Çin Uluslararası Radyosu’da (CRI) yayınlanan haber analizde ABD’nin Türkiye’ye yönelik tavrı ve Türkiye’nin buna karşı tutumu mercek altına alındı.
CRI'da yayınlanan analizde şu değerlendirmelere yer verildi:
ABD Başkanı Donald Trump, 10 Ağustos’ta Twitter hesabında paylaştığı mesajla, Türkiye’den çelik ve alüminyum ithalatında gümrük vergilerini iki katına çıkardıklarını duyurdu. Gümrük vergileri çelikte yüzde 50’ye, alüminyumda yüzde 20’ye yükseltildi. ABD Maliye Bakanlığı da kısa süre önce Türkiye’nin adalet ve içişleri bakanlarına yaptırım kararı almış, iki bakanın ABD’deki mal varlıkları dondurulmuştu.
Uluslararası toplum bu gelişmeleri ilgi ve hayretle izliyor, geleneksel bir müttefikine bu şekilde davranan bir ABD yönetimi, diğer ülkelere nasıl davranır? Daha kritik soru şu: ABD halen uluslararası toplumun güvenilir ve sorumlu bir üyesi olarak kabul edilebilir mi?
TÜRKİYE’NİN KARARI
Türkiye, karşılaştığı mevcut baskılar karşısında, başka seçeneklere sahip. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu açıkça duyurdu ve Rusya, İran ve Avrupa ülkeleriyle işbirliğine işaret etti. Son yıllarda müttefikleri tarafından hakları ihlal edilen Türkiye, gelecekte ne yapacağını planlamaya çoktan başladı.
MÜTTEFİKLERE GÜVENME ÇAĞI GERİDE KALDI
Elbette bunlar bir gecede oluşan şüpheler değil. Geçen yıl Sicilya adasındaki G7 grubu toplantısında Almanya Başbakanı Merkel, hayal kırıklıklarını çok açık ifade etmişti: “Müttefiklerinize tamamen güvenme çağı artık geride kaldı, son zirvede bunu daha derinden hissettim. Biz Avrupalılar bundan sonra kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz.”
DİĞER ÜLKELERİN GÜVENLİĞİNİ HİÇE SAYIYOR
Dünyanın tek süper gücü olan ABD, diğer ülkelerin güvenliğini hiçe sayarak kendisi için mutlak bir güvenlik ortamı yaratmayı amaçlıyor. Uzun lafın kısası, Ortadoğu siyasetinde şöyle bir söz vardır: “ABD’nin düşmanı olmak korkunçtur, dostu olmak çok daha korkunç!”
Aydınlık