İslamabad’da yaşayan Volkov, Pakistan liderinin erken seçim hamlesinin Batı'da ve Amerikancı muhalefette şaşkınlık yarattığını söyledi. Volkov, Pakistan'da halkın yüzde 80'inin ABD karşıtı olduğunu söyledi ve ekledi: “Asya yükselirken ABD kampında kalamayız!”

IŞIKGÜN AKFIRAT

Pakistan Başbakanı İmran Han’ın Cumhurbaşkanı Arif Alvi ile birlikte Amerikancı darbe girişimini püskürten meclisi dağıtma ve erken seçim hamlesi, ABD’ye karşı dik duran liderin iktidarını sürdürmesine giden yolu açmış görünüyor. Daha önce görülmeyen bir durum olan ordunun tarafsızlığı, İmran Han ve partisi Pakistan Adalet Hareketi’nin (PTI) lehine bir gelişme oldu. Pakistan’ın Anayasa Mahkemesi hafta başından beri muhalefetin şikayetlerini dinledi. Ancak Cumhurbaşkanı’nın kararı kesin ve AYM’nin olası bir müdahalesi yetki alanını aşmak anlamına geldiğinden süreci tersine çevirecek bir hüküm beklenmiyor.

İslamabad’da yaşayan gazeteci ve dış politika uzmanı Rahim Volkov, Ulusal Kanal’da ‘Gün Ortası’ programında sunucu Seda Anık ve Işıkgün Akfırat’ın sorularını yanıtlayarak Pakistan’daki son gelişmeleri değerlenirdi.

‘KRİZ, RUSYA ZİYARETİYLE BAŞLADI’

  • Pakistan’da son durum nedir? Süreç nereye doğru gidiyor?

Oldukça kritik bir süreçteyiz. Bir anayasal krize doğru ilerliyoruz. İmran Han’ın son büyük mitingde insanlara gösterdiği mektup, ABD’den gelen bir tehditti. Amerikalılar bu tür tehditleri geçmişten beri yapıyordu. Örneğin Benazir Butto ve Navaz Şerif zamanında hükümetimizi belirlemeye çalıştılar. Şimdi de durum oldukça gergin. Büyük muhalefet partileri meclisin dağıtılması kararının büyük bir anayasal çıkmaz yarattığını söylüyorlar. Parlamentodaki ikinci büyük parti olan Müslüman Birliği’nin Başkanı Şahbaz Şerif ve Halk Partisi’nin Başkanı Bilawar Butto, Anayasanın 5. Maddesine dayanarak güvensizlik oylamasının yürürlüğe konulmamasını ve meclisin dağıtılmasının anayasaya aykırı olduğunu ileri sürüyor.

Mevcut kriz, Rusya’nın Ukrayna’ya operasyonu başladıktan hemen sonra İmran Han’ın Moskova’ya gitmesiyle başladı. Bu hamle İmran Han ile ABD’nin askeri müesses nizamı arasında çok büyük bir çatlak yarattı ve İmran Han’ı tehdit etmeye başladılar.

‘ORDU İLK DEFA MÜDAHİL OLMADI’

Pakistan’da siyaset ancak asker dahil olduğunda ilerler. Ordumuz ve istihbaratımız siyasette her daim güçlü olmuştur. Ancak bu defa eşsiz bir şey oldu. Böyle bir şeyi daha önce görmemiştik. Ordunun temsil ettiği müesses nizam bu sefer tarafsız olduğunu ve hiç kimseden, ne İmran Han’dan ne muhalefet liderlerinden yana taraf tutmayacaklarını açıkladı. ‘Siyaseten ne yaparsanız yapın, biz müdahil olmayacağız.’ dediler. Bu muhalefet partileri için çok büyük bir sorun yarattı. Şu anda ‘Meclisin dağıtılmasını kabul etmiyoruz, bu ihanettir. Bu demokrasinin reddedilmesidir.’ diyorlar. Ancak yapabilecekleri bir şey yok. Bu sürecin geleceğiyle ilgili benim değerlendirmem, önümüzdeki 3 ay içinde seçimlerin olacağıdır.

‘MUHALEFET, İMRAN HAN’IN HALK DESTEĞİNDEN KORKTU’

  • Tüm bunlar olup biterken halk sürece nasıl yaklaşıyor? Halkın beklentisi ve talepleri ne?

İmran Han ve partisi şu an halk arasında oldukça popüler durumda. Son üç yılda kötü giden bazı meselelere rağmen halk içindeki desteğini arttırdı. Sloganları her zaman halkçıydı ve insanlar hala en çok İmran Han'ı seviyorlar. Sadece eskiler değil, özellikle de genç kuşaklar.

Bu son hamleyle muhalefet partilerinde büyük bir kafa karışıklığı yarattı ve ‘Size büyük bir sürpriz yaptım.’ dedi.

Muhalefet partileri sahada fazla destekleri olmadığını biliyor. ‘Eğer İmran Han sokaklara giderse, ondan kurtulamayacağız.’ diye düşünüyorlardı. Bu erken seçim yapılırsa İmran Han’ın parlamentoda büyük bir çoğunluk elde etmesi bekleniyor. Muhalefetin korkusu da bu. Bu yüzden güvensizlik oylamasıyla İmran Han’ı devirmek ve bir yıl boyunca ülkeyi geçici hükümetle yönetmek istediler. Ondan sonra seçim sürecini başlatacaklardı. İmran Han bu planı bozdu. Onlara ters köşe yaptı. Anayasanın 5. maddesini kullandı ve güvensizlik oylaması yapılmadı. Cumhurbaşkanına meclisin dağıtılması için mektup yazdı ve meclis dağıldı.

‘AYM’NİN FARKLI BİR KARAR ALMASI BEKLENMİYOR’

  • Gözler Anayasa Mahkemesi’nin vereceği karardaydı. Oradan seçim sürecini durduracak bir karar çıkabilir mi?

Pakistan’da güçler ayrılığı ilkesi katı bir şekilde uygulanır. Yargı, yasama ve yürütme birbirinin yetki alanına girmemeye özen gösterir. Parlamentoda gündeme gelen mektupta muhalefet liderlerinin İmran Han hükümetini devirmek için ABD’yle işbirliği yaptığı yer alıyor. İmran Han da Meclis Başkanı’nın bu durumda anayasanın 5. maddeyi devreye sokmasının meşru olduğunu söyledi. Bu maddeye göre eğer birisi, mevcut hükümeti devirmek için yabancı bir güçle işbirliği yaparsa ülkesine karşı ihanet işlemiş olur. İmran Han da bunu öne sürdü.

Bu noktada AYM’nin yapabileceği fazla bir şey yok. Çünkü eğer müdahale ederse yetkilerini aşmış olacak. Yapabileceği şey en fazla süreci uzatmak olacaktır. Ben parlamentonun işlerine veya Cumhurbaşkanının kararına bir müdahaleye yelteneceğini düşünmüyorum. Daha önce de böyle bir şey yaşanmadı. Sonunda seçimler yapılacaktır.

‘PAKİSTAN HALKIN YÜZDE 80’İ AMERİKANCI SİYASETE KARŞI’

  • İmran Han’ın hedef alınmasındaki en önemli sebep Çin ve Rusya’yla geliştirdiği ilişkilerdi. Halkta bunun karşılığı var mı?

Sokakta yürüyen insanlara sorduğunuzda Amerika’dan nefret ettiklerini görürsünüz. Gallup gibi itibarlı anket şirketlerinin açıkladığı sonuçlarda Pakistan halkının yüzde 80’den fazlasının ABD’ye karşı olduğu görülüyor. Yalnızca siyasi ve askeri elitlerimiz, medya ve bürokrasi içindeki bazı kesimler ABD’den yana. Bu Pakistan’da uzun süredir bir problemdi. Halkın büyük çoğunluğu ABD’den nefret ediyordu ve dış politikamızın Amerikanlaştırılmasına karşıydı. Pervez Müşerref’in başkanlığından beri en önemli sorunlardan bir tanesi. Müşerref ABD’nin ‘terörizme karşı savaşına’ katıldı ve sonuçlarını hep beraber gördük. Her gün bombaların patladığına, terörist saldırıların yapıldığına tanık olduk. Hepsi Amerika tarafından destekleniyordu. Ülkemizi çok ciddi bir güvenlik krizinin eşiğine getirdiler.

İmran Han iktidara geldiğinde dış politikadaki bu Amerikancılığa karşı çok açık bir şekilde karşı çıktı. ABD ve NATO’nun Afganistan’daki müdahalesini, Pakistan’ın ‘teröre karşı savaş’ta ABD’yle saf tutmasını sert bir şekilde eleştirdi. Ve bunu uzun süredir yapıyordu. 2002’den beri dış politikada Amerikancı çizgiden uzaklaşılması gerektiğini savundu.

‘ASYA YÜKSELİRKEN ABD KAMPINDA KALAMAYIZ’

İmran Han iktidara geldiğinde askeri elitlerin kontrol ettiği bu dış politika rotasını değiştirmek için elinden geleni yaptı. Bunu dengelemeye çalıştı. ‘Tüm ülkeler kendi bağımsız, tarafsız dış siyasetini geliştirirken Pakistan neden kendi siyasetlerini uygulamasın?’ diye sordu. Çin ve Rusya’ya gitti, onlarla yakın işbirliği geliştirmeye çalıştı. İmran Han’ın vizyonuna göre Asya’nın yükseldiği bir dönemde Pakistan’ın Amerikan kampından ayrılması gerekiyordu. ‘İki taraf arasında bir seçim yapmamız, herhangi bir kampa katılmamız gerekmiyor.’ dese de Amerikan kampında olmanın ülkeye ekonomi, siyaset ve güvenlik alanında çok fazla zorluk ve tehlik getirdiğine işaret etti. ‘Artık yeter’ dedi ve dış politikayı dengelemeye, bağımsızlaştırmaya çalıştı. Bunun için de Avrasya’nın en büyük ülkeleri olan Rusya ve Çin’e yöneldi. İmran Han’a göre Pakistan’ın geleceği ABD’yle değil, Rusya ve Çin’le beraber. İnsanlar da bu siyasetlere destek verdiği için İmran Han seçimlere giderse yine büyük bir zafer kazanacağını düşünüyor.


Aydınlık