Cumhuriyet Kadınları Derneği’ni kınıyorlar. Kınamak ne kelime, ağza alınmayacak hakaretler ile, tehditler ile saldırıyorlar.
Peki nedir CKD’nin suçu? Ne yapmışlar? Afganistan’ın bağımsızlığını kutlamışlar!
Dünyanın en yoksul ülkesi…
Kırk yıldır işgalci çetelerin çizmesi altında eziliyor…
Gavur trilyonlarca dolarlık silahlar ile, bombalar ile, füzeler ile, uçaklar ile…, Teksas’tan Kaliforniya’dan topladığı sapıklar ile, yamyamlar ile gelmiş çökmüş…
Tüm ekonomisi keçi çobanlığından, haşhaş tarımından ibaret kimsesiz bir halk…
Kırk yıldır eğitim yok, kültür yok, sağlık yok, can güvenliği yok…
Daha beteri, düşmana karşı sırtta hırka, ayakta çarık, elde tüfekten başka bir şey yok…
Bu halk, bu hali ile dünya tarihinin görmediği bir destan yazıyor. Öyle bir direnç gösteriyor ki sonunda işgalci kaçarak ülkeyi terk ediyor. Uşaklarını, köpeklerini, işbirlikçilerini bile yanına alamadan… Defolup gidiyor.
CKD işte bunu kutluyor, Afgan kadınları için bağımsızlıktan ümitli olduğunu söylüyor.
Patırtı da bundan sonra kopuyor.
Aman efendim nasıl olur, adamların şalvarı var, sakalı var, elleriyle yemek yiyorlar, kadınlara yasaklar koyuyorlar… Nasıl olur da Atatürkçü bir dernek bu adamları kutlar!
Oysa Atatürk hayatta olsa idi bu halkın alnından öperdi, hiç şüpheniz olmasın.
Çünkü O’nun fikri çizgisinin tek bir temeli vardı: Bağımsızlık.
Bütün pratiğinin tek bir ana ekseni vardı: Emperyalizme karşı olmak.
Ama tabi, Atatürk’ü elbise dolaplarında, meyhane masalarında arayanlar ne bilsin? Ellerinde kabuktan ibaret bir Atatürk fotoğrafı, bir gün Amerika’nın, bir gün FETÖ’nün, bir gün PKK’nın tetikçiliğini yapıyorlar… Lafta hepsi antiemperyalist ama, Amerika’nın burnu kırılınca dut yemiş bülbüle dönüyorlar.
E kolay mı, ekmek teknesi bu. Baksanıza CKD’ye laf yetiştiren kadın derneklerine, Amerika’ya hortumları bağlamışlar, Amerikancılığı çağdaşlık diye paketleyip çarşı pazar yapıyorlar. Sorunca da hemen Atatürk! Ne ilgisi var sizin çevirdiğiniz işlerle Atatürk’ün?
Alın size çok basit bir turnusol kağıdı:
Diyarbakır’da anneler tam iki yıldır evlatları için direniyor. Şimdi CKD’ye saldıran bu kadın derneklerinin kaçı Diyarbakır annelerinin yanında yer almış? Tülin Oygür’den başka kim bu insanlara sahip çıkmış?
E hani Atatürkçüydünüz? E hani ezilen kadınlardan yanaydınız? E Hani teröre karşıydınız?
Hepsi palavra. Bunların tek ilkesi var, o da Batı’ya sadakat. Nereye kadar? Gerekirse uçak tekerine kadar!
Çünkü, Kabil’de uçak tekeri altında kalan soysuzluğu medeniyet sanıyorlar!
John Sopko, ABD hükümetinin Afganistan genel müfettişi, SIGAR diye biliniyor. Bakın 2017 tarihli raporunda ne yazıyor: Çatışmalarda ölen Afgan ordu mensuplarının cesetleri, eşlerine “seks karşılığında” veriliyor. Yanlış okumadınız, Afgan kadınları ölen kocalarının cesetlerini almak için ABD askerlerinin cinsel ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalıyor. İstisna olmaktan çıkıp sistematik bir tecavüze dönüşen bu iş, basında falan değil, bizzat ABD devletinin raporlarında geçiyor. Peki ABD bu olaylarla ilgili ne yapıyor? Hiçbir şey, soruşturma bile açmıyor. İşgalciden gelen kadın hakkı işte bu kadar oluyor.
Afgan halkı buna benzer sayısız zulümden, onursuzluktan kurtulmanın heyecanını yaşıyor. Bizdeki Atatürk komisyoncuları ise bağımsızlık savaşı beğenmiyor!
Kamyon kasasında çaça yapan Tunç Soyer antipatikliği, bayramlarda frak giyen İmamoğlu plastikliği istiyorlar. Hatta icap ederse Kaftancıoğlu antiKemalistliği. İsterse Atatürk’e küfredilsin, yeter ki saç baş modaya uygun olsun! Çünkü, onlar için Mustafa Kemal, olur olmaz yere orantısız heykelleri dikilen, gardıropta saklanan, rakı masasına ara sıcak yapılan ve at nalı büyüklüğünde rozetler halinde yakada taşınan bir şey.
Mustafa Kemal’in fikrilerinden bahsettiğinizde ise hemen pireleniyorlar. Hele bağımsızlık, antiemperyalizm… Ucu gelip patronlarına dayandığı için, çılgına dönüyorlar. CKD’ye öfkelerinin asıl sebebi de bu, Tülin Oygür onlara köşe bucak kaçtıkları “gerçek Atatürk’ü” hatırlatıyor.
Gaffar Yakınca /Aydınlık