Terörün ezilmesinden sonra Diyarbakır’da ekonomik kalkınma çalışmaları, kültürel, sanatsal ve sportif çalışmalar artmıştı. Bunlara gençleri bilime yönlendirmeyi amaçlayan çalışmalar da eşlik ediyor.

EKREM DEMİR / DİYARBAKIR

El Cezeri sergisiyle gençlere “Başımıza icat çıkarın” çağrısı yapıldı, 13. yüzyıldaki çizimler ve 25 makine icat edilmesi örnek gösterildi.

Terörün ezilmesinden sonra Diyarbakır’da ekonomik kalkınma çalışmaları, kültürel, sanatsal ve sportif çalışmalar arttı. Bunlara gençleri bilime yönlendirmeyi amaçlayan çalışmalar da eşlik ediyor. Açılan El Cezeri sergisiyle gençlere “Başımıza icat çıkarın” çağrısı yapıldı.
13’üncü yüzyılda yaşamış olan bilim insanı El Cezeri’nin yazdığı Kitabül Hiyel’deki makine çizimleri kullanılarak 25 makine yapıldı. El Cezeri’nin“Olağanüstü Makineleri Sergisi” Keçi Burcunda Diyarbakırlılarla buluşacak. Çalışır durumdaki makinelerden oluşan sergi Diyarbakır’da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da katılımıyla açıldı.
Açılışta konuşan Bakan Soylu, tarihin, medeniyetin ve kültürün bıraktığı miras içerisinde gerçekleşen sergide olduğu için onur duyduğunu söyledi.
Büyük bir medeniyetten geldiklerini belirten Soylu, şöyle konuştu: “Biz büyük bir medeniyetin evlatlarıyız. Bizi kendi medeniyetimizden ayırmak isteyenler ilk önce medeniyetimizi karaladılar. Birliğimizi ve beraberliğimizi ötekileştirmeye ve ötelemeye çalıştılar. Ardından özgüvenimizi almaya çalıştılar. Ama bizim hamurumuz, karakterimiz bu medeniyete güçlü bir şekilde yoğrulmuştur. Piri Reis’ten Harezmi’ye kadar İbni Sina'dan Cezeri’ye kadar hem fennin hem ilmin hem tekniğin hem maneviyatın bütün anlayışını bu medeniyette yoğuran bir güçlü karakterin evlatlarıyız. O gün dünyanın ihtiyacı olduğu için dünyaya verebileceklerini ifade eden bu anlayışı, o gün dünyanın kabul ettiği bu anlayışa bugün de ihtiyaç olduğunu, burada sevgili genç kardeşlerime ifade etmek istiyorum.”

‘BARIŞ VE HUZURDA BİLGİNİN PEŞİNDEN GİDEBİLİRSİNİZ’

İnsanlığa, geleceğe ve geçmişin bıraktığı miraslara sahip çıkabileceğini bilen bir anlayıştan geldiklerini ifade eden Soylu, şunları dile getirdi:
“Ancak barış ve huzurda bilginin peşinden gidebilirsiniz. Ancak barışta insanlığa doğru üretimde bulunabilirsiniz. Aksi takdirde bunu gerçekleştiremezsiniz. Kargaşanın içerisinde öğretemezsiniz. Sabah kalktığınızda endişe içerisinde olursanız bilimden koparsınız, tarihinizden de koparsınız, size bırakılanlardan da koparsınız. Ve size emanet edilenlerden de koparsınız. Biz gençlerimizi de çocuklarımızı da doğruya sevk etmek için elimizden gelen her şeyi yapmayı, kendimize ait sadece bu coğrafyanın bir talimatı değil, insanlığın bir talimatı olarak görüyoruz. Yapacak çok işimiz var.”
Dünyada bir nefret ve düşmanlık oluşturulduğunu kaydeden Soylu, şunları aktardı:
“Bizim yolumuz belli. Yıllar önce bu coğrafyada çizilmiş, bugün kötülük yapmış bir kişi için burada değiliz, tam tersi Artuklu Sarayı'nın Başmühendisi için buradayız. Tarihimize kadar gelmiş ve hepimizi hayran bırakan icatları ortaya koyan bilimin peşinde nelerin olabileceğini yüzyıllar önce gerçekleştirmiş bir ilim insanı için buradayız. Onu anıyoruz. Ona şükranlarımızı ve minnetlerimizi iletiyoruz. Örnek gösteriyoruz. Onun gibi ve ondan daha iyi olmak lazım diye kendi kendimize salık veriyoruz. Ama kötülüğü örnek göstermiyoruz. Yakanları yıkanları örnek göstermiyoruz. Tarihte şehirleri ortadan kaldıranları, kütüphaneleri ortadan kaldıranları, insanları birbirine nefret iklimine ittirenleri örnek göstermiyoruz.”
Cezeri’nin yaptıklarından bütün dünyanın istifade ettiğini vurgulayan Soylu konuşmasını şöyle tamamladı:
“Sadece Cezeri'nin değil, bu coğrafyada yaşayan bizim bütün büyüklerimizin, Yunus Emre’den, Mevlana’ya, İdrisi Bitlis’ten Ahmedi Hani’ye Ahmet Yesevi’ye kadar coğrafyamızın büyüklerini kendimize bir nefes alanı olarak bakabiliyoruz. Onun için. Yapacak çok işimiz var. Cezeri’ye bakıp yapacak işlerimiz konusunda kendimize ölçü biçmeliyiz. Cezeri’ye bakıp sadece kendi coğrafyamızda değil etrafımızdaki coğrafyaya dünyaya bir ölçü ortaya koymalıyız. Sayfalar dolusu, kitaplar dolusu anlatmayacaklarını gençlerimiz gelip burada görecekler. Görmek mi? Gezmek mi? okumak mı? Her birinin kendi ayrı üstünlüğü var ve her birinin kendi ayrı üstünlüğünün lezzetini burada tadacaklar.”
Daha sonra konuşan Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu Diyarbakırlı gençlere seslenerek, “başımıza icat çıkarın” çağrısı yaptı. Vali Karaloğlu, Cezeri’nin Diyarbakır İçkale’de Artuklu Sarayı'nda 26 yıl başmühendislik yaptığını ve bütün icatlarını, deneylerini Diyarbakır’da gerçekleştirdiğini söyledi.
Karaloğlu şöyle konuştu: “800 yıl sonra onun, o gün icat ettiği makinaların burada sergileniyor olması aslında coğrafyaya, medeniyetimizin kodlarına bir mesaj, gençlerimize bir mesaj. Biz diyoruz ki sevgili yavrularımız, sevgili gençlerimiz eğer merak ederseniz, eğer denemekten bıkmazsanız sizde yeni Cezeriler olabilirsiniz. Ne olur merak edin, başımıza icat çıkarın. Biz sizin başımıza icat çıkarmanızı istiyoruz. İnşallah sergimiz Diyarbakır’da başlayan yeni dirilişe yeni uyanışa bilimsel açıdan katkı versin diye temenni ediyoruz.”
İstanbul Cezeri Müzesi Genel Müdür Yardımcısı Nisanur Çalışkan ise şöyle konuştu: "Rahmetli babam Durmuş Çalışkan, 20 yıl kadar Cezeri'nin kitabından makine ve otomatlarını bir mühendislik yaklaşımıyla yola çıkarak projelendirdi. Bu çalışmaları yaparken İstanbul Cezeri Müzesini kurduk. Ardından onu kaybettik ve vefa borcumuzu yerine getirmemiz gerekiyordu. Tüm projeleri üretilmeye yönelik yeniden ele aldık. Cezeri'nin makine ve otomatlarının yanı sıra Cezeri'nin mekanik prensiplerini çocukların ve yetişkinlerin de anlamasına yönelik tüm temel prensipleri yeniden farklı cihazlarla ürettik. Özellikle çocuklara ilham kaynağı olmasını umuyoruz."

‘CEZERİ’NİN OLAĞANÜSTÜ MAKİNELERİ SERGİSİ’

Sergi hakkında bilgi veren Tarih öğretmeni, rehber Songül Harman serginin esas amacının gençlere ulaşmak olduğunu belirterek şunları söyledi: “El Cezeri Artuklu sarayında yaşamış olan mühendis, Matematikçi ve Fizikçimiz. İslamiyetin altın çağında, 13. Yüzyılda, sergideki eserleri ortaya çıkarmış… Biz de bu sergiyle yeni nesillere bunları anlatıyoruz. Yaşamış olduğu tarihi doku da burası, Artuklu Sarayı… Bütün halkımızı bekliyoruz. Haftanın 7 günü sabah 09.00’dan akşam 18.00’e kadar açık sergimiz. Hem bu tarihi dokuyu hissetsinler hem de ecdadımızın neler başardığını görsünler.
Bizim asıl hedefimiz genç nesillere ulaşmak. O yüzden okullarda, sınıf öğretmenleri vasıtasıyla, servislerle öğrencilerimizi getireceğiz.”
18 Mayıs’a kadar ziyaretçileri ağırlayacak Sergi, Durmuş Çalışkan’ın 15 yılı aşkın çalışmalarının meyvesi olarak dünyada bir ilkin gerçekleştirildiği Cezeri’nin makinelerinin eş ölçekte, aynı malzeme ve teknik ile üretilmesi ile ortaya Cezeri’nin yol göstericiliğinden yola çıkarak yapılmış 25 olağanüstü makineden oluşuyor.
Sergide, Filli Su Saati, Yılan Mekanizması, Kayıkçılı Su Saati Çalgıcı Figürü, Çocuklu Otomatik Lavabo, Tavus Kuşlu Otomatik Lavabo, İçecek Sunan Çocuk Otomatı, Kan Ölçme Otomatı, Dört Sürgülü Kapı Kilidi, Geometrik Çizim Aleti ve Küresi ile Çok Amaçlı Kefe Uygulaması’nın arasında bulunduğu 25 eser ve Türkiye’de yapılıp Cezeri adı verilen ilk uçan araba sergileniyor.
Baykar geliştirdiği Türkiye'nin ilk uçan arabasına "Cezeri" adını verdi, bu araba da sergide sergileniyor.
Bilim ve Ütopya dergisi de geçtiğimiz yıllarda İslamın büyük bilim adamını kapak konusu yaparak gündeme taşımıştı. El Cezeri, 1136 yılında Cizre’nin Tor mahallesinde doğmuştur. Sibernetik alanın kurucusu kabul edilen, fizikçi, robot ve Matrix ustası bilim insanı “İsmail Ebul İz Bin Rezzaz ElCezeri” 1206’te Cizre’de öldü. Lakabını yaşadığı şehirden alan El Cezeri, öğrenimini Camia Medresesi’nde tamamlayarak, fizik ve mekanik alanlarında yoğunlaştı ve pek çok ilke ve buluşa imza attı. Batı literatüründe M.Ö. 300 yıllarında Yunan matematikçi Archytas tarafından buharla çalışan bir güvercin yapılmış olduğu belirtilse de robotikle ilgili bilinen en eski yazılı kayıt, Cezeri’ye âittir. Dünya bilim tarihi açısından bugünkü sibernetik ve robot biliminde çalışmalar yapan ilk bilim insanı olan Cezeri’nin yaptığı otomatik makineler günümüz mekanik ve sibernetik bilimlerinin temel taşlarını 84 oluşturmaktadır. Aydınlık