1961 Anayasasının getirdiği özgürlük ortamında yeniden fışkıran Türk aydınlanmasının en etkili gazeteci ve yazarları İlhan Selçuk, 21 Haziran 2010 tarihinde aramızdan ayrıldı. Her ne kadar ölüm nedeni kayıtlara “çoklu organ yetmezliği” olarak geçse de FETÖ adı verilen ihanet örgütünün bir cinayeti olarak akıllarda kaldı.

İlhan Selçuk dalgalar halinde gelen “Ergenekon” tutuklamalarının en büyük dalgasının gerçekleştiği 21 Mart 2008 tarihinde sabaha karşı evi basılarak gözaltına alındı. Gözaltına alınan diğer aydınlarımızın pek çoğu tutuklanırken İlhan Selçuk’u yaşı ve sağlık durumunu da dikkate alarak tutuklamaya cesaret edemediler. Ancak 2 gün sonra serbest bırakılan İlhan Selçuk bir daha eski sağlığına kavuşamadı. Uzun süre hastanede tedavi gördü. Bir süre yazılarına devam etse de bir yıl sonra tekrar hastalanarak kısmi felç geçirdi. Bir daha da düzelemedi ve 21 Haziran 2010 tarihinde aramızdan ebediyen ayrıldı. Koparılıp alındı…

 

İlhan Selçuk gözaltılara, tutuklamalara, yargılamalara alışıktı. Ancak İlhan Selçuk, kahrından öldü. Onu kahrından öldüren daha sonra “kumpas” olduğu iktidar tarafından da itiraf edilen “Ergenekon” davasında örgüt yöneticisi olduğu iddiasıydı. Davanın en çarpıcı iddiası ise örgüt “yöneticilerinin” Cumhuriyet gazetesine bomba “attırmış” olmasıydı. Bir başka ifade ile Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı, gazeteye yaşamını adamış insan kendi gazetesine karşı bombalı saldırı yaptırmakla suçlanıyordu. 12 Mart döneminde Ziverbey köşkündeki kontrgerilla karargâhındaki işkencelere göğüs geren İlhan Selçuk, bu iğrenç suçlamaya dayanamadı.


Gazeteci, yazar İlhan Selçuk’un dik duruşunu unutmuyor, kendisini özlemle ve saygıyla anıyoruz. İlhan SELÇUK (11 Mart 1925 – 21 Haziran 2010) İlhan Selçuk, babasının mesleği sebebiyle, ilkokul, ortaokul ve liseyi değişik şehirlerde ve okullarda tamamladıktan sonra girdiği İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1950 yılında mezun oldu. Bir süre avukatlık yaptıktan sonra, ağabeyi Turhan Selçuk’la birlikte yayımladıkları 41 Buçuk (6 eylül 195213 aralık 1952, 15 sayı) dergisiyle basınyayın yaşamına girdi. Bir süre matbaacılık yaptı ve Karikatür (1958), TaşKarikatür (1959) dergilerinin yayımcılarından oldu. Spor gazetesi Günlük’ü kısa bir süre çıkardı. Semih Balcıoğlu’yla Ulus gazetesinin mizah sayfasını hazırladı. Düzenli gazetecilik kariyerine 1961’de Akşam’da başladı ve aynı yıl Tanin’e oradan Vatan’a geçti. Ertesi yıl Nadir Nadi’nin teklifi (“Yazılarınızı her gün okuyorum, beğeniyorum, bizimle çalışır mısınız?”) üzerine Cumhuriyet gazetesinde yazmaya başladı ve kendi deyişiyle “O günden bugüne Cumhuriyetle etle tırnak oldu”. 1991 yılından vefatına kadar Cumhuriyet’in başyazarlığını yaptı. “Pencere” başlıklı günlük köşe yazarlığı yapmanın yanı sıra, yayın kurulu başkanlığı, başyazarlık ve Cumhuriyet’i yayımlayan Cumhuriyet Vakfı başkanlığını yürüttü. İlhan Selçuk, anı, belgesel ve incelemeleriyle Yüzbaşı Selahattin Yurtoğlu’nun (18941921) dört yılda kaleme aldığı anılarından yola çıkarak, Kurtuluş Savaşı’nı konu alan Yüzbaşı Selahattin’in Romanı’nı yazdı. 25 bin dolayında köşe yazısı yazdı. Yazılarıyla “Köşe Yazısı” dalında birkaç kez TGC ödülünü, 1989 Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin Onur Ödülü’nü, 1994 TGC Basın Özgürlüğü Ödülü’nü, 1995’te Tüyap İstanbul Kitap Fuarı Onur Ödülü’nü aldı. Mimar Sinan Üniversitesi (2001) ve İstanbul Üniversitesi (2002) tarafından doktora unvanı, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği tarafından 2006 Aydınlanma Onur Ödülü verildi. Eserleri: Roman: Yüzbaşı Selahattin in Romanı (2 cilt, 1973, 1975). Gezi: Güzel Amerikalı: Çağdışı Bir imparatorluktan Gözlemler ve Düşünceler (1965), Uzak Komşu (Rusya’dan, 1967), SovyetlerİranAmerika İzlenimleri (1976). Anı: Ziverbey Köşkü (1987).