Elazığ Gönül Dostları Buluşması'nda konuşan Davutoğlu'dan satır başları şöyle:
"Ciddi savrulmalar yaşadık, cesaretle önümüzdeki meseleleri tartışmalıyız.
Kimse bizi o kitlelerin ruhundan ahlakından soyutlayamaz ve ayıramaz.
Hiçbir mevki beklentimiz olamaz.
İstanbul seçimlerinde 800 bin oyla tekrar kaybetmişse, bunun sorumlusu eylemde söylemde ahlakta siyasi ayakta ciddi savrulmalara sebep olanlardır.
Bakınız partiler ve siyasi hareketler tavanda bölünmez. Tavanda bölünmüşse ciddi bir sıkıntı değildir. Bizim hareketimizde de 2 kez bölünme oldu ama eğer tabanda bir kayma varsa işte tehlikeli olan odur. Yüzde 15'lik kitle bir başka yere doğru gitmişse kimse bunu engelleyemez. 1 Kasım 2015'te biz Türkiye'de yüzde 49,5 oy aldık. Şimdi cumhur ittifakı olarak yüzde 44 oy aldılar. Yüzde 8 ile 10 oy oranında MHP'ninse AKP'nin oy oranı yüzde 34'lere çekilmiştir. Sorulması gereken soru ne yanlışlar yaptık ki parti bu banda geriledi ve bir kopuş yaşandı?
Bugün susma vakti değildir. Kapılar kapılar ardında konuştuğumuz kapı önlerinde gerçekleri susma vakti değildir. Ne yanlışlar yaptık ki bugün bu noktadayız? Yoksa şu veya bu kişinin bir partiden ayrılmasıyla o parti bölünmez. Tabanda büyük kitleler kopmaya başladıysa insanları neyle tehdit ederseniz edin o çözülüşü durduramazsınız.
Gelin muhasebe yapalım. Bizim meselemiz parti isminden bağımsız olarak, çağdaş bir ülkede yaşamak.
Vicdan açığı varsa bunu kapatmak mümkün değildir. Eğer 13 bin oyla kaybedilmiş bir seçimden sonra ülkede büyük ölçüde siyasi ve ekonomik tablo değişmemişse bunun sebebi milletin vicdanından kopuştur. Bizi eleştirenler düşünmek zorunda.
Bir seçimde beka kaygısından bahsedip bu şekilde düşünmeyen herkesi terörist olarak itham ettikten sonra diğer seçimde İmralı'ya başvurmak milletin vicdanından kopuştur.
Bu kopuşu çözmedikçe herhangi bir toparlanma olamaz.
Yeni bir siyaset anlayışına ihtiyaç var.
Adalet öylesine örselendi ki insanların hukuk sistemine güvenini sarsıyorlar.
Adalet terazisi ölçer, ölçülmez.
Adalet duygumuzu sarsacak her şey için ortak tavır alma vakti geldi.
Ülkemiz çok yoğun bir ekonomik krizin içinde ciddi bir mücadele veriyor.
Ekonomik sıkıntılarla karşılaşıyoruz 2008'de olduğu gibi.
Ekonominin başında ekonomiden anlayan insanlar vardı; vizyon vardı.
Fark şu; bugün koyduğunuz kuralın yarın değişmeyeceğini göstereceksiniz; israfa yol açmayacaksınız, şeffaf olacaksınız; ekonomiyi üstlenen kişilerin herkesle konuşan, açık bir anlayışla davranması lazım. Yukarıdan bakan bir ekonomi anlayışıyla bu ekonominin içinden çıkamayız.
Bizim AK partiye zarar vermeye çalıştığımızı söyleyenler, Siz bu hareketin içinde yokken biz bu davayı omuzlanmıştık.
Devlet mimarisi kişilere siyasi parti görüşlerine göre inşa edilmez. Çarpık parlamenter sistemden çarpık bir sisteme Cumhurbaşkanlığı sistemi adı altında geçildi.
Kardeşi kardeşe düşüren, en yakın dava arkadaşlarını birbirine düşüren 12 Eylül Anayasası ile; Ecevit'le Erbakan'ı karşı karşıya getiren; Bazı çıkar çevreleri üzerinden bizleri karşı karşıya getiren bir anayasa yanlış.
Cumhurbaşkanına düşüncelerimi 5 kez ilettim; bizim hesabımız doğru olanı söylemek. Neyi yanlış görüyorsam söyleyeceğim.
Bizim hesabımız bir şekilde kendimizi ortaya koymak değil, doğru olanı söylemek.
Sade bir vatandaş olarak size söz veriyorum neyi yanlış görüyorsam söyleyeceğim.
Cumhurbaşkanı makamıyla genel başkanlık makamının birleştirilmesi hem cumhurbaşkanlığına hem de AK Parti'nin kurumsallaşmasına zarar vermiştir. Devlet işleriyle aile yapısı kesinlikle ayrılmalıdır. Birinci dereceden akraba olmamalıdır.
Devlet işleriyle aile yapısı kesinlikle ayrılmalıdır. Birinci dereceden akraba olmamalıdır.
Şeffaflık, siyaset yasası derhal çıkarılmalıdır.
Görev değişikliği değil bir hal değişimi lazım."