayısı 29 bin 215. TEB’e kayıtlı çalışmayan eczacı sayısı ise 5 bin 655.
EĞİTİMDE NİTELİKSİZLEŞME
Türkiye’de 29 tanesi devlet, 15’i vakıf üniversitesi olmak üzere 44 eczacılık fakültesi bulunuyor. Bunlardan 33’ü öğrenci alıyor. Eczacılık fakültelerinden her yıl iki bin öğrenci mezun oluyor. TEB Başkanı Eczacı Erdoğan Çolak, Aydınlık’a yaptığı açıklamada eczacıların, eğitimlerinin niteliksizleşmesi ve istihdam sorunu ile karşı karşıya kalma tehlikesi ile karşı karşıya olduklarına dikkat çekti. Erdoğan Çolak şöyle konuştu: “Eczacılık mesleği yalnızca serbest eczacılık olarak düşünülmemeli. Kamuda, sanayide, akademide çalışan eczacılarımız da var. Eczacılık işgücünün sürdürülebilir olması için eczacı istihdamının rasyonel planlanması, eczacılık uygulama alanlarının genişletilmesi, ilacın üretiminden başlayarak tüm süreçlerinde eczacının etkin olarak yer alması gerekiyor. Kamunun eczacı alımının yeterli düzeyde olduğunu düşünmüyoruz. Kamuya da büyük sorumluluklar düşüyor.”
Eczacılık işgücü sürdürülebilirliğinin, ekonomik politikalarla yakından ilgili olduğunu dile getiren Erdoğan Çolak şöyle devam etti: “Ekonomik politikaların eczacıların mesleklerini yapması noktasında sınırlayıcı olmaması gerekiyor. Örneğin ilaç fiyatları için her yıl sabit bir kur oranı belirleniyor. Ve bu kur, Avrupa Birliği’nin en ucuz beş ülkesinden daha ucuz olacak şekilde belirleniyor. Enflasyon rakamlarında yaşanan artış ya da döviz kurundaki dalgalanmalar ise eczane ekonomilerini zora sokuyor. İlaç firmalarının ilacı piyasaya kısıtlı bir şekilde vermesine sebep oluyor.”
Milli ilaç sanayi kurulmalı
“Eczacıların işsiz olmasının temel nedeni ihtiyaç fazlası eczacılık fakülteleri. Pek çok yere açılıyor ama ne öğretim üyesi ne düzgün bir binası var. Başka kentlerden öğretim üyesi bulmaya çalışıyorlar. Bu okullarda okuyan öğrenciler de iyi bir eğitim alamıyor. Bunun için ihtiyaç fazlası olan eczacılık fakülteleri kapatılmalı ve ArGe merkezlerine dönüştürülmeli. Eczacılar, dışa bağımlı ilaç sanayi nedeniyle de işsiz. İlaç tıpkı silah gibi stratejik bir üründür, savaş anında olmazsa halk sağlığı tehlikeye girer. Milli ilaç sanayi bir an önce kurulmalı. Eczacılar burada çalışmalı. Kamuda, hastanelerde yeterli sayıda eczacı yok. Avrupa’da yataklı hastaları doktor, hemşire ve eczacı birlikte kontrol eder. Eczacı sağlık ekibi içindedir. Hastaların tek tek ziyaretinde bulunur. Doktor teşhisini koyar ilacı yazar, kullanılmasından yan etkilerine kadar takibini eczacı yapar.”
Aydınlık