Bakanlık ve Başbakanlık dönemi Suriye politikası hakkında açıklamalarda bulunan Davutoğlu, olayların Suriye'ye sıçramaması için mücadele ettiklerini iddia etti.

AKP hükümetinin başta Suriye olmak üzere sınır komşularıyla yürüttüğü kötü ilişkilerin mimarlarından Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Suriye politikasını savundu.

Daha önce Beşar Esad yönetiminin aylar içinde yıkılacağını savunan, radikal örgütlere destek olan ve Suriye’nin parçalanmasına neden olan politikaların mimarı Davutoğlu, kendi döneminde Suriye’de izlenen dış politikaya ilişkin açıklamalarda bulundu.

Davutoğlu, “Suriye ile Türkiye arasındaki sınırları, vizeleri kaldırmıştık 2010’da. Gaziantep ile Halep arasında hızlı tren hattı düşünüyorduk. Biz Suriye’yi karıştırmadık, bütün Ortadoğu’da bir fırtına koptu. Türkiye’nin Suriye’ye dönük hiçbir olumsuz gündemi olmadı” dedi.

Tunus’ta başlayan olayların Suriye’ye sıçramaması için çaba gösterdiklerini iddia eden Davutoğlu, “Tunus’ta bir genç kendini yaktı ve bütün Arap dünyası karıştı. Ortadoğu’daki otoriter rejimlere karşı halk ayaklandı. Bunun Suriye’ye bulaşmaması için çok gayret ettik. Aman kendi halkınıza karşı şiddet kullanmayın dedik. Ama tanklarla şehirlere girdiler” ifadelerini kullandı.

Görev yaptığı dönem mezhepçi söylemleriyle öne çıkan ve IŞİD’lilere “öfkeli gençler” diyen Davutoğlu, bu sefer Alevilere yönelik sıcak mesajlar vermeye çalıştı.

Davutoğlu şunları söyledi:

Sadece acılardan oluşan bir tarihi hatırlarsak, yeni acılara zemin teşkil ederiz. İstiklal Harbi’nde, Çanakkale’de, Sünnilerle Aleviler, dedelerle imamlar birlikte omuz omuza verdiler.

Katmanlar oluşturmayalım, birbirinden duvarlarla ayrılmış mahalleler oluşturmayalım, birbirimizi tanıyalım, sevelim. Bunun acılarını zaten asırlarca bu topraklar çekti, bunları bir daha yaşamamak için birbirimizin dünyasına nüfuz edelim.

Alevi vatandaşlarımız ve kanaat önderlerimizle toplandığımızda şunu söyledim: Aleviler de Sünniliği öğrensin, Sünniler de Aleviliği öğrensin. Biz yan yanayız, komşuyuz.

Türkiye’de öyle bir sekülerizm anlayışı var ki, sanki insanların dini kültürden arınmadan entelektüel olamayacakları gibi bir anlayış var.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın daha özerk bir yapıya kavuşturulması gerektiğini savunuyorum.

Din dünyada hiçbir toplumda kültürün dışında bir alan değildir. Batıda İncil’den bir beyit okuyamayan tek bir sosyal bilimler akademisyeni yoktur.

Veryansintv.com