Birleşmiş Milletlerin (BM), 2011 yılından bu yana 'ya uyguladığı silah ambargosuna rağmen BAE, kendi envanteri ve diğer ülkelerden temin ettiği ağır ve stratejik silahları Hafter'e gönderip ambargoyu delerek Libya hükümetini devirmenin yollarını arıyor.

Son olarak Libya ordusunun 18 Mayıs'ta Hafter güçlerinin elinde tuttuğu Vatiyye Askeri Hava Üssü'nü kontrol altına alması ve üste BAE'ye ait Rus yapımı hava savunma sistemlerinin bulunmasıyla birlikte gözler yeniden 'nin savaş i harcadığı milyarlarca dolara çevrildi.

AA muhabirinin BM raporları ile açık kaynaklardan derlediği bilgilere göre Abu Dabi yönetimi, 2014 yılından beri Libya'daki meşru hükümetin yerine darbeci 'i yönetime getirme tutkusu için finansal kaynak sağlamanın yanı sıra bölgesel ve uluslararası ilişkilerini de kullanıyor.

BAE'NİN HAFTER'E TEMİN ETTİĞİ SİLAHLAR
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin () geçen yıl kasım ayında yayımladığı Libya raporu da Abu Dabi yönetiminin Hafter'e olan desteğini teyit etmiş ve sağlanan silah ile mühimmatların envanterini gözler önüne sermişti.

BAE yönetiminin finansmanını karşıladığı ve Libya'ya sevk ettiği silahlar arasında birim fiyatlarıyla değerlendirildiğinde 14,7 milyon dolarlık Rus yapımı Pantsir S1 hava savunma sistemleri, 'dan temin edilen 15 milyon dolar değerinde Super Puma helikopterleri, 25 milyon dolar değerindeki BAE yapımı Yabhon SİHA'ları, 100 bin dolarlık Rus yapımı Orlan10 SİHA'lar, Sovyet yapımı Antonov An26 ve Ilyushin IL76 nakliye uçakları, 2 milyon dolar değerinde Çin yapımı Wing Loong II SİHA'lar, Blue Arrow BA7 füzeleri, GP6 roketleri, 250 bin dolar değerindeki ABD yapımı MIM23 Hawk füzeleri, BAE yapımı Nimr, Panthera, Spartan ve Tygra tipi zırhlı personel taşıyıcı araçlar yer alıyor.

Hafter saflarında uzun süredir savaşan yüzlerce Rus paralı asker, Sudanlı "Cancavid" milisleri ve Çadlı silahlı isyancılar gibi çok sayıdaki yabancı paralı savaşçının temini ve maaşlarının ödenmesini de BAE karşılıyor.

BAE'ye ait şirketler ise BMGK'nin ambargo kararına rağmen Libya'daki gayrimeşru silahlı güçlere askeri amaçlı 11 bin ton jet yakıtı taşıdı.

Son olarak AA muhabiri, BMGK Libya Yaptırım Komitesi tarafından hazırlanan gizli belgelerin detaylarına ulaşmıştı. Bu belgelere göre BAE merkezli bir şirketin, Hafter'e destek vermek için Ürdün'de kurduğu paravan şirket üzerinden en az 18 milyon dolar harcayarak satın aldığı 6 helikopter ve 2 botla, Libya açıklarında seyreden gemilere baskın düzenlemeyi hedeflediği ortaya çıktı.

BAE, SON 5 YILDA EN ÇOK SİLAH İTHAL EDEN 8. ÜLKE
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsünün (SIPRI) 20152019 yıllarını kapsayan küresel askeri harcamalar raporuna göre BAE, 20152019 yılları arasında dünyada en fazla silah ithalatı yapan 8. ülke oldu.

Yaklaşık 10 milyon nüfusu bulunan ve coğrafi bakımdan oldukça küçük bir ülke olması hasebiyle küresel silah ithalatındaki payının yüzde 3,4 olduğuna dikkat çekilen raporda, BAE'nin, Hafter'e silah ve askeri ekipman aktaran ülkelerin başında geldiğine işaret ediliyor.

Libya'daki gayrimeşru güçlere Çin üretimi SİHA'ların yanı sıra Belarus üretimi savaş helikopterleri temin eden BAE, yakın zamanda ABD'den, "kuvvet koruma ve insani yardım operasyonlarında" kullanma amaçlı 556 milyon dolar değerinde 4 bin 569 MRAP tipi zırhlı askeri araç satın aldı.

Hafter'in sivil yerleşim bölgelerine karşı kullanmaktan çekinmediği askeri hava araçları, ağır silahlar ve çok sayıda zırhlı aracı bölgeye sevk eden BAE yönetimi, hava radar takipçilerinin tespitine göre, 12 Ocak ve 26 Şubat arasında Libya'ya yüzlerce kargo uçağıyla silah gönderdi.

BAE'NİN LİBYA'DAKİ İŞGAL FAALİYETLERİ
Abu Dabi yönetiminin gayrimeşru milislere destek vererek başladığı Libya'daki müdahalesi, ülkedeki Hadim ve Cufra askeri hava üslerini doğrudan kontrolüne geçirip işgal etme ve ülke topraklarında sürekli varlık göstermeye dönüştü.

BM raporlarına göre , BAE'nin topraklarını kullanmasına izin vererek Libya savaşındaki ihlallere dahil oldu.

Elde edilen uydu görüntülerinde, BAE'ye ait en az altı Mirage 20009 savaş jetinin Libya sınırına yakın Mısır'ın Sidi elBarrani kentinde konuşlandığı görüldü.

DUBAİ, ABU DABİ'NİN BÖLGESEL POLİTİKASINDAN RAHATSIZ
Bir zamanlar Körfez bölgesinde turizm ve finans yatırımlarıyla cazibe merkezi olarak anılan BAE'nin, Abu Dabi yönetiminin bölgesel hırsları ve agresif ları sonucu siyasi krizler ve insan hakları ihlalleri ile anılan bir ülkeye dönüşmesi ülkedeki diğer emirlikleri rahatsız ediyor.

BAE her ne kadar  ve diğer baskıcı bazı Arap rejimleri gibi dışarıya bilgi sızdırmayan ülkelerden biri olsa da birkaç ay önce ülkenin dış politikası ve bölge ülkelerine yönelik müdahaleci tutumuna dair gizli bir toplantının bilgilerine ulaşılmıştı.

Devlet Başkan Yardımcısı, Başbakan ve aynı zamanda Dubai Emiri olan Şeyh Muhammed bin Raşid , geçen yıl ülkeyi oluşturan emirliklerin liderlerini bir araya getiren toplantı sırasında BAE'nin dış politikasına tepki göstermişti.

"Dış politikamızı toptan gözden geçirmeliyiz. Her gün yüz milyonlarca dolar harcıyoruz. Peki bunun karşılığında ne kazanıyoruz?" diye soran Al Maktum, ülkenin saldırgan ve müdahaleci dış siyasetinden bir an önce vazgeçmesi gerektiğini, bu siyasetin ülkesine pahalıya mal olmasına rağmen bir getirisinin olmadığını vurgulamıştı.

Al Maktum, bu kadar parayı BAE'nin hiçbir çıkarı olmayan yerlere harcamaya gerek olmadığını belirtmişti.