Türkiye'de koronavirüs salgının ardından belediyeler; cadde, sokak ve parklar ile vatandaşların yoğun olarak bulunduğu alanlarda çamaşır suyu ve kimyasal içerikli temizlik maddeleri ile dezenfekte çalışması başlattı. Deterjan ve kimyasal maddelerle açık alanlardaki dezenfeksiyon sırasında doğaya bırakılan kalıntıların çevre ve insan sağlığı için risk oluşturduğu belirtildi. Koronavirüsün dış mekanlarda uzun süre yaşamadığına dikkat çeken uzmanlar, açık alanlarda çok fazla kimyasal madde kullanılarak temizlik yapılması yerine sabun, deterjan ve seyreltilmiş çamaşır suyunun uygun dozlarda kullanılması önerisinde bulundu.

'SOKAKLARI SABUNLA SUYLA YIKAYIN'
Koronavirüsün öksürük ve insan çıkartıları yoluyla bulaştığını ve virüsün dış mekanlarda uzun süre yaşayamadığını söyleyen Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın, dış mekanlarda yapılan dezenfeksiyon işlemlerinde kullanılan kimyasalların toksik özelliği olduğunu ve bunun da doğa, çevre, insan ve hayvan sağlığı ile bitkilere zararı olabileceğini söyledi.

'ÇEVRE VE SAĞLIK SORUNLARI YARATABİLİR'
Dış mekanlarda genel temizlik çalışmalarının yeterli olacağını ve dezenfektan kullanılmasının gerekli olmadığını söyleyen Aydın, "Ağır metal içerebilen kimyasallar doğada birikerek daha büyük çevre ve sağlık sorunları yaratabilir. Koronavirüse karşı açık alan temizliğinde kullanılan hidrojen peroksit maddesinin çevreye ciddi bir zararı yok. Ancak etkisini artırmak için nanoteknolojik endüstriyel çalışmalarla buna gümüş metali (gümüş iyonu) gibi başka kimyasalların karıştırılması risk oluşturur. Belki kendisi doğada bozulabilir ama içindeki diğer kimyasal maddeler birikebilir ve zarar verebilir" dedi.

'HİÇBİR FAYDASI YOK, HATTA ZARARI OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM'
Çevreye zarar vermemesi için kimyasal maddelerin karıştırılmaması ve fazla kullanılmaması gerektiğini belirten Aydın, "Dezenfektanlar yararlı mikroorganizmaları da yok ederek evrendeki biyolojik dönüşümü bozabilir. Dezenfektanları verim almayacağınız ortam ve şekilde kullanarak tüketimlerini artırırsanız, lisanslı ve düzgün üretimi boşa kullanmış oluyorsunuz. Merdiven altı imalatlar artıyor. Hiçbir faydası yok, hatta zararı olabileceğini düşünüyorum. Sokakta, dışarıda, parkta, bahçede bunu kullanmaya hiç gerek yok" diye konuştu.

DOÇ. DR. ALKAN: GEREĞİNDEN FAZLA KULLANMAK RİSKLİ
Karadeniz Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü öğretim üyesi ve Kimyagerler Derneği Karadeniz Şube Başkanı Doç. Dr. Ali Alkan da iç ve dış mekan hijyeni için Dünya Sağlık Örgütü'nün tavsiye ettiği dezenfektanların kullanılmasının doğru olduğunu söyledi. Halk arasında çamaşır suyu olarak bilinen sodyum hipokloritin 50 kat seyreltilerek kullanılmasını öneren Doç. Dr Alkan, "En zararsızı dediğimiz sodyum hipoklorit bile kloramin bileşikleri oluşturabilir. Bunun su ortamlarının ph dengesini bozarak ekolojik dengenin bozulmasında ufak da olsa katkıları var. Bunu kesinlikle inkar edemeyiz. Şu an için göremediğimiz ama etkisini daha sonraki aşamalarda görecek olduğumuz tüm kirleticilerin ulaştığı denizler, göller ve su kaynaklarının kirlenmesinin etkilerini görme ihtimalimiz mümkün. Ümit ediyorum ki, koronavirüs felaketinden çok yakın zamanda sadece ülkemiz değil, tüm insanlık bir şekilde kurtulacak. Fakat doğanın geleceğimiz olduğunu ve geleceğimizi riske atmamamız gerektiğini söylemeliyim. Hijyen bu günler için önemli bir konu fakat gereğinden fazla kullanılan temizlik malzemeleri de yarın karşımıza çevresel riskler olarak çıkacaktır" ifadelerini kullandı.

'DOĞAYA SAYGI DUYMADIK, DOĞA DA BİZE DUYMAYACAK'
Koronavirüs salgınından korunmak için dış mekanlarda yapılan dezenfeksiyon çalışmalarının abartılı bulan Cevat Akbal da, "Çevreyi dezenfeksiyon etmenin bir anlamı yok, kendimizi dezenfeksiyon edelim. Bu virüs taşın üstündeyse her yeri ilaçlamayarak kurtaramayız. Doğaya sahip çıkmak için insanların böyle bir felaket mi yaşaması lazımdı? Doğayla beraber yaşıyoruz. Buna saygı duymuyorsak doğa da bize saygı duymayacak" diye konuştu.

Mesut Taşan ise dış mekanlar dezenfeksiyon edilse de bulaş riskinin her zaman var olacağını ve bunun yerine uzun süreli sokağa çıkma yasağı uygulanması gerektiğini söyledi.