Cumhurbaşkanı’nın konuşmasının tarihi önemde olduğunu vurgulayan Perinçek, “Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını büyük bir heyecanla izledim. Bu tarihi ve devrimci bir konuşmadır. Türkiye tarihinde son derece önemli, yeni bir dönemin açıldığının göstergesi. Cumhurbaşkanı istihdam ve üretim odaklı bir çözümü Türkiye’nin önüne koydu. Yani sadaka odaklı değil. Ekonomimizin karşılaştığı derin kriz sonunda iki tane çözüm gündeme geliyor. Birisi Vatan Partisi’nin istihdam ve üretim odaklı çözümü. Bütün üretim çarkları devam etsin, iflasları önleyelim kimse işsiz kalmasın kimseye, sokağa atmayalım. Bunun karşısında İyi Parti ve CHP, HDP’nin  çözümü yani Amerika güdümlü muhalefetin çözümü. Ona bin TL verelim ona iki bin TL verelim yani sadaka odaklı çözüm. Sonuç itibariyle üretim çarkını çevirmediğiniz zaman ekonomi çöker, herkes işinden olur. Bu sefer siz herkese tazminat ödeyeceğiz diye uğraşırsınız, onu da ödeyemezsiniz. O bakımdan kamu kaynaklarını nasıl kullanacağız sorusu ile karşı karşıyayız. Bu soruya CHPİyi PartiSP sadaka odaklı bir cevap veriyor. Bunun karşısında Sayın Cumhurbaşkanımız, Vatan Partisi’nin istihdam ve üretim odaklı çözümünü açıkladı.” dedi.

Cumhurbaşkanı’nın konuşmasında Tekalifi Milliye vurgusu yapmasını ve buradan güç aldığından bahsetmesini memnuniyetle karşıladığını söyleyen Perinçek, “Sayın Cumhurbaşkanımız dünkü Aydınlık’ın manşetinde yer alan, aynı zamanda benim de imzamı taşıyan yazıda geçen Tekalifi Milliye emirleri ruhunu bugün gündeme getirdi. Tekalifi Milliye emirlerini özetleyen metni aynı Aydınlık’ta yer aldığı özeti ile verdi. Bu da bugün Türk Milleti’nin, Türkiye’nin milli güçlerinin nasıl el ele verdiğini gösteren, üretilen çözümlerin de her türlü kompleksten uzak olarak benimsendiğini gösteren erdemli bir davranış. O bakımdan da çok çok önemli. Bu bakımdan da Tekalifi Milliye ile ilgili yapılan eleştiriler de son derece yersiz. Ben okuyorum o emirleri. Yılmaz Özdil'in cumhuriyet gazetesinin eleştirilerini. İşgal altında alınır diyorlar o kararlar. Bu bakış açısı son derece yanlış. Evet savaş yok doğru ama bakın köyler karantina altında, halkımız can tehdidi ile karşı karşıya. İstiklal savaşı sırasında can kaybı 24 bin bunun içinde İstiklal mahkemeleri tarafından cezalandırılanlar da var. Şimdi bugün karşılaştığımız koronavirüs tehdidi ile 24 bin canımızdan daha fazla insanımızın canına mal olma tehlikesi söz konusu. Bunun için karşılaştığımız tehdidi hafife almak, sorumsuz davranmak son derece yanlış. Bugün karşılaştığımız tehdide ancak devrimci yanıtlar verebiliriz. Başka çaresi yok.” diye konuştu.

Sistem içerisindeki çözümlerin tükendiğini ifade eden Üretim Ekonomisine vurgu yaptı. Perinçek, “Sadaka ile karşılaştığımız sorunu çözmek mümkün değil. Çünkü sadakayı vereceğiniz kaynak nerede? Onu da ancak üretimle yatırımla mevcut çarkı devam ettirerek yaratabilirsiniz. Onun için üretim ve istihdam odaklı çözüm geçerlidir. Bugün Tarım Bakanlığının ilan ettiği Tarıma Destek Programı da çok önemli. Bütün tarım topraklarının ekmeye biçmeye üretime açan bir paket getirdiler. Tohumda yüzde 75’lik destek sağladılar çiftçimize. Çok doğru ve önemli. Böylece Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda aç kalmaması, gıda güvenliğinin sağlanması, tarım üretimindeki ciddi bir artışla ihracat olanaklarımızın da büyütülmesi gündemli. Yani burada sadaka vermiyor çiftçiye tohum veriyor. Tohum ne demek? üreteceksin, ürün kaldıracaksın demek. Üretim odaklı ekonomi anlayışı tarımda da geçerli oluyor. Tabi tarihsel olarak da Mustafa Kemal Atatürk’ün o devrimci tavrı, yani halkın fedakarlığına dayanan, halkın vericiliğine dayanan çözüm Türkiye’nin gündemindedir. Yoksa devletin böyle bol keseden dağıttığı bir çözüm hayalidir gerçekçi değildir, mümkün değildir. Çünkü devletin kaynak yaratması lazım. Devlet de kaynağı nereden yaratacak sonuç itibariyle Türkiye’nin birikimi içerisindeki tasarruf oranını arttırarak ve bunu yatırıma yönelterek başaracak. O bakımdan önümüzdeki dönemin ilkesi halka dayanan fedakarlıkla üretim potansiyelimizin büyütülmesi ve büyüyen üretim ve artan istihdam ile emek seferberliği ile kaldırdığımız ürünlerin Türkiye’nin temel ihtiyaçları için dağıtılmasıdır. Orada da Vatan Partisi’nin 4 maddelik Millî Direnme Ekonomisi gündemdedir. İşte görüyoruz hükümetin de adım adım bu yönde kararlar verdiğini. Birincisi gıda güvenliği; tarımda alınan devrimci kararlar buna yöneliktir. İkincisi sağlık güvenliği; bu artık ikinci sıraya geçti. Bütün milletin sağlığı ve Mehmetçiğin sağlığı. Üçüncüsü güvenliğimizin güvenliği; yani asker ve polis teşkilatımızın güvenliği. Dördüncüsü Milli Eğitimin güvenliği.

Tabi mevcut kaynaklar dahil yeni yaratılacak kaynakların nasıl değerlendirileceği bu 4 madde bize gösteriyor. Burada da Sayın Cumhurbaşkanımızın ve hükümetin Vatan Partisi ile uyumlu paralel programlar açıklamaya başladığını görüyoruz. Bunu Türkiye için bir müjde olarak ve çok hızlı bir gelişme olarak tespit edebiliriz. Bundan memnuniyet duyuyoruz.” dedi.

Bütün milleti dayanışma duyguları ile birleştirmemiz lazım diyen Perinçek, “Dayanışma ile alay eden dayanışmaya karşı bozguncu tavır alanlar bizden değildir. Çünkü Türkiye buradan dayanışma ile çıkacak. Millî Dayanışma Kampanyası ile hedeflenen esas mesele para toplamak değil. En başta o kültürü milletimizin dayanışma kültürünü el birliği güç birliği omuz omuza vermek ,komşumuzla, akrabamızla, kandaşımızla, okuldaşımızla hepsiyle el ele verme kültürünü ayağa kaldırmamız lazım. Her şeyin başı budur. Sonuç itibariyle insanla çözeceğiz bütün sorunları. İnsan kaynaklarımızın ayağa kaldırılması lazım. İnsanın yalnız karnının doyurulması yetmez ayakta durması için beyninin, ruhunun ve yüreğinin de dolu dolu olması lazım. Bu da bizim Orta Asya’dan gelen Milli dayanışma kültürümüzdür. Anadolu’da kökleri olan milli dayanışma kültürümüzdür. Onu da Tekalifi Milliye emirleri ile tarihimizden güç alarak gündeme getirildiğini görüyoruz. O bakımdan Cumhurbaşkanımızın bu konuşması son derece tarihi değeri olan bir konuşmadır ve devrimci bir konuşmadır. Ancak devrim kavramıyla açıklanacak bir konuşmadır. O yüzden Vatan Partisi olarak kendimize olan güvenimiz güçlendi. Türkiye’nin önündeki süreçleri doğru gördüğümüz için doğru çözümler ürettiğimiz için ve çözümler etrafında milletimizin büyük güçlerinin birleştiği için bu konuşma çok mutlu etti. “diye konuştu.

Bu süreçten Devlet ve Millet Birliği ile çıkılacağını dile getiren Perinçek, “Devleti ve milleti karşı karşıya getiren bozguncu tavırlara kesinlikle izin vermeyeceğiz. Türkiye’nin önünde yeni bir ufuk var. Ama Cumhurbaşkanımız aynı zamanda dünyanın da önünde devrimci gelişmeler olduğuna işaret etti. Emperyalist sistemi tam göbeğinden vurdu eleştirdi .Başka milletlerin refahını gasp ederek kendileri için zenginlik yaratanların devri geçmiştir dedi. Bu çok önemli. Bunu biz kısaca şöyle söyleyebiliriz; O emperyalist sistemin küreselleşme devri bitmiştir. Yani Amerika’nın dünyanın efendisi olduğu dünyada hükümranlığın Amerika’ya ait olduğu başka milletlerin kaynaklarına dolar saltanatıyla ve silah yoluyla el koyma döneminin geride kaldığı Cumhurbaşkanı tarafından da ifade edildi. Bunu da önemle kayıt ediyorum.” dedi 

Yalnız Türkiye değil Dünya çok büyük köklü değişikliklerin eşiğinde olduğunu söyleyen Perinçek, Dünya Asya Çağı’na girmiştir dedi. Perinçek “Küreselleşme bitmiştir, arkada kalmıştır. Emperyalist mafya sisteminin çıkarcılığı gözü dönmüşlüğü artık geçerli değildir. Dünya Asya çağına girmiştir. Batının dünyaya hükmettiği dönemler arkada kalmıştır. Asya’dan yükselen uygarlıkta paylaşmacılıktır, kamuculuktur, halkçılıktır, millî bağımsızlıktır, başı dik yaşamaktır. Bu bakımdan dünya artık yeni bir döneme girmektedir. Bunun işaretlerini de Sayın Cumhurbaşkanı konuşmasında gördük. Kendisini kutluyoruz. Vatan Partisi olarak da içine girdiğimiz dönemden büyük bir güvenle çıkıyoruz.” dedi.

Aynı gemideyiz siyasetinin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha kanıtlandığını söyleyen Perinçek, “Bugün aynı gemide olmayanların Amerika gemisinde oldukları da artık açıkça ortadadır. Yani aynı gemideyiz siyasetine karşı çıkmak Amerika gemisinde olmanın bir ilanıdır. Bugün Amerikan emperyalizmi ile Türk Milleti, Türk Devleti arasındaki çelişme bütün açıklığı ile ortada. Türkiye buradan özgüvenle milli kaynaklarını seferber ederek, halkın fedakarlığıyla devletin de halkla uyumlu halde çalışması ile çıkacaktır. Tabi burada halkın fedakarlığının yanında devlet yöneticilerinin de bu fedakarlığı paylaşması çok çok önemli. Devlet yöneticilerinin sade yaşaması, devlet bürokrasisinin ve siyasal yöneticilerinin başta Cumhurbaşkanı olmak üzere halkın o sade yaşamını paylaşması böylece memlekette ortak bir manevi hava rüzgarının yerleştirilmesi son derece önemlidir. Burada da esaslı adımların atılmasını bekliyoruz. Atılacağından da eminiz.“ diye konuştu.  

ulusal.com.tr