Döviz kurlarındaki artışın nerede duracağına dair belirsizlik reel sektörde endişelerin artmasına neden oluyor. 1979 yılında Ecevit Hükümeti'ni “deviren ilanları” veren TÜSİAD, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yapılan görüşmenin ardından “iktisadi gerekçeleri” ön planda tutarak, siyasi sonuçları olması muhtemel bir açıklama yayınladı. Bu açıklamaya tepki Cumhurbaşkanı Danışmanı Ayhan Ogan'dan geldi. Ogan, Twitter'dan yaptığı açıklamada, TÜSİAD'ın “Genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına” ifadesine atıfla, “Genel kabul görmüş iktisat bilimi ve siyaset bilimi kuralları, Batı'yı merkez dünyanın geri kalanını öteki kabul eder. Emperyal hedefler ve sömürü paradigması üzerine kuruludur. Yırtıp attık, 'Milli iktisad ve Milli siyaset' politikasıyla tarih yazıyor, yeni bir dünya kuruyoruz.” dedi.
PİYASALARDAKİ SON DURUM
Serbest piyasada dolar kuru 16.41 TL düzeyindeyken hafta sonu itibarıyla döviz bürolarının panolarında doların satış fiyatı 17 TL'nin üzerinde yer aldı. Perşembe günü yüzde 14'e çekilen politika faizinin yanında piyasada işlem gören 2 yıllık devlet tahvilinin faizi yüzde 22.30'a yükseldi. Tahvil faizi Merkez Bankası'nın faiz indirimlerinin başladığı eylül ayında yüzde 18'in biraz altındaydı. Buna göre politika faizi yüzde 19'dan yüzde 15'e çekilirken, tahvil faizi ise 17.68'den 22.30'a çıktı. Faiz indirim sürecinde yönetilemeyen beklentiler ve hükümet cephesinden gelen farklı tondaki açıklamalar vatandaşların birikimlerini dolara kaydırmasına neden oldu. Mevduatlar tarafındaki gelişmeleri cumartesi günü yayımlanan haberimizde sizlere aktardık. Bunun yanında Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin de iş insanları ile yaptığı toplantıda aktardığına göre kurdaki artış dış müdahaleden çok içerideki spekülatif alımdan kaynaklanıyor.
BANKALAR 'YOLA DEVAM' MESAJI VERDİ
Buna göre TL kredi çekip döviz alındığına dair haberler artınca konuya dair kaynaklarımızın verdiği bilgiye göre Türkiye Bankalar Birliği (TBB) de gelişmeyi kendi bünyesinde değerlendirdi. Cumartesi günü ise Bakan Nebati, TBB ile bir araya geldi. TBB Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar’ın ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Mehmet Ali Akben, Türkiye Katılım Bankaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İkram Göktaş ve TBB Yönetim Kurulu üyeleri yer aldı. Bakan Dr. Nebati yeni ekonomik programa ilişkin bankacılara bilgi paylaşımı yaparak, değerlendirmelerini aldı. Bankalar tarafından yapılan değerlendirmede, son dönemde ülkemizdeki finansal piyasalarda yaşanan gelişmelere dikkat çekilerek, “Güçlü bilanço, likidite ve özkaynak yapısı, gelişmiş teknolojik uygulamaları ile uluslararası standartlarda faaliyet gösteren Türkiye bankacılık sektörü, ülkemiz ekonomisi için sürdürülebilir değer oluşturma misyonu doğrultusunda faaliyetlerini kesintisiz bir şekilde yürütmektedir. Bankalarımız kurallarıyla işlemekte olan serbest piyasa mekanizması içinde kaynaklarını, hanehalkı ile reel sektörün finansal ihtiyaçlarını karşılama yönünde kullanmaya devam edecektir” denildi.
KAMBİYO GÜNDEMDE YOK
Bloomberg HT'nin edindiği bilgiye göre ise toplantıda, TL'nin değer kazanımına yönelik olarak bir mekanizma açıklanacağı, kamu bankaları ile ekonomi yönetimi aracılığıyla uygulanacak bu mekanizmaya özel sektör de davet edildi. Bakan Nebati, "Faiz artırımının tartışmaya kapalı olduğunu” belirtse de “faizsiz bankacılık” yapan katılım bankası yöneticilerinin bile “enflasyon kadar faiz verilmesi” konusunda görüş beyan ettikleri öğrenildi. “Serbest piyasa prensiplerinden asla taviz verilmeyeceğini” belirten Bakan Nebati'nin, vatandaşlarda tereddüt uyandırmanın ise suç olduğunu vurguladığı aktarıldı. Aydınlık'a ulaşan kaynaklar da, mevcut kambiyo rejimi konusunda Bakanlık nezdinde dün olduğu gibi bugün de herhangi bir gündemin olmadığını, serbest piyasa kuralları çerçevesinde sürecin yürütüleceğini ifade ettiler. Bu noktada: “Dolar şuraya yükselecek, buraya yükselecek” diye milleti speküle edenler değil de 'Kurdaki yangını söndürmek için sistem dışı çözümler önerenler' mi suç işlemiş oluyor? Bu hangi kanun maddesine dayanarak ifade ediliyor?” soruları akıllara geliyor.
ŞİKAYET VAR ÇÖZÜM YOK
Diğer yandan Bloomberg HT'ye konuşan kaynaklar, ayrıca banka genel müdürlerinin sürecin yaratacağı tahribata ilişkin kaygılarını aktarırken, BDDK'nın da bankalarda yaşanabilecek sermaye yeterlilik rasyosu sorunlarına yönelik olarak rahatlatıcı önlemler alabileceği şeklinde güvence verdiğini ifade ettiler. Piyasalardaki belirsizlik karşısında tüm kesimler bankalar ve ihracatçılar kadar rahat değil. TÜSİAD'ın “Genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına hızla dönülmeli” açıklaması apaçık bir “faiz artırın” çağrısından başka bir şey değil. Oysa benzer bir durum geçen yıl yaşandı. Faiz artırılsa da enflasyon göstergelerinde düzelme olmadığı gibi sıcak para ile bir müddet kurlar duruldu, bu kaynak girişi kredi genişlemesine sebep olunca kademeli bir döviz artışı hasıl oldu. Faiz indirimi ile birlikte ciddi bir çıkış yaşandı. Bunun yanında TOBB da “tedbir alınmalı” dese de hangi tedbirlerin alınması gerektiği konusunda somut bir görüş ortaya koymaktan aciz kaldı. Sanayiciler ise maliyet hesaplaması yapmalarını zora sokan ve aşırı fiyat artışlarına neden olan kur artışından rahatsızlıklarını dile getiriyorlar. Hükümet kanadından yapılan açıklamalarda TL'deki kan kaybının ne zaman duracağı veya nasıl önleneceğine dair somut bir yol haritası ortaya konmaması yüzünden vatandaşlar da dolarize olmuş durumda. Artan akaryakıt fiyatları yüzünden bazı vapur seferleri iptal edilirken, çiftçiler gübrede ciddi oranda sübvansiyon yapılmazsa ekim yapılamayacağını ifade ediyorlar. Yine yem tedariğindeki sıkıntı yüzünden hayvancılık alarm seviyesinde.
DEVLETTEN DEVLETE KREDİ AÇILABİLİR
TL'deki kan kaybının önlenmesi için neler yapılmalı? Esasen Hükümet, 2008 krizinden sonra bireylerin döviz borçlanmasını yasaklayarak önemli bir tedbiri devreye almıştı. Bunun yanında 2018'den önde de döviz geliri olmayan şirketlerin dövizle borçlanmalarını sınır getirildi. Reel sektörün döviz açık pozisyonu takibe alındı. 2020 salgın krizinde arka kapılardan döviz satım yoluyla reel sektörün döviz açık pozisyonu önemli ölçüde aşağı çekildi. Merkez Bankası verilerine göre Eylül 2021 itibarıyla reel kesimin döviz açık pozisyonu 122 milyar dolar. Bu tutar 2017'de 200 milyar dolara yakındı. Reel kesimin kısa vadeli döviz pozisyonu ise 60 milyar dolar fazlada. Bankacılık kesimin ise döviz açığı bulunmuyor. Konuştuğumuz eski bankacı ve reel kesim temsilcileri farklı bir bakış açısı getirerek şu iki öneriyi yaptılar: “İki hafta öncesine kadar çok tahribat olmaz kanaati vardı. Ancak son iki hafta bu değişti. Kurun yukarı gitmesinde artık psikolojik etkenler söz konusu. Büyük gruplar bazında sorun yok. Ama buralarla konuştuğumuzda kurlar çıkınca ücretmaliyetfiyatta dengeyi kolay kolay bulamayız endişesi yayılıyor. Likiditesi fazla olanlar bile panik oldular. Hiçbir dönemde olmadığı kadar iş insanları arayıp görüş soruyor. Dışarıda ve dışarıya iş yapan şirketlerin yurt dışında ciddi bir döviz varlığı var. Bu kaynakları geçiş sürecinde ülke için kullanacak şekilde getirebilirler. Bunlar ithal ikame yatırımları için kullanılabilir. Sanayiye dönük doğrudan yatırımlar için Çin'den de destek istenebilir. Atlantik kuşatmasına karşı, Türkiye'ye, devletten devlete şeklinde açılacak 100 milyar dolarlık kredi, Kuşak Yol yatırımları için de sıçrama yaratır. Siyasi olarak Atlantik'in gerilemesini sağlar. Bu kredi doğrudan yatırımlar için kullanılabilir. Çin burada kilit bir konumda. En yüksek ithal kalemlerin ikamesi için yatırımlar finanse edilebilir.”
'TÜSİAD DA BİDEN CEPHESİNDE Mİ?'
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ercan Enç, Aydınlık'a yaptığı açıklamada, “TÜSİAD da Biden cephesinde mi?” diye sordu. Enç, şunları söyledi: “TÜSİAD son yaptığı 'Genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına hızla dönülmeli' açıklaması ile Türkiye'nin emperyal finans çevrelerine teslim olmasını istemektedir. Geri dönülmesini istediği 'yüksek faiz, düşük kur' sistemi , ülke ekonomisinin mevcut kırılgan yapısının ana sebebidir ve emperyal yıkıcılığa yol açmaktadır. Türkiye yolunu çizmiştir. Emperyal finans çevrelerinden kopmada kararlıdır ve 'Milli Ekonomi'yi kurma yolunda doğru politikaları da ergeç bulacaktır.”
TOBB, TÜSİAD VE İSO'YA 'ANADOLU'DAN SERT TEPKİ
Erciyes Anadolu Holding CEO'su Dr. Alpaslan Baki Ertekin; TÜSİAD, TOBB, İSO'nun paylaşımlarına atıf yaparak, “Kapısı her zaman iş insanlarına açık Sayın Cumhurbaşkanımıza bu çıkışları yapanları 'genel kabul görmüş nezaket kurallarına hızla dönmeye', 'daha öngörülebilir olmaya' davet ediyor ve sorumlu koltuklarda oturanların medya üzerinden hükümete mesaj vermesini 'şaşkınlıkla izliyoruz.” dedi.
Dr. Ertekin, Twitter hesabından şu mesajları paylaştı: “Bayi toplantısı koşturmacasında sosyal medyayı ve haberleri takip etmemiştim. Biz dünyanın ve Türkiye'nin dört bir yanından gelen bayilere moral ve motivasyon vermeye çalışırken TOBB, TÜSİAD ve İSO gibi iş dünyasını temsil eden ve dalgalı denizde kaptanlık yaparak bizlere güven verecek başkanlarımızın sosyal medya üzerinden bazı paylaşımlar yaptığını üzülerek gördüm. Bir telefonla hükümette bulunan muhataplarına ulaşıp iş dünyasının kaygılarını doğrudan paylaşabilecek durumda iken bunları medya kanalı ile paylaşmanın temsil ettikleri bize / iş dünyasına, ekonomiye ne faydası oldu? Bu açıklamaların, mesajlarında paylaştıkları belirsizlik ortamında, yangına benzin dökmekten ne farkı vardır? Kafası yeterince karışık olan vatandaşa, KOBİ'lere hatta bizler gibi büyük holdinglere nasıl fayda sağlamıştır?”
SORAL'DAN CHP'YE TOKAT GİBİ HATIRLATMA
Ekonomist Bartu Soral, TÜSİAD'ı ziyaret ederek açıklama yapmasını isteyen CHP ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na tarihi bir hatırlatma yaptı. “TÜSİAD üyeleri yıllardır neden ulusal sanayici olamadı, neden montajcı kaldı, büyük yerli markalar yaratamadı? Hatta neden sanayiden ziyade alsatçı, komprador bir burjuva sınıfı oldu, bunun hakkında açıklama yayınlasa da tartışsak keşke.” diyen Soral, Twitter'dan yaptığı paylaşımda, şunları aktardı: “Bu bağlamda bir anıyı paylaşmak gerekir; babam 1978 yılında Ziraat Bankası Genel Müdürü olarak aynı zamanda Bankalar Birliği'nin de başkanıdır. Bu, 'iktisat bilimini' hatırlatan TÜSİAD’cıların bankaları, Bankalar Birliği toplantısında Ecevit Hükümetini iktidardan indirme kararı alır. Babam hemen Başbakan Ecevit’e giderek bu tartışmaları ve TÜSİAD’cıların hükümeti devirme kararını aktararak; 'önlem alalım, üstlerine gidelim' der. Başbakan Rahmetli Ecevit; 'Gerek yok Sayın Soral, hiçbir şey yapamazlar' cevabını verir. Yanılmıştır… Bu komprador ticaret erbabı ABD’nin de tam desteğini alarak, sayfa sayfa ilanlar ve ekonomiyi yavaşlatma suretiyle, Ecevit’i düşürür! 'Genel kabul görmüş iktisat bilimi' öyle mi!? Zeytinoğlu Holding’in sahibi rahmetli Mümtaz Zeytinoğlu’nun bu kitabı bu bağlamda çok çarpıcıdır.”
Aydınlık