Avukatlık Kanunu'nda yapılması düşünülen değişiklikle ilgili gazetemize değerlendirmelerde bulunan hukukçular, düzenlemenin meslek örgütü ve temsilcileriyle müzakare edilerek yapılmasını istedi

OLCAY KABAKTEPE / ANKARA

Avukatlık Kanununda yapılması düşünülen değişiklik tartışılıyor. Aydınlık’a konuşan Trabzon Barosu Başkanı Sibel Suiçmez, "Teklifi geri çekin, tartışarak, bilimsel şartlarda hazırlanacak yeni Avukatlık Yasasını bu ülkeye birlikte hediye edelim" dedi. Erzincan Barosu Başkanı Adem Aktürk de, 'Çoklu Baro' sisteminin yargı bağımsızlığını zedeleyeceğini söyledi. Giresun Barosu Başkanı Soner Karademir de “Pandemi sonrasında bir araya gelelim, üzerinde tartışalım” önerisinde bulundu. Vatan Partisi MKK Üyesi Av. Zeynep Küçük “Karşılıklı dayatmalar veya inatlaşmalar sorunların çözümünde bir metod olamaz” dedi ve birlikte çözüm bulma çağrısı yaptı.

Avukatlık Kanununda yapılması planlanan değişikliğe ilişkin tartışmalar devam ederken Ak Parti Grup Başkanvekilleri önceki gün Meclis’te CHP, İyi Parti ve HDP'yi ziyaret ederek teklife ilişkin görüşlerini sordu. Diğer yandan teklifin etkileyeceği savunmanın temsilcileri baro başkanları da taleplerini Aydınlık’a verdiği demeçlerle duyurmaya devam ediyor.

'TEKLİFİ BAKAN DA TBB DE BİLMİYOR'

Trabzon Barosu Başkanı Sibel Suiçmez, gündemde yer alan, 'Çoklu Baro' sistemine bütün baroların karşı çıktığını söyledi. Şu anda cezalandırma amaçlı bir yasa teklifi hazırlanması süreci olduğunu kaydeden Suiçmez, şu ifadeleri kullandı: “Bu süreçte hazırlanan teklifi ne Adalet Bakanı, ne Türkiye Barolar Birliği Başkanı biliyor. Hiç kimse bilmeden hazırlanan bu tasarının barolara sorulmadan, hukuk fakültelerinde tartışılmadan tek başına hazırlanma şekli, usulü ve duyduğumuz kadarıyla içeriğine karşıyız. Ayrıca asıl karşı çımamızın nedeni üniter bir devlette 'Çoklu Baro', yargının bağımsızlığını ortadan kaldırır. Bu nedenle, 'Çoklu Baro' sistemine karşı çıktık.”

'GELECEĞİMİZ BİLİNMEZ HALDE'

Koronavirüs salgını sürecinde avukatların da ekonomik sıkıntılar çektiğini, özellikle genç avukatların işyerlerini kapatmak zorunda kaldığını belirten Suiçmez şöyle devam etti: “Avukatlık Yasası'nın değişmesi gerektiğini biz de biliyoruz. Bunu değiştirmek için oturalım, konuşalım, bilimsel tartışmalar yapalım. Sonucunda da güzel, bütüncül bir Avukatlık Yasası hazırlayalım. Bölmek, parçalamak, cezalandırmak için yapılacak bir değişiklik ülkemize fayda getirmez. Teklifi geri çekin, tartışarak, bilimsel şartlarda hazırlanacak yeni Avukatlık Yasasını bu ülkeye birlikte hediye edelim diyoruz. Meclis’e gelerek teklifle ilgili görüşlerimizi tekrarlayacağız. Teklifin gelmemesi için çalışacağız.”

'ZAMANLAMAYI UYGUN BULMUYORUZ'

Erzincan Barosu Başkanı Adem Aktürk de, 'çoklu baro' sistemine karşı olduklarını ifade etti: “Bu sistemin, baroları böleceğini, siyasallaştıracağını, yargının bağımsızlığını zedeleyeceğini düşünüyoruz. Şu dönemde avukatların pek çok sorunu varken, maddimanevi sıkıntıları büyükken Avukatlık Kanunu değişikliği zamanlamasını uygun bulmuyoruz. Hukuken 'çoklu baro' sistemini yanlış buluyorum. 'Çoklu baro' bizim gibi küçük baroları etkilemeyecek. Geçtiğimiz hafta Adalet Bakanının daveti üzerine Ankara'ya gittik, orada olmayan başkanlar da vardı. Bizi ilgilendirmediği halde onların hakkını da savunduk. İzmir Barosu Başkanı ordaydı sadece, ancak Meclis'e üç büyük Baro da gelmedi. Biz onların hakkını da savunduk. Beni ilgilendiren şey, buradaki avukatların maddi durumunu nasıl iyileştiririz, nasıl ek katkı sağlayabiliriz.”

'ÜLKEMİZİN SORUNU BAROLARIN SEÇİMİ DEĞİL'

Giresun Barosu Başkanı Soner Karademir daha önce yaptıkları baro başkanları toplantısını hatırlatarak, "1 Haziran’daki toplantıda 79 baro ve Türkiye Barolar Birliği olarak açıklama yapıp, ülkemizin sorununun baroların seçim sistemi olmadığını, avukatların ciddi ekonomik sıkıntılarının olduğunu söyleyip, çalışmanın durdurulmasını istedik. Ankara’da temaslarımız oldu. Bir ay boyunca diyalog sürecini bekledik. Bu yönde olumlu bir dönüş alamayınca bazı baro başkanları olarak Ankara'ya yürüyüş başlattık. Ankara girişinde insanlık onuruna aykırı muamelelere maruz kaldık" dedi.

'PANDEMİ SONRASI TARTIŞALIM'

'Çoklu baro' sisteminin bu ülkenin üniter yapısının altına dinamik koymaktan başka bir şey olmadığını vurgulayan Karademir şunları söyledi:

“Şu anda Türkiye'nin içinde bulunduğu durumda Türkiye'nin derdi baroların seçim sistemi mi? Bu tasarının şu anda yeri ve zamanı değil. Evet Avukatlık Kanunu'nun değişmesi gerektiğini biz de düşünüyoruz. Ama bu değişiklik 2 haftada, 35 kişinin, 'Ben yaptım oldu' mantığıyla olmaz. 2014'te Türkiye Barolar Birliği bir çalışma yaptı. Bir buçuk yıl sürdü yaklaşık. Bu taslak alınıp güncellenebilir. Bizim talebimiz net. Şu anki çalışma ertelensin. Daha sonra, pandemi sonrasında bir araya gelelim, üzerinde tartışalım Avukatlık Kanunu değişsin. Bizim derdimiz, nüfustan, tapudan alamadığımız belgeler. Dava açarken TC kimlik numarası lazım avukatlara, Nüfus Müdürlüğü vermiyor. Hakim ve savcılara şifreli kapılar yaptılar, birçok adliyede hakim ve savcılara ulaşamıyoruz. Ekonomik kaygılarımız çok yüksek. Bizim derdimiz her gün açılan Hukuk Fakülteleri. Oradan mezun olan gençler ortada kalıyor.”

'HERKES BİR ARAYA GELİR ORTAK NOKTADA BULUŞULUR'

Yozgat Barosu Başkanı Mehmet Şimşek ise şu değerlendirmede bulundu:

"'Çoklu Baro' sistemi dışında içimizde farklı görüşte olan arkadaşlar vardır. Delege yapısının değişmesi, delege yapısında aynı zamanda nispi temsilin olmasını isteyenler var. Barolar, Barolar Birliği, hukukla ilgili kurumlar, akademik çevre, Bakanlık oturulup konuşulur. Mesleğin sadece alternatif Baro gibi sorunları yok. Yargının her alanını memnun edecek bir çalışma yapılsın. Herkes fikrini söyler, ortak bir noktada elbet buluşulur."

'TASLAĞI DEĞİL FEYZİOĞLU'NU PROTESTO EDİYORLAR'

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Ankara’ya giden baroların, “çoklu baroya” karşı yürüyüşü Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’na muhalefet yürüyüşüne dönüştürmelerini eleştirdi.

Ulusal Kanal’da Çıkış Yolu programında 'Çoklu baro' tartışmasıyla ilgili konuşan Perinçek “Nasıl ki çoklu İçişleri Bakanlığı, çoklu Dışişleri Bakanlığı veya çoklu Milli Savunma Bakanlığı olmaz; baro da bir kamu tüzel kişisidir ve çoklu kamu tüzel kişisi olmaz” dedi.

Perinçek, “Çoklu baroya hayır” diyerek Ankara’ya yürüyen baroların temsilcilerinin Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nu hedefe koymalarına dikkat çekti: “Bu yürüyüş güya çoklu baroya karşıydı. En sonunda Metin Feyzioğlu’na karşı yürüyüş haline geldi. Mecliste bu konuyla ilgili mücadele yürüten Feyzioğlu’nu desteklemeleri gerekirdi. Öyle yapmadılar, Feyzioğlu’na sırtlarını döndüler. O zaman amaçlarının çözüm üretmek değil maraza çıkarmak olduğu görüldü.”

'TBB ÖNCÜLÜĞÜNDE KARAR SÜRECİNDE OLMALIYIZ'

Vatan Partisi MKK üyesi ve avukat Zeynep Küçük, sürece ilişkin şu önerilerde bulundu:

“Türkiye’nin demokrasisi yasama, yürütme ve yargı erklerinden oluşan 3'lü sacayağının üstünde yükseliyor. Avukatlık mesleği bu ayakların belki de en güçlüsü olması gereken yargının asli bir unsurudur. Bu bağlamda, diğer meslek örgütlerinden de farklıdır. Bu bağlamda, avukatların mesleki örgütlenmesini, sorumluk ve haklarını konu alan bir düzenleme sırasında sürecin meslek erbabı ile istişare edilerek yönetilmesi doğal ve elzemdir.

“Meslek örgütlerimiz olan barolarımızın, tamamını çatısı altında toplayan Türkiye Barolar Birliğimizin önderliğinde mesleğin sorunları ve geleceği ile ilgili her türlü karar alma sürecinde yer alması bir görev olduğu kadar, temsil ettikleri avukatlara karşı da bir sorumluluklarıdır.

“Aynı şekilde, bu süreci yöneten siyasi iradenin de, meslek erbabını yok sayarak, meslek örgütlenmesi hakkında yasal düzenlemelere gitmesinin gerek uygulamada ve gerekse katılımcı demokrasinin tesisi açısından pek çok sorun yaratacağı açıktır.

“Karşılıklı dayatmalar veya inatlaşmalar sorunların çözümünde bir metod olamaz. Bugüne kadar da olmadı. Barolar Birliğimiz, mesleğimizin sorunlarını çözme konusunda bugüne kadar yürüttüğü çalışmalardaki olgun ve uzlaşmacı tavrıyla pek çok olumlu sonuç elde etti.

“Önümüzdeki sorun da ancak tüm taraflar açısından, kendilerinden beklenen olgunluk ve sorumluluk bilinciyle çözülebilir. Gelin, şimdi, oldu bittiye getirmeden, üzerinde çalışılan taslağı mesleğin erbabı ile paylaşın, herkes Türkiye’nin geleceğinde çok önemli bir rolü olacak bu taslağı görsün, fikirlerini söylesin, birlikte olgunlaştırsın ve sorunları birlikte çözsün. Bu tutumla, milli birliğimiz güçlensin, adalete olan güvenimiz perçinlensin.”


Aydınlık