Üç  gün sonra 15 Temmuz’un beşinci yılı doluyor. O gece sokağa iki grup çıktı; birincisi marketlerin önünde, bankamatiklerde, benzin istasyonlarında kuyruk olanlar.

İkinci grup ise, birinci gruptakiler tarafından yıllarca küçümsenmiş, kimi gün bidon kafalı”, kimi gün göbeğini kaşıyan adam kimi gün makarnacılar... diye aşağılanmış olan, ama yüreği vatan aşkı, bayrak sevdası ve imanıyla atan, demokrasiye verdiği oy ile seçilmiş hükümete sahip çıkanlardı.

Darbe şakşakçıları beraat ediyorsa Recep Gürkan’ın suçu ne

GERÇEK MAKARNACILAR

15 Temmuz gecesi kimin korkak, kimin cesur olduğunu; TOMA’lara aslan kesilen, tankları görünce kediye dönüşenleri, o gece aldığı makarnaları ertesi gün darbe girişimi bastırıldıktan sonra marketlere iade eden gerçek makarnacıları gördük.

Bir de fırsatçılar vardı. “Yurtta Sulh Konseyi” adı altında Atatürkçü kimliğine bürünen FETÖ’cüleri “Atatürkçüler darbe yapıyor” zannederek alkışlayanlar, güvenli evlerde saklananlar vardı. 15 Temmuz’un kavurucu sıcağında kimi evlerinde kimi yazlıklarında kimileri eğlence mekânlarında pis pis sırıtıp kadeh kaldırıyorlardı. Darbeye direnenlere sosyal medyadan küfür ediyorlardı.

Kimileri FETÖ’cüler gibi “Sokağa çıkmayın, askere direnmeyin” diyorlardı. Kimileri balkonlarında tankları alkışlıyor, darbecilere en küçük karşı çıkışta bulunmayan kimi sürüngen kişilikli fırsatçıların gücü ancak sela okuyup darbeye direnişe çağıran müezzin ve hocaya yetiyordu.

O gece bu tür alçakların saldırı ve hakaretlerine maruz kalmış biri olarak 15 Temmuz’un beşinci yılında onlara bu ikiyüzlülüklerini bir kez daha hatırlatmak benim için vatan görevidir.

KADEH KALDIRANLAR...

Yazıma bunları hatırlatarak başlamamın bir nedeni var; 15 Temmuz gecesi yaşanan bu tür birkaç olayla ilgili beni de ilgilendiren tuhaf yargı kararlarından bahsedeceğim.

Kısa süre önce Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın 15 Temmuz darbe girişimi gecesi bir barda kadeh kaldırıp şarkı söylediği görüntülerle ilgili ‘suçu ve suçluyu övme’ suçundan tutuksuz yargılandığı davada 2 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldığı haberi basına yansıdı. Recep Gürkan, konuyu her seferinde FETÖ’ye karşı olmaya getirse de bu durum yaptığı konuşmanın amacını gizlemeye yetmiyor.

Gürkan, bir barda sahneye çıkmış birçokları gibi muhtemelen Atatürkçülerin darbe yaptığını zannederek, “Biz bu geceyi 36 yıl önce yaşamıştık. 36 yıl sonra aynı geceyi bir daha yaşıyoruz. Ama o zaman haberimiz yoktu, şimdi haberimiz var” dedikten sonra elindeki kadehi kaldırarak izleyenlere “İçelim” diye seslenmişti...

Muhtemelen şimdilerde ağızlarında “demokrasi” lafı düşmeyen darbe fırsatçısı izleyiciler de alkış ve tezahüratla ona destek vermişlerdi.

DARBECİLERİ ONLAR DESTEKLEDİ, BEN YARGILANIYORUM!

Şimdi size o gece darbecilere sosyal medyadan destek olan ve beni de yargı karşısına çıkaran iki kişiyi örnek olarak vereceğim. Recep Gürkan hakkında verilen karar ile karşılaştırdığınızda tuhaflığı siz de göreceksiniz.

Kamuoyu ikisini de yakından tanıyor; birisi İyi Parti’nin Bursa’daki eski yöneticilerinden ve milletvekili aday adayı Levent Özeren diğeri de avukat Sibel Sevinç Deveci Özçelik.

Levent Özeren, kısa süre önce Binali Yıldırım’ın eşi hakkında attığı hakaret tweet’leri nedeniyle tutuklandı, sonra serbest kaldı. Hakkımda Twitter’da hakaret kampanyaları yaptığı için Levent Özeren’in 15 Temmuz gecesi attığı tweet’lerini gündeme getirmiştim, hatta bir yazıma konu etmiştim.


Darbe şakşakçıları beraat ediyorsa Recep Gürkan’ın suçu ne

İP’Lİ ÖZEREN’İN TWEET’LERİ

Özeren, 15 Temmuz FETÖ darbe gecesi saat 23.44’te de şunları yazmıştı: “Uzun’un Beylerbeyi Sarayı’nda olduğu ve oradan kaçırıldığı bilgisi var.”

Saat 23.51’de “Polise iş düşüyor, sağduyulu olup askere karşı gelmemeli. Tek dileğimiz kansız olması.”

16 Temmuz 2016 saat 00.37’de, “Uzun kışkırtıyor, kan dökülsün istiyor, sakın sokağa çıkma.”

Saat 02.02’de, “Bu ne yahu, bu saatte camilerde sela veriliyor, tekbir getiriliyor.”

Özeren, daha sonra hakkımda şikâyetçi oldu ve darbecileri desteklediği bu tweet’lerinden beraat kararı aldığını belirterek cezalandırılmamı istedi. Ve ben, darbe şakşakçısı birisinin tweet’lerini kendisine hatırlatmaktan dolayı gidip Emniyet’te ifademi verdim. Bursa’da yeni bir dava açıldı.

Darbe şakşakçıları beraat ediyorsa Recep Gürkan’ın suçu ne

DARBEYE ÇANAK TUTANLAR SERBEST KALDI NEDİM ŞENER KENDİSİNİ HAKİM KARŞISINDA BULDU

Yazar Şener basına yansıyan Recep Gürkan haberi karşısında, ihanet gecesi darbecilere çanak tutan Avukat Sibel Sevinç Deveci Özçelik ve İP'li Levent Özeren örneklerini vererek bu şahısları eleştirdiği için kendisini hakim karşısında bulmasıyla sonuçlanan yargının 'tuhaf' kararlarını "Darbe şakşakçıları beraat ediyorsa Recep Gürkan’ın suçu ne!!!" başlığıyla köşesine taşıdı.

İşte Şener'in o yazısı;

Üç  gün sonra 15 Temmuz’un beşinci yılı doluyor. O gece sokağa iki grup çıktı; birincisi marketlerin önünde, bankamatiklerde, benzin istasyonlarında kuyruk olanlar.

İkinci grup ise, birinci gruptakiler tarafından yıllarca küçümsenmiş, kimi gün “bidon kafalı”, kimi gün “göbeğini kaşıyan adam” kimi gün “makarnacılar...” diye aşağılanmış olan, ama yüreği vatan aşkı, bayrak sevdası ve imanıyla atan, demokrasiye verdiği oy ile seçilmiş hükümete sahip çıkanlardı.

Recep GürkanRecep Gürkan

GERÇEK MAKARNACILAR

15 Temmuz gecesi kimin korkak, kimin cesur olduğunu; TOMA’lara aslan kesilen, tankları görünce kediye dönüşenleri, o gece aldığı makarnaları ertesi gün darbe girişimi bastırıldıktan sonra marketlere iade eden gerçek makarnacıları gördük.

Bir de fırsatçılar vardı. “Yurtta Sulh Konseyi” adı altında Atatürkçü kimliğine bürünen FETÖ’cüleri “Atatürkçüler darbe yapıyor” zannederek alkışlayanlar, güvenli evlerde saklananlar vardı. 15 Temmuz’un kavurucu sıcağında kimi evlerinde kimi yazlıklarında kimileri eğlence mekânlarında pis pis sırıtıp kadeh kaldırıyorlardı. Darbeye direnenlere sosyal medyadan küfür ediyorlardı.

Kimileri FETÖ’cüler gibi “Sokağa çıkmayın, askere direnmeyin” diyorlardı. Kimileri balkonlarında tankları alkışlıyor, darbecilere en küçük karşı çıkışta bulunmayan kimi sürüngen kişilikli fırsatçıların gücü ancak sela okuyup darbeye direnişe çağıran müezzin ve hocaya yetiyordu.

O gece bu tür alçakların saldırı ve hakaretlerine maruz kalmış biri olarak 15 Temmuz’un beşinci yılında onlara bu ikiyüzlülüklerini bir kez daha hatırlatmak benim için vatan görevidir.

KADEH KALDIRANLAR...

Yazıma bunları hatırlatarak başlamamın bir nedeni var; 15 Temmuz gecesi yaşanan bu tür birkaç olayla ilgili beni de ilgilendiren tuhaf yargı kararlarından bahsedeceğim.

Kısa süre önce Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın 15 Temmuz darbe girişimi gecesi bir barda kadeh kaldırıp şarkı söylediği görüntülerle ilgili ‘suçu ve suçluyu övme’ suçundan tutuksuz yargılandığı davada 2 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldığı haberi basına yansıdı. Recep Gürkan, konuyu her seferinde FETÖ’ye karşı olmaya getirse de bu durum yaptığı konuşmanın amacını gizlemeye yetmiyor.

Gürkan, bir barda sahneye çıkmış birçokları gibi muhtemelen Atatürkçülerin darbe yaptığını zannederek, “Biz bu geceyi 36 yıl önce yaşamıştık. 36 yıl sonra aynı geceyi bir daha yaşıyoruz. Ama o zaman haberimiz yoktu, şimdi haberimiz var” dedikten sonra elindeki kadehi kaldırarak izleyenlere “İçelim” diye seslenmişti...

Muhtemelen şimdilerde ağızlarında “demokrasi” lafı düşmeyen darbe fırsatçısı izleyiciler de alkış ve tezahüratla ona destek vermişlerdi.

DARBECİLERİ ONLAR DESTEKLEDİ, BEN YARGILANIYORUM!

Şimdi size o gece darbecilere sosyal medyadan destek olan ve beni de yargı karşısına çıkaran iki kişiyi örnek olarak vereceğim. Recep Gürkan hakkında verilen karar ile karşılaştırdığınızda tuhaflığı siz de göreceksiniz.

Kamuoyu ikisini de yakından tanıyor; birisi İyi Parti’nin Bursa’daki eski yöneticilerinden ve milletvekili aday adayı Levent Özeren diğeri de avukat Sibel Sevinç Deveci Özçelik.

Levent Özeren, kısa süre önce Binali Yıldırım’ın eşi hakkında attığı hakaret tweet’leri nedeniyle tutuklandı, sonra serbest kaldı. Hakkımda Twitter’da hakaret kampanyaları yaptığı için Levent Özeren’in 15 Temmuz gecesi attığı tweet’lerini gündeme getirmiştim, hatta bir yazıma konu etmiştim.

İP’Lİ ÖZEREN’İN TWEET’LERİ

Özeren, 15 Temmuz FETÖ darbe gecesi saat 23.44’te de şunları yazmıştı: “Uzun’un Beylerbeyi Sarayı’nda olduğu ve oradan kaçırıldığı bilgisi var.”

Saat 23.51’de “Polise iş düşüyor, sağduyulu olup askere karşı gelmemeli. Tek dileğimiz kansız olması.”

16 Temmuz 2016 saat 00.37’de, “Uzun kışkırtıyor, kan dökülsün istiyor, sakın sokağa çıkma.”

Saat 02.02’de, “Bu ne yahu, bu saatte camilerde sela veriliyor, tekbir getiriliyor.”

Özeren, daha sonra hakkımda şikâyetçi oldu ve darbecileri desteklediği bu tweet’lerinden beraat kararı aldığını belirterek cezalandırılmamı istedi. Ve ben, darbe şakşakçısı birisinin tweet’lerini kendisine hatırlatmaktan dolayı gidip Emniyet’te ifademi verdim. Bursa’da yeni bir dava açıldı.

AVUKAT DEVECİ’NİN TWEET’LERİ

Kısa süre önce Emniyet’ten yeniden aradılar. Bu kez de 15 Temmuz gecesi darbe şakşakçılığı yapan avukat Sibel Sevinç Deveci Özçelik şikâyet etmiş.

15 Temmuz 2015 akşamı ‘Sokakta işimiz yok. Mehmetçik bizimdir’, ‘Mehmetçik naparsa güzel yapar’, ‘Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyla Mehmetçiği karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar’, ‘Cumhurbaşkanından, içişleri bakanına, AKP il başkanına kadar herkesi sokağa çağırıyorlar. Sakın çıkmayın’ şeklinde tweet’ler atan ve bir süre tutuklu kalan avukat Deveci, daha sonra yargılandığı mahkemede beraat kararı aldığını belirterek benden şikâyetçi olmuş.

Elbette gidip ifademi vereceğim. Türk yargısı bu darbe şakşakçılarını aklamış, ne güzel. Bakalım yargı darbe şakşakçılarına attıkları tweet’leri hatırlattığım için benim hakkımda ne karar verecek. Ne yapalım mücadelenin bir yönü de bu.

Yalnız benim kafamı karıştıran soru şu: Eğer darbecileri destekleyen tweet’ler atan darbe şakşakçıları beraat ediyorsa, bir kadeh kaldırdı diye Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın suçu ne!!!

 

KAYNAK: HÜRRİYET GAZETESİ NEDİM ŞENER