Türkiye ile Çin ilişkilerini değerlendirdi.

Balbay dün (12 Mayıs 2021) yazdığı “Çin Büyükelçiliği ile aşı ve Uygurlar üzerine” başlıklı yazısında  Çin Büyükelçiliği’nin Uygur meselesi sorusuna verdiği cevapları yazdı. Balbay’ın aktardığına göre Weihua şu yanıtları verdi:

‘ÇİN BÜYÜKELÇİLİĞİ:BİZ UYGURLARLA KARDEŞÇE YAŞIYORUZ’

SincanUygur Özerk Bölgesi 1.6 milyon kilometrekareyle Çin’in en büyük bölgelerinden biridir. Yüzölçümü Türkiye’nin iki katıdır.

Bölgede 1990’lardan 2017’ye dek bini aşkın terör faaliyeti oldu. Bunları önlemek için mücadele ettik.

Bugün için Uygurlarla kardeşçe yaşıyoruz. Biz soykırım deyince Amerikalıların yerlilere yaptığını ve Nazileri anlıyoruz.

1980’lerden sonra Çin’de her aileye bir çocuk kısıtlaması getirildi. Uygurlar bundan ayrı tutuldu. Bugün Türkiye’de Çin için kötü şeyler anlatanlar bile 34 kardeş olduklarını söylüyorlar.

Son birkaç kuşakta Uygur nüfusu yüzde 25, örneğin Han soyundan gelenlerin nüfusu yüzde 2 arttı.

Son 4 yılda barış geldiği için yüzde 90’ı yerli olmak üzere Sincan’a 200 milyon turist ziyaret etti.

Sincan’da büyük şehirler Urumçi, Kaşgar’da tüm tabelalar iki dille, Mandarin Çincesi ve Uygurcadır.

Çin para birimi Yuan’ın üzerinde 5 dil vardır, biri Uygurcadır.

Çin’de üniversiteye giriş sınavları da 5 dilde yapılır. Sincan’da sınavlar Uygurcadır.

Bütün bunların ötesinde biz Uygurlarla kardeşçe yaşıyoruz. Verdiğim örnekler soykırım ve benzer iddiaların tümünün temelsiz olduğunu göstermektedir.  

‘TÜRKİYE ÇİN’LE DİYALOG İÇİNDE YANLIŞ ANLAŞILMALARI ORTADAN KALDIRABİLİR’

Balbay bugünkü yazısında Türkiye’nin Çin’le diyalog içinde olması gerektiğini belirterek  “Türkiye, 3K ilkesi temelinde Çin’le diyalog içinde Sincan Uygur temelli sorunları ve yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırabilir. Bu konuda en büyük yanlış Washington üzerinden haberleşmek olur.”  İfadelerini kullandı.

Balbay’ın bugünkü yazısının ilgili kısmı şöyle:

“Çin’le ilişkilerin öteki yüzünü Uygurlar oluşturuyor.

Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ne 1994 yılında sırt çantasıyla gittim. Başkent Urumçi’yi, Turfan’ı gezdim. Özerk bölgenin Cumhurbaşkanı Ablet Abdülreşit’le görüşmeye giderken Uygur Türklerinden Tiyip seslendi:

“Memleketine hoş geldin!”

Ardından bölgenin sohbetini yaptık. Kuzeyde Altay Dağları var, merkezinde Tanrı (Tiyanşan) Dağları... Türkçemizdeki “turfanda meyve” deyimi buradaki Turfan şehrinden geliyor. Turfan’da üzeri silme üzüm salkımı ile örtülü geniş bir caddede yürüyüşümü unutamam.

Türkçemizde “şirin otlak” anlamına gelen Urumçi, dünyanın denize en uzak başkenti, 2 bin 500 kilometre!

Elçi Müsteşar Weihua ile görüşürken bu gezimden de söz ettim, “Bugün gitseniz arada çok büyük değişim görürsünüz. O bölgeye büyük yatırımlar yaptık” karşılığını verdi.

Sincan Uygur Özerk Bölgesi, 1.6 milyon kilometrelik yüzölçümüyle Çin topraklarının altıda birini oluşturuyor. Bölgenin tarihten gelen adı Doğu Türkistan. Çin Halk Cumhuriyeti ile birlikte bugünkü adıyla haritada yer alıyor. Sincan’ın sözcük anlamı da “yeni topraklar” demek.

Çin’in Uygurlara temel haklarını verdiğine ilişkin görüşlerini dün aktarmıştık.

Türkiye’nin ülke sınırları dışındaki akraba topluluklara yönelik temel söylemi AKP’ye kadar şöyleydi:

Bulunduğunuz ülkede kimliğinizi ve kültürünüzü koruyun, o ülkenin kanunlarına uyun.

Bunu 3K diye özetlemek de mümkün:

Kimlik, kültür, kanun...

AKP, en yakın örnek Bulgaristan olmak üzere yurtdışındaki Türk kökenliler arasında kendi siyasi düşüncesini benimseyenlerle ayrı örgütlenmelere gitti. Bu, o ülkedeki Türklere zaman zaman pahalıya mal oldu. Aynı bağlamda AKP’nin Orta Asya’yı biraz olsun anlaması da 78 yıl sürdü. Türk Konseyi, Türkçesiyle Türk Keneşi ancak 2009’da kurulabildi. Oysa yazının başlığında vurguladığımız gibi Çin bir bakıma komşumuz. Batı sınırında Kazakistan ve Kırgızistan var. Türk Konseyi üyesi Kazakistan’ın bir ucu Çin, bir ucu Hazar.

Türkiye, 3K ilkesi temelinde Çin’le diyalog içinde Sincan Uygur temelli sorunları ve yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırabilir. Bu konuda en büyük yanlış Washington üzerinden haberleşmek olur.

Bayramı kutlayalım...

Sözü bir Uygur şiiri ile noktalayalım:

Güneş, Batı Dağları’ndan batar

Sarı Irmak, doğudaki denize akar

Ömrü yüz yıl bile olmayan insan

Bin yıllık işlerle uğraşmaya bakar.”